Hafta sonu ne izlesek: Legion [Video]

07 Nisan 2017 21:00

Söz konusu boş zamanlarda izlemek için yeni bir yapım seçmek olduğunda insan ister istermez zorlanıyor. Zaman kısıtlı, dolayısıyla seyredeceğimiz dizi veya filmin harcadığımız zamana değmesi gerekiyor. Bu yüzden elimizden geldiğince bu yapımlara dair eleştiriler okumaya ve başarılı olduğu dile getirilen işlere yönelmeye çalışıyoruz. Biz de okuyucularımızın yeni dizi veya filmler bulmalarına yardımcı olmak adına “Hafta sonu ne izlesek?” dizisine başlıyoruz.

Yazı dizimizin ilk haftadaki konuğu Legion olacak. Birinci sezonuyla ekrana gelen bu çizgi roman uyarlamasını izlemeye değer mi, hep birlikte bir sonuca varmaya çalışacağız. Önce kısaca Legion’a dair temel detaylardan bahsedelim.

Legion karakteri (evet, bu aslında karakterin ismi) Marvel‘ın çizgi romanlarına dayanıyor. X-Men dünyasına ait olan kahramanımızın hikayesini Fargo ile ciddi bir başarı elde eden Noah Hawley televizyona uyarlıyor. Oldukça karmaşık ve güçlü bir karakter olan Legion’a ise Dan Stevens hayat veriyor. Ona Rachel Keller, Aubrey Plaza, Bill Irwin ve Jean Smart gibi oyuncular da eşlik ediyor.

Legion’ı Tanıyalım

Bu noktada biraz Marvel çizgi romanlarından bahsedeceğiz. Karakterin kökenine dair paylaşacağımız bilgiler dizi izleme keyifinizi azaltabilir. O sebeple bu başlığı okumadan geçmek isteyebilirsiniz.

Asıl ismi David Haller olan kahramanımız aslen X-Men ekibini kurmasıyla tanıdığımız Charles Xavier’in oğlu. Ancak iki karakter de bu gerçeğin farkında değil. Çizgi romanlarda annesi tarafından yetiştirilen kahramanımız ufakken bir terörist saldırının kurbanları arasında yer alıyor. Yaşadığı bu talihsiz olay onun mutant güçlerinin gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Legion ismi de Türkçe’de lejyon, alay veya birlik gibi anlamlara geliyor. Kısacası kahramanımız ismiyle gücü konusunda ciddi bir ipucu veriyor. Onun zihninde birbirinden bağımsız binlerce karakter yer alıyor. Hangisi David’in vücudunun kontrolünü ele geçirirse, güçleri de ona göre değişkenlik gösteriyor. Özetle X-Men dünyasının en güçlü kahramanlarından biri kabul edilen David’in yapamayacağı şey yok. Zihin okumak, teleport, düşünce gücüyle kişi ve nesneleri kontrol etme, zaman yolculuğu… Öyle ki gerçekliği baştan aşağı değiştirme gücüne bile sahip.

Dizi Dünyasındaki David Haller

Dan Stevens’ın hayat verdiği David normal bir ailede yetişme şansı elde ediyor. Ergenlik döneminde ufak ufak güçlerini keşfetmeye başlıyor ancak güçlerini kontrol edemediğinden gerçekliğine kimseyi inandıramıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi gençlik yıllarında okuldan atılması, iş sorunları yaşaması ve bir darılıp bir barıştığı kız arkadaşının onu terk etmesi David’i intihar noktasına getiriyor. Kendini asan ancak ölmeyen kahramanımız ailesi tarafından tedavi için akıl hastanesine gönderiliyor. Burada uzun bir süre kalan David artık bir şizofren olduğuna ikna olmuş durumda. Aldığı ilaçlar onu sakinleştiriyor. Doktorların sözleri güçleri değil, psikolojik problemleri olduğuna inanmasını sağlıyor. Ancak uzun yıllardır tedavi görmesine rağmen geceleri gördüğü kabuslardan veya istem dışı etrafa zarar vermekten kurtulamıyor. Sadece kendini ve doktorları iyileştiğine ikna etmeye çabalıyor.


Tüm bunlar akıl hastanesinin yeni hastası Sydney ile değişiyor. İlk görüşte aşkı tadan David bir şeylerin yolunda gitmediğini fark ediyor. Onun uzun zamandır içinde yatan kötüye karşı verdiği asıl mücadele de böyle başlıyor.

Gizemin Karşı Konulamaz Cazibesi

Legion bir çizgi roman uyarlaması ve pek de gerçekçi olmayan bir dünyada geçiyor. Ancak hikayenin hangi yılda geçtiği hiçbir şekilde anlaşılmıyor. Etraf her türlü teknolojik ürünle doluyken, uçan arabalar veya hologramlar görmüyoruz. Karakterler 60’lı yıllardan fırlamış gibi giyiniyor ancak hikaye bu dönemde geçiyormuş gibi görünmüyor. Bu durum da izleyiciyi muallakta bırakıyor.

Öte yandan David’in kendisiyle verdiği mücadele hikayeye ciddi bir çekişme katıyor. Ancak izlediklerimizin ne kadarının gerçek olduğu, ne kadarının onun zihninde yaşandığını anlamak için oldukça dikkatli seyretmek gerekiyor. Aksi halde sahneler arasında bağlantı kurmak zorlaşıyor. Dikkatli izlediğinizde ise simgelerin ve sahnelerin birbiriyle bağlantısı izleyicide yoğun bir tatmin hissi uyandırıyor.

Legion bir zamanlar Lost’un elde ettiği başarıyı yakalamayı başarıyor. Her bölüm büyük bir gizemle son bulmasa da, daha sonra neler olacağını merak ederek kendinizi bir sonraki bölüme geçmekten alıkoyamıyorsunuz.

FX‘in birinci sezonunu ekrana taşıdığı Legion son zamanların en iyi çizgi roman uyarlamalarından biri olmasıyla dikkat çekiyor. Hikayenin gerçekçiliği ve sürrealliği bir araya gelerek bambaşka bir atmosfer yaratıyor. Bu dünya izleyiciyi içine çekmeyi başarıyor. Eğer çizgi roman uyarlamalarını veya gizemli yapımları seviyorsanız Legion harcadığınız zamana değecek bir yapım.

VİDEO

Paylaş