PS3’ün en sevilen oyunları birer birer PS4’e geçiş yapmaya devam ediyor. Kasım ayında Beyond: Two Souls’un gelmesinin ardından, bu kez de Quantic Dream’in en fazla sükse yapmış oyunu Heavy Rain yeni nesle adım atıyor. Ancak aradan geçen 6 yıl düşüncelerimize pek olumlu yansımamış görünüyor Çok da uzak olmayan bir geçmişte çıkmış bir oyunu incelemek yeterince zorken, söz konusu ismin ne kadar “oyun” olduğu tartışılan Heavy Rain olması işimizi daha da kolaylaştırmıyor. “Oyun mu yoksa film mi?” tartışmalarının alevlenmesine neden olan isim David Cage, bugün geldiğimiz noktanın da baş aktörü aynı zamanda. Sadece doğru zamanda doğru tuşa basarak ve seçimlerimizle ilerlettiğimiz onca oyun, Fahrenheit/Heavy Rain ikilisinin başarısıyla aşka gelerek hayat buldu. Eğer Quantic Dream olmasaydı, Telltale Games’in onca harika işi, Life is Strange gibi kusursuz bir çalışma bugün bizlerle olmayabilirdi. Ancak kimilerine göre de oyun sektörüne çok büyük bir kötülük yaptılar. Oyunların giderek interaktif bir film haline gelmesi, her şeyi kendi yapmak isteyen oyuncular için olumlu bir durum değil. Özellikle klasik macera oyunlarının yerini, doğru cümleyi kurabilme mücadelesine bırakması bizleri de derinden üzen detaylardan biri. FARKLILIĞIN SIRADANLAŞMASI Pek tabii Heavy Rain çıktığında işler bu denli kontrolden çıkmış durumda değildi ve bu nedenle de övgüler, yergilerden çok daha baskındı. Zaten, Fahrenheit ile pek çok şeyi denemişlerdi ancak David Cage’in kafasındaki sisteme en fazla yaklaştığı oyun Heavy Rain oldu. Heavy Rain, öldürdüğü çocukların yanına bıraktığı origami kağıtlarıyla ün yapmış bir seri katilin hikayesini anlatıyor. Bunu yaparken de, bol bol B filmi sistematiği ve referansı kullanıyor, klişe bir senaryoyla da misyonunu tamamlıyor. Dört farklı karakterin gözünden anlatılan hikaye, katilin kim olduğu sorusunu sordurabilmek için amansız bir mücadele sergiliyor. Bu mücadele kimi zaman o kadar zorlama bir hale geliyor ki, sırf şüphe duyabilmemiz için sosyopatlığın sınırlarını zorlayan insanlardan oluşan özel bir komünite yaratılmış gibi hissediyorsunuz. Bu tarz filmlerde/kitaplarda (bu tarz oyun pek olmadığından) herkesten şüphe duyulabilir hale gelinmesi, büyük ustalık gerektiren bir uygulama gerektirir. Karakterlerin arka hikayeleri, alt metinleri, diyalogları, motivasyonları, birbirleriyle olan ilişkileri yani kısaca her detayları, katilin gerçekte kim olduğunu anlamamıza imkan vermeyecek kadar seçenek oluşmasını sağlar. Sonunda ortaya çıkan katil, şaşırtmayı ve aynı zamanda da mantık süzgecinden geçmeyi başarırsa, ortaya da takdir edilesi bir ürün çıkmış olur. Bu konuda Identity güzel bir örnek olarak gösterilebilir mesela. Heavy Rain ise, nasıl desek, fazla kör göze parmak sanıyoruz ki. Karakterler belirli bir derinliğe sahip değil, birbirleriyle ilişkileri çok zayıf ve diyaloglar/seslendirmeler kelimenin tam anlamıyla yerlerde sürünüyor. Bunların yanına da “potansiyel” katil hissiyatı verebilmek için istisnasız her karaktere eklenen kusurlar göz önüne alınınca, aslında Heavy Rain’in o kadar da etkileyici bir hikaye anlatmadığını görmüş oluyorsunuz. İLLÜZYONİST DAVID CAGE Peki bunu neden şimdi görebiliyoruz? Altı sene önce de Heavy Rain aynı hikayeye sahip değil miydi? Evet öyleydi. Lakin buradaki fark, artık bu anlatım mekaniğine alışmamız ve çok daha iyisinin nasıl yapılabileceğini görmemiz oldu. Heavy Rain çıktığında sahip olduğu elementler bizim için şaşırtıcıydı, bu denli interaktif bir dünyanın içinde olmak tüm olası kusurları gölgeliyordu. Grafikleri çok iyiydi, “quick time eventler” heyecan dozajını yukarılara çekiyordu ve yaptığımız seçimler oyunun gidişatını etkiliyordu. Bakın gördünüz mü? Bugün son derece sıradan gelen unsurların, çok değil sadece altı sene önce bizleri ne kadar kör etmiş olduğundan dem vuruyoruz. Bu denli yenilikçi bir uygulama haliyle senaryo ve içerikte sahip olduğu kusurları oldukça başarıyla gizledi. Zaten bize soracak olursanız Heavy Rain genel anlamda bir illüzyondan ibaretti. Sadece dikkat dağıtmak için kullandığı teknikleriyle değil, kararların oyuna “çok fazla” etki ettiği hissiyatını yaratmasıyla da usta bir illüzyonist olduğunu söyleyebiliriz. FELEĞİN SİLLESİNİ YEMİŞ KİŞİLER Daha önce de belirttiğimiz gibi hikayeyi dört farklı karakterin gözünden görüyoruz. Bu karakterlerin hepsi, “zorlama” kusurlarıyla dikkat çekiyor. Origami Killer’ın son kurbanı olan çocuğun babası ve ses tonuyla saç baş yolduran Ethan Mars, kalabalık ve halka açık alanlarda panik atak geçiriyor mesela. Origami Killer hikayesini araştırmakta olan Madison’ın uykusuzluk, özel dedektif Scott Shelby’nin astım ve FBI ajanı Norman Jayden’ın ise uyuşturucu bağımlılığı sorunu bulunmakta. Gördüğümüz gibi, tüm karakterleri kusurlu yaparak empati kurulması kolay hale getirmeye çalışmışlar. Tabii ki gereksiz mükemmelleştirilen oyun karakterlerine nazaran bu daha iyi bir tercih ancak herkesin de oyundaki bölümlerde zor durumda kalmayı gerektirecek bir kusuru olmasına da gerek yok sanki. Bunlardan da öte, karakterlerin takdir edilebilecek bir kalitesi yok. Özellikle Ethan ve Norman çok düz karakterler. Madison fena değil, Scott’ın ise oyunun en elle tutulur ismi olduğunu söyleyebiliriz. Muhtemelen bütçesel sebeplerle üst düzey bir seslendirme ekibine sahip olmadıkları gibi, aksan uyuşmazlığı sayesinde de karakterlerden kopulmasına zemin hazırladıklarını belirtelim. AYARLARINI BOZMUŞLAR! Heavy Rain’in PS4’e entegrasyonu da, diğer pek çok örnekte gördüğümüz gibi sadece grafiksel iyileştirme ile sınırlı kalmış durumda. Bu sürümle birlikte 1080p’de sabit 30 fps keyfi ile oynama imkanına sahip olabileceksiniz. Kaplamalar, ışıklandırmalar ve modellemelerde gözle görülür bir kalite artışı mevcut. Özellikle yüz modellemeleri çok daha iyi hale gelmiş. Ancak neden olduğunu tam anlamadığımız bir şekilde, PS3 versiyonunda yer almayan bazı hatalarla bu sürümde karşılaştık. Anlaşılan o ki optimizasyon sırasında bazı öngörülemeyen sıkıntılar yaşanmış ve bir kısmı da gözlerden kaçarak son kullanıcıya ulaşmış. Neyse ki hiçbiri oyun deneyiminizi etkileyecek boyutta değil. Bu güncellemeler dışında Heavy Rain aynı Heavy Rain. Tam da bu nedenle, oyunu çoktan oynayıp bitirmiş birisi için cazibe unsuru barındırmıyor bünyesinde. Zaten tüm olayı hikaye çözümlemesi ve sürpriz sonu olduğundan, tekrar oynanabilirliği de oldukça düşük bir oyun Heavy Rain. Verdiğiniz kararların oyunun gidişatına etki etmesi sebebiyle, farklı aksiyonlarla nasıl bir oyun deneyimine sahip olabileceğinizi merak ediyorsanız deneyebilirsiniz mesela. HER ŞEY ZAMANINDA GÜZEL Quantic Dream, oyun piyasasında yer alan en ilginç ve özel firmalardan birisi. Ortaya koydukları tüm oyunlarla standardın dışında kalmayı başardılar şimdiye kadar. Yeni duyurdukları Detroit: Become Human ile de aynı çizgiyi devam ettireceklerine şüphemiz yok. Heavy Rain de, çıktığı dönem baz alındığında son derece etkileyici bir oyun ancak 2016 itibarıyla bünyesinde barındırdıkları herkes için “olağan” hale gelmiş durumda. Yine de, daha önce oynama fırsatı bulamadıysanız en azından bir kez tecrübe etmenizde fayda var diye düşünüyoruz. DETAYLAR Gündelik hayat rutinleriyle başlayan Heavy Rain, Fahrenheit’ın direkt olarak adrenalin pompalayan başlangıcına nazaran çok daha sakin bir görüntü sergiliyor. Aradan altı yıl geçmiş olmasına rağmen, oyunda kullanılan sanal gerçeklik sistematiğini Heavy Rain kadar başarılı uygulayabilen bir oyun hala gelmedi. Ekranı bölerek, o sırada yaşanan farklı aksiyonları aynı anda gösterme anlatım dilini Quantic Dream çok seviyor. Bu dilin, heyecanı artırmak için başarılı bir yol olduğunu düşünüyoruz. Heavy Rain, PS3 için çıktığında da son derece kaliteli grafiklere sahipti. Elbette şu an çok daha iyileri görmüş durumdayız ancak yüz animasyonları hala çok başarılı. PUANLAMA