Grafenin mucizevi özelliklerinden ne kadar bahsetsek az! California Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre; standart hoparlör diyaframları yerine grafen kullanılarak gayet özensizce hazırlanmış bir hoparlör bile Sennheiser MX 400 kulaklığı rafa kaldırıyor.
Öncelikle hoparlörün (ki bu noktada kulaklık gibi de düşünebiliriz) ses üretim işlemini teknik ama basit bir şekilde açıklayalım. Hoparlör, bünyesinde bulunan membranı titreştirerek basınç dalgalarını, yani sesi oluşturur. Bir hoparlör yapmak içinse titreşim oluşturacak şekilde esneyebilen bir membrana ve titreşimleri kontrol edebilecek bir sürücüye ihtiyaç var. Diyafram ya da membran tarafından üretilen dalgaların frekansı perde aralıklarını belirler, perde aralıkları arasındaki geçiş ise hoparlör kalitesini gösterir. Söz konusu araştırma deneyinde ise membran çıkarılıp yerine grafen kullanılmış.
Peki hoparlör membranlarında grafenin tercih edilme sebebi ne? Hafif ve güçlü bir madde olan grafenin ses üretimi açısından en önemli özelliği iletkenliği. Grafen iletken özelliği sayesinde, bahsi geçen deneyde olduğu üzere, elektrostatik hoparlörlerde diyafram yerine kullanılabiliyor.
Bir hoparlörün genel ses kalitesi frekans duyarlılığı ile ölçülür. İdeal bir hoparlör her perdeden sesi aynı kalitede üretebilmelidir. Sonuçlar grafiklere döküldüğünde kalın siyah çizgiyle belirtilmiş olan grafenli hoparlörün performans açısından Sennheiser MX 400’den daha iyi olduğu gözlemleniyor. Düşük frekanslarda MX 400 ile hemen hemen benzer sonuçlar veren hoparlör frekans yükseldikçe MX 400’e kıyasla daha başarılı bir performans sergiliyor.
MX 400 piyasadaki en kaliteli kulaklık olmasa da, deney amaçlı üretilen bu grafenli hoparlörün ince ayardan veya herhangi bir optimizasyon sürecinden geçmeden karşılaştırmaya girdiğini unutmayalım. Araştırmacılar grafenin daha büyük ölçeklerde üretilmeye başlanmasıyla daha büyük diyaframlı hoparlörlerde de kullanılabilineceğine inanıyor. Bakalım grafenden daha ne marifetler göreceğiz.