Google, dün düzenlediği etkinlikle bir süredir beta olarak hizmet veren servisi Google Music‘i tanıttı. Şu an için yalnızca Amerika’daki kullanıcılara hitap eden Google Music arşivine davetiye ihtiyacı olmadan erişilebiliyor. Kullanıcılar, Google Music hesaplarına 20 bir şarkı yükleyebiliyor. Bu şarkılar ister akış olarak istenirse de “pin”lenerek çevrim dışıyken de dinlenebiliyor.
Google Music’le birlikte Android Market’in müzik mağazası da hizmete girdi. Burada da çeşitli kategoriler altında milyonlarca şarkı bulunuyor. Şarkıların tamamı 320kbps kalitesinde ve MP3 formatlı. Ayrıca şarkıların 90 saniyelik kısımları da deneme amaçlı olarak dinlenebiliyor. Müzik mağazasının arşivinde EMI ve Sony gibi devlerin yanı sıra birçok bağımsız müzik stüdyosunun da albümleri bulunuyor. İsteyen sanatçılar, kendi adlarına bir Google Music sayfası oluşturup, şarkılarını kolayca dinleyicilerle buluşturabiliyor. Google Music servisinin bir diğer avantajı ise Google+ entegrasyonu. Arşivinizdeki bir şarkıyı Google+ aracılığıyla bir arkadaşınızla paylaştığınızda o kişi şarkının yalnızca 90 saniyelik kısmını değil, tamamını dinleyebiliyor.
Genel olarak baktığımızda Google Music’in büyük yenilikler getirdiğini ve piyasadaki rakip servislere kıyasla büyük artılara sahip olduğunu söylemek zor. Farklı işlevlerin bir araya geldiği klasik bir müzik mağazası olmaktan öteye gitmiyor. Google’ın amacı da bu değil zaten. Google’ın yapmak istediği, Apple’ın yarattığı gibi bir ekosistem yaratıp Google’a kullanıcılarının ihtiyaçları için başka servislere ve işletim sistemlerine kaymasını önlemek.
