GRID Autosport incelemesi

DENGE YİNE KAYMIŞ
Bir sene arayla çıkan devam oyunlarına biraz temkinli yaklaşmak adettendir. Üzerine fazla uğraşılmadığı, eklenti paketi tadında bir oyunla karşımıza çıkılabileceği korkusu yer alır beyinlerde. GRID Autosport da bu korkulardan payına düşeni alıyor. Zaten GRID isminin yanına “3” değil de Autosport gibi bir ek koyulmasından da devam oyunundan ziyade bir eklenti paketi havası izlenimi verdiğini söylemek yanlış olmaz. 2013 yılında çıkan GRID 2’yi oynayanlar bunun sebebini az çok anlayabilir aslında. Oyun o dönem çıktığında pek çok noktada olumsuz eleştirilmiş ve burun kıvrılmıştı. Arcade-simülasyon karışımı oyunlar kategorisinde yer alan bir seriyi fazla Arcade hale getirdiği eleştirisiyle çok sık karşılaşmıştı hatta. GRID Autosport’a baktığınızda, yapımcı firmanın gelen eleştirileri dikkate alarak insanların istediği şekilde bir ikinci oyunu yeniden piyasaya sürme gayretinde olduklarını hissedebiliyorsunuz. En basitinden Arcade-simülasyon dengesinde sol tarafa çeken oyunun bu kez de sağa yatmakta olduğunu gözlemleyebiliyoruz.

GRID Autosport, serinin simülasyon tadını en fazla barındıran yapımı konumunda. Önceki oyunlarda sokak yarışlarını merkezine alan yapımın bu kez pek çok farklı türe dağılmış olmasının sebebi de bundan kaynaklı. Kariyer moduna başladığınızda serinin alıştırdığı şekilde yine GRID yarışlarına katılma amacıyla yola çıkıyoruz. Ancak bu kez beş farklı yarış türünün tamamında belirli bir seviyeye kadar yükselmemiz isteniyor. Touring, Endurance, Open Wheel, Tuner ve Street olarak ayrılan bu yarışların hepsinin farklı dinamikleri bulunuyor. Bu beş türün tamamı, o yarışlarda seçebileceğimiz araçların sınıfına göre isimlendirilmiş aslında. Toplamda 78 aracın yer aldığı oyunda, her yarış türüne uygun araçları kullanabiliyorsunuz sadece. Ancak oyun ilginç bir şekilde, başarılı oldukça yeni araç kazanımı veya eldeki araçları modifiye etme imkanı tanımıyor. Hangi yarışta hangi aracı kullanacağınızı o belirliyor ve size sadece pistte başarılı olmak kalıyor. Açıkçası bu kısıtlamanın oyuna vurulmuş büyük bir darbe olduğunu düşünüyoruz. Zaten piyasadaki rakiplerine oranla çok daha az sayıda araca sahipken bir de bu şekilde bir kısıtlamaya gidilmiş olması oyunun değerini oldukça düşürmüş.

Bunların dışında ikinci oyundan farklı olarak bir de ekip olarak yarışma sistematiğini görüyoruz. Yarışlara başlamadan önce seçtiğimiz sponsorumuz bize bir tane de takım arkadaşı veriyor ve kariyerimizi onunla birlikte ilerletiyoruz. Yarışlarda rakipleri engellemesi veya üst sıralara tırmanmak için atılgan olması gibi direktifler verebildiğimiz takım arkadaşımız ne yazık ki bu direktifleri başarıyla hayata geçirme konusunda pek başarılı değil. Dost yapay zekasının çoğu zaman söylediğinizin dışında hareket ederek destekten çok köstek olacağını siz de fark edeceksiniz. Buna karşın rakiplerin yapay zekası ise bir o kadar başarılı kotarılmış. Pozisyonunu korumak ve sizi geçmek adına oldukça mantıklı hamleler gerçekleştiren rakip sürücülerin, bazı durumlarda hatalar yapması da gerçekçiliği körükleyen bir unsur olmuş.