Muhtemelen başında en fazla zaman geçirdiğimiz, en ufak detayına kadar ezberlediğimiz tek yarış oyunu Gran Turismo 5 oldu. Geçtiğimiz 2 yıl boyunca işim gereği neredeyse her gün ya oynadık ya da oynayanları seyrettik. Hal böyle olunca da oyunun nerede işini çok iyi yaptığını, nerede çuvalladığını çok iyi gözlemleme şansına sahip olduk.
En azından Gran Turismo 6 lansmanına kadar böyle olduğunu düşünüyorduk. Simülasyon oyunlarının böyle lanet bir tarafı var işte. Standart bir oyuncu da oyunu oynayabiliyor, keyif alabiliyor ve eğlenebiliyor. Ancak yapımın asıl amacı “gerçekçiliği” ön plana almak olunca, dikkat etmemiz gereken unsurun ne olduğunu gözden kaçırabiliyoruz. “Gerçek yarış simülasyonu” sloganıyla yola çıkmış bir oyunu, bugüne dek tek deneyimi masa başı yarış tecrübesi olan bir insan değerlendirmeye aldığında büyük resmi gözden kaçırabiliyor haliyle…