Bulunan 19 mühendislik icadı sayesinde günümüz makineleri ve çalışma disiplerini tanımlamak daha somut bir hal alıyor.
Makine mühendisliği, en temel tanımla hareket eden her şeyi kapsıyor. Makineler ise içlerinde hareket eden bir sistemin barındırıldığı tasarımlara sahip icatlara deniliyor. Bu sistemler, bazen küçük hareketli parçalardan oluşuyor. Fakat bazen de tüm tasarım, tamamen hareket eden bir sistem ışığında şekillenmiş oluyor. Günümüz makinelerini tanımlayan 19 mühendislik icadını en basit makine yeteneklerinden “uçuş” gibi karmaşık konseptler içeren kabiliyetlerin önünü açan buluşlar olarak düşünmek mümkün.
Aeolipile, dünyanın ilk buharlı reaksiyon türbini olarak biliniyor. Heron of Alexandria tarafından M.S. 1. yy‘de icat ediliyor. Düzenek, içindeki suyu buharlaştırmak için ilintili bir makine kullanıyor. Kaynayan su buharı, kendini hazır hissedince aşağı ve yukarı bakan hortum ağızlarından dışarı çıkıyor. Bu olayın yaptığı basınç sayesinde de küre kendi çevresinde dönmeye başlıyor.
İnsan yaşamındaki en önemli ilk icatlardan kabul edilen tekerlek, modern dünyayı tanımlayan buluşlar arasında da yer alıyor. Tekerlekli ilk aracın M.Ö. 4000‘de Polonya‘da bulunduğu düşünülüyor. Fiziksel olarak bulunan ilk tekerlekli araç ise Slovenya‘da ortaya çıkıyor ve tarihi M.Ö. 3360-3030‘lara dayanıyor.
Yel değirmenleri, rüzgar gücünü dönüştürerek mekanik güce çeviriyor. Acemlerin 7. yy‘de yel değirmenlerinin ilk formlarını icat ettikleri biliniyor. Bu sayede Acemler, güç kaynağı olarak insan dışında başka bir kaynak kullanan ilk milletlerden sayılıyor. Orta Çağ’da Avrupa’ya yayılmaya başlayan bu devasa makineler, 19. yy da dahi kullanılıyordu.
Makaralar, bir ya da birden çok tekerlek sayesinde kişiye hareket özgürlüğü sağlıyor. Yine Heron of Alexandria tarafından tanımlanan basit makinelerden olan makaraları bugün de bayrak direkleri ve su kuyuları gibi ihtiyaç alanlarında kullanılırken görmek, mümkün.
Wright Kardeşler’den çok önce Brother Eilmer‘ın, bir planörle 1010‘da uçmaya çalıştığı biliniyor. İki kez uçuş denemesi yapan Eilmer’ın macerası, en sonunda bacaklarını kırmasıyla sonuçlanıyor. Tıpkı Eilmer gibi Evliya Çelebi ve Leonardo Da Vinci de uçmaya hevesli diğer ünlü isimler arasında.
Çelik, insanlık tarafından Demir Çağı‘ndan itibaren biliniyor. İlk çelik fırınlar M.Ö. 6. yy‘de kullanılmaya başlıyor ve Orta Çağ’da Avrupa’ya yayılıyor. Çeliğin üretim alanında daha verimli kullanılması ise 19. yy‘de Henry Bessemer‘in geliştirdiği teknikle oluyor.
Yelkenli gemilerin ilk tasvirleri M.Ö. 3300‘de Mısırlı resimlerde görülüyor. İlk yelkenlerin ise hayvan derilerinden yapıldığı biliniyor. Yelkenleri gemilerle insanlar, gezegeni keşfetmeye başlıyor ve ülkeler bu makineler aracılığıyla zamanla ticaret dahi yapıyor. Ayrıca imparatorluklar, bu gemilerle dünyadaki etkilerini artırmanın da bir yolunu buluyor.
Makine mühendisliği açısından matbaanın icadı çok önemli bir konumda bulunuyor. Daha önce Çin’de matbaacılık yapılmış olsa da Johannes Gutenberg‘in buluşu, basım işini makineleştiren ilk icat oluyor. Matbaacılığın yaygınlaşmasıyla da kitaplar daha hızlı üretiliyor ve daha çok kişi tarafından kolayca edinilebilir bir nesne halini alıyor.
Pistonu ilk geliştiren Fransız fizikçi Denis Papin oluyor. 1690‘da geliştirdiği pistonu 18. yy‘da daha sonra Thomas Newcomen ve James Watt, tekrar ele alıyor. Geliştirilen bu teknolojinin yaygınlaşması sayesinde sanayi devrimi gerçekten başlamış oluyor. Piston, en temel olarak makine içindeki gaz gücünü piston halkaları aracılığıyla transfer etmek için kullanılıyor.
Başka bir basit makine çeşiti olan kaldıraçlar, çok ağır objeleri küçük bir eforla hareket ettirmeye yarıyor. Kaldıraçlar, M.Ö. 3. yy‘de Arşimet‘in işlerinde tanımlanıyor.
Richard Trevithick, ilk buharlı lokomotifi 1801-1804 yılları arasında icat ediyor. Patenti sattıktan sonra ise 1804’te bu lokomotifle ilk yolculuk gerçekleşiyor. Çok yavaş hareket eden bu makine, daha sonra sanayi devriminde taşımacılığın yüzü oluyor.
Bir basit makine çeşidi olan rampalar, yine ağır objeleri daha az zorlanarak hareket ettirmeye yarıyor. Rampaların sağladığı zorluk, rampanın dikliğiyle orantılı olarak artıyor. Günümüzde rampaların kullanımına en sık, kamyonlara eşya yüklenirken rastlanıyor.
Dişliler ve dişli çarklar, iç içe geçmiş dairesel bileşenlere deniyor. Dişler sayesinde güç kaynağının hızında ve yönünde değişiklik yapılabiliyor. Çarkların ne zaman icat edildiği tam olarak bilinmese de bazı kaynaklar Arşimet‘i gösteriyor.
Makinelerde hareketli bölümleri içine alan yataklar, nesnelerin aynı yöne hareket etmesini kolaylaştırıyor. Tıpkı çarklar kadar önemli sayılan buluş, değişik şekil ve boyutlarda olabiliyor.
Basit makinelerden takoz, makine mühendisliğinde çığır açan başka bir buluş. Tarih öncesi zamanlarda da kullanıldığı bilinen bu alet, katı cisimleri parçalara ayırmak için kullanılıyor.
Elektriği hareket enerjisine dönüştüren elektrikli motorların ne olduğu 1821‘de Michael Faraday tarafından açıklanıyor. Pratik motorların ilki ise 1828‘de Anyos Jedlik tarafından yaratılıyor.
Yaylar, hareket enerjisini depolayan esnek objelere deniyor. Çelikten yapılan yayların çok değişik şekilleri bulunsa da yaygın olarak sarmal şekil kullanılıyor. Sarmal yayların ortaya çıkışı, 15. yy‘ye dayanıyor.
James Watt tarafından 1784‘te geliştirilen paralel hareket, ismini birbirine paralel iki pistonun çalışmasından alıyor. Yine Watt’ın geliştirdiği Watt buhar düzeneğinde kullanılan çift pistonlar, tek pistona göre iki katı verimlilik sağlıyor.
Antik dönemlerden beri kullanılan vida da basit makineler kategorisi içinde bulunuyor. Vidalar, rotasyonel hareketi doğrusal kuvvete dönüştürüyor. Günümüzde tulumbalar ve ütüler gibi pek çok makinede vidalar kullanılıyor.