SEKTÖRÜN KİRLİ YÜZÜ
Aslında Hatred, oyun sektörü üzerinde tartışılması gereken pek çok unsurun üzerine de ışık tutmuş durumda. Örneğin oyun derecelendirme kuruluşu ESRB’yi ele alalım. Hatred, bu kuruluş tarafından “Adults Only”, yani 18 yaş üzeri etiketi aldı. Aynı kuruluş, Grand Theft Auto ve Call of Duty: Modern Warfare 2 için ise “Mature”, yani 17 yaş üzeri etiketi verdi. Pedagojik anlamda uzman olduğumuzu iddia etmeyeceğiz, ancak 17 yaşındaki bir bireyle 18 yaşındaki bir birey arasında çok da bir fark olduğuna inanmıyoruz. Öte yandan Modern Warfare 2’nin içinde de tıpkı Hatred tarzı bir bölüm bulunuyordu üstelik. O dönem tüm dünyada bolca tartışılan “No Russian” isimli bölümde bir havaalanındaki sivilleri öldürüyor ve katliam yaratıyorduk. Bahsetmeye çalıştığımız şey Hatred’in 18+ bir oyun olmadığı değil, sistemin içinde konuşulması gereken çok daha fazla problem olduğu. Oyunun yapısal özelliklerinden önce bu konulara değinmemiz gerekiyor çünkü çocukların doğru oyunlara ulaşmasının, kurumlardan önce ebeveynlerin sorumluluğunda olduğuna inanıyoruz.
Bize soracak olursanız Hatred’in bu kadar tepki çekmesinin bir başka sebebi de, gerçekte yaşanan katliamlarla büyük benzerlikler içeriyor olması. Oyunun ana karakteri, tüm insanlıktan nefret eden ve kendisiyle birlikte herkesin acı çekerek ölmesi gerektiğine inanan bir adam.
Elinde silahıyla birlikte evinin kapısından çıktığı andan itibaren sokaklarda kan dökmeye, etrafa vahşet saçmaya başlıyor. Gerçek hayattaki katliamlara bu kadar direkt bir referans olmasının oyunu rahatsız edici kıldığını kabul ediyoruz. Ancak gerçek hayattaki savaşlara direkt olarak referans olan sayısız oyuna benzer bir tepki gösterilmiyor olmasının ise ikiyüzlülük olduğunu düşünüyoruz. Hatred, üzerinde dönen tüm tartışmaları bir kenara bırakıp yapısal özellikleriyle ele aldığımızda vasat bir oyun. İzometrik bir kamera açısına sahip olan oyun, tarz olarak Alien Swarm’ı (Onca izometrik shooter oyunu arasından aklımıza Alien Swarm gelmesi de enteresan oldu tabii) andırıyor. Oyunun vasat olmasının en büyük sebebi sıkıcı olması. Sıkıcı çünkü “önümüze gelene bir tekme” dışında hiçbir olayı yok. Ayrıca yarı açık dünya oynanışına sahip olsa da haritalar oldukça basit ve yaratıcılıktan uzak. Öldürdüğünüz insan tipi de iki elin parmak sayısına dahi yetişmiyor.
Bütün moral ve etik değerlerinizi bir kenara bırakıp oyundan keyif almaya çalıştığınızda dahi bunun en fazla 15-20 dakika sürdüğünü görüyorsunuz. Bundan sonrası ilerle, ateş et, ilerleden öteye gidemiyor. Halbuki oyuna biraz senaryo yazılması ve konuyu görevlerle ilerletmesi çok daha başarılı olmasını sağlayabilirdi. Yapımcıların ne yapması gerektiğini idrak edebilmeleri için çok uzağa değil, burunlarının dibindeki Hotline Miami’ye bakmaları yeterli olurdu üstelik. Ancak ne yazık ki içerikten ziyade tanıtıma kafa patlattıklarından ortaya çıkan sonuç da böyle olmuş.