Markasının yeni dönem elektrik atılımındaki ilk üyesi olan Mercedes EQC 400 4Matic, sorularımıza cevap aldığımız dört gün boyunca konuğumuz oldu. Bugün otomobil pazarına baktığımız zaman tarihi ne kadar yeni veya eski olursa olsun her marka için tek bir ortak odak noktası karşımıza çıkar; "Elektrik". Bu yarış her ne kadar son birkaç yılda kızışsa da bazı üreticilerin ellerini çabuk tutma planlarını kısıtlı süre içerisine yayarak yola aktardığına şahit oluyoruz. 1800'lü yılların sonlarından beridir bir şekilde adını yollara yansıtan Mercedes, günümüzdeki trendi kendinden önce grup altındaki markalara yayarak nabız yoklamayı tercih etti. O dönem hala CEO görevini sürdüren Dieter Zetsche, bugün Mercedes'in de kullandığı EQ markasının ilk olarak Smart modelleriyle ürün gamına yansıtılacağını duyurmuştu. 2017-2018 aralığında kullanıcıları bekleyen bu modeller sonrasında hazırlıkların divası olacak ilk elektrikli Mercedes için de geri sayım başlamış oldu. 2019 ise marka geleceğinde bir alt oluşum niteliği taşıyan EQ'nun Mercedes yıldızıyla buluştuğu dönem olarak kayıtlara geçti. Bugün amiral gemisine de kavuşan elektrik ürün gamının ilk temsilcisi olan Mercedes EQC, uzun süren meraklı bekleyişimizi sonlandırarak yaklaşık dört gün boyunca konuğumuz oldu. YENİ KULVAR, YENİ MEYDAN OKUMA Mercedes dünyanın en eski otomobil üreticilerinden biri olmakla birlikte, premium pazar satışlarında küresel liderliğe oynayanlar arasında. Böylesine birikim ve senaryoda, tecrübe ve kalitenin ortak noktada buluştuğu otomobilleri rekabette deneyimleme fırsatına erişiyoruz. Elektrik pazarı ise Mercedes için bile yeni bir başlangıç demek. Oluşturulan EQ markası altında üretilecek otomobillerin en başta batarya olmak üzere tedarikleri için yeni anlaşmalar, fabrika dönüşümleri ve diğer pek çok şey için masaya oturup çalışmalar yapılması gerekiyor. Pek çok teknoloji kendi çatısı altında gerçekleştirmek için çalışan Mercedes'in bu yeni macerasındaki en büyük ortaklarından birisi de LG Chem oldu. Test konuğumuz olan EQC'nin batarya hücrelerinin tedarikçisi olan Güney Koreli dev sonrasında, diğer modeller için farklı isimlerle de ortaklıklar yapıldığına şahit oluyoruz. Sözümüz bataryaya geldiği için performans verileri öncesinde kullanıcıların aracı alma konusunda dikkat edeceğini düşündüğümüz bir noktaya değinmeden geçmeyelim. EQC'deki saf elektrikli sürüş deneyimini sorunsuz bir şekilde yaşayabilmeniz için batarya sertifikası sunuluyor. Mercedes cephesi burada kusursuz çalışan bir batarya garanti ederken, akünün bataryanın kapasite kaybını büyük ölçüde karşılamakta. EQC satın alanların bataryaları sekiz yıl veya 160.000 kilometre boyunca markanın garantisi altında her türlü sorunda karşılıksız onarım ve değişim gibi işlemlere alınıyor. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖGELERİ EQC ile birlikte Mercedes rozetine yansıtılan elektrik gücünün temelinde diğer üreticilerde olduğu gibi çevre odağının olduğunu biliyoruz. Günümüzde EQA, EQB ve EQS gibi modellerle zenginleştirilen bu ürün gamı, Mercedes'in 2039 yılında tamamen karbon nötr odağında şekillecek planlamasının da ilk adımları niteliğinde. Dolayısıyla bir EQC satın aldığınızda markanın bu planına bir parça haline geliyorsunuz. Mercedes'in sürdürülebilirlik alanında hazırlıkları sadece aracın altyapısıysa sınırlı değil. Otomobillerin içerisinde plastik ögelerin çokluğu bir sır değil. Mercedes ekibi de bunun ekolojik olarak en olumlu şekilde devamlılığını sağlayabilmek adına geri dönüştürülebilir malzeme kullanımını ön planda tutuyor. Bu noktada aracın içerisinde kullanılan koltuk kumaşlarının yüzde 100'ü atık pet şişelerin geri dönüştürülmesiyle üretiliyor. Paylaşılan resmi verilere baktığımızda koltuk kılıfı için ihtiyaç duyulan kumaşın elde edilmesinde 12 adet pet şişeden faydalanıldığını görüyoruz. Tam anlamıyla sürdürülebilirlikten bahsedebilmek için bu felsefinin temel ihtiyaçların da ötesine taşınması gerekiyor. Mercedes'in bu noktadaki göreviyse, içerisinde bulunduğu lüks segmente bunu taşımak. Nitekim EQC'de bir lüks öğesi olan konsol ve kapılardaki deri kaplamaların üretimi, okyanuslardan toplanan plastik atıkların geri dönüştürülmesiyle üretiliyor. Bu da önümüzdeki süreçte lüks tüketimde de çevre dostu ögelerin istenildiğinde rahatlıkla daha fazla kullanılabileceği anlamına geliyor. Bununla birlikte aracın gözle görülmeyen pek çok yerindeki bölümde ekolojik malzemelerin kullanılmış olması da emisyonsuz ulaşımı tamamlayan önemli yardımcılar arasında. EQC'nin de içerisinde bulunduğu Avrupa'daki fabrikaların 2022 ve sonrasında karbon nötr nitelikli tesise dönüşmeleri de zincirin bir diğer önemli halkası olacak. ELEKTRİKLİ Mİ?, MERCEDES Mİ? Elektrik gücünün Mercedes için bile yeni bir meydan okuma olduğu ilk başta özellikle belirtmiştik. Nitekim markanın EQC'yi pazarlama sürecinde ön plana çıkarttığı yegane parçalardan birisi, aracın altyapısı tamamen yeni olsa da kendisinin gerçek bir "rozetli" olduğunu vurgulamaktı. EQC ile tanıştığımız ilk andan itibaren biz de aklımızda şu soruyla koltuğa oturduk "Elektrikli mi, Mercedes mi?" [lpg start=3 end=6] Bu soruyu değerlendirme ilk olarak aracın tasarımıyla başlamak gerekiyor. Bugün ürün gamına eklenen diğer modellere baktığımızda EQC ile EQS'in diğer tüm modellerden ayrılan bir tasarım karakterine sahip olduğunu söyleyebiliriz. EQC'nin ön bölümünde gelen yeni yüz aslından kendinden sonra gelecekler için de mesajlar içeriyordu. Söz konusu premium hissiyat olduğunda EQC bunu dışarıdan çok net bir şekilde yansıtıyor. Araçta kullanılan jant setinin tasarımları, gövdenin menzile optimal katkı sağlaması için aerodinamik kriterle yoğurulmuş yapısı pek çok kişi gibi bizim de dikkatimizi çekiyor. EQC AMG paket ile gelen 0,27'lik sürtünme katsayısıyla da bir SUV'ye göre hiç fena sayılmayacak bir değere sahip olmasıyla da öne çıkıyor ki bu değerin içten yanmalı ürün gamındaki kardeşi olan GLC'de 0,31 olduğunu hatırlatmadan geçmeyelim. [lpg start=7 end=10] EQC'nin kokpit bölümü ilk başta sorduğumuz sorunun cevabını alma konusunda en güzel noktalardan. Ürün gamının tamamından alışık olduğumuz Mercedes kalitesinin burada da tüm hatlara nüfuz ettirildiğini görüyoruz. Gece sürüşünü bambaşka bir noktaya taşıyan ambiyans aydınlatma ve sürücü ile multimedya sistemini tek bir çerçeve toplayan dijital ekranlar kusursuz şekilde görevlerini yerine getiriyor. EQC'ye özel olarak optimize edilen yazılım sayesinde aracın hayati verilerine kolaylıkla erişmek mümkün kılınıyor. En yakın şarj istasyonlarının listelendiği navigasyonlu haritaya erişim de orta konsoldaki fiziki tuş üzerinden tek hamleyle yapılabiliyor ki bu da kullanıcı dostu dinamikler arasında. Kokpitteki bu dijitallik konfor ve güvenlik öğelerine de güzel şekilde yansıtılıyor. EQC'yi ailenin diğer üyelerinden nispeten biraz daha avantajlı kılansa, bazı modellerde opsiyon olarak gelen parçaların birçoğunu standart olarak sunması. 360 derecelik görüş desteği, aktif park yardımcısı ve kör nokta yardımcısı gibi parçalar şehir içindeki en büyük yardımcı konumunda. Kullanıcıları şehir içinde başka bir noktada keyiflendirecek konfor elemanı da trafik ışıklarının tanınması. Bu özellik kırmızı ışıkta durduğunuz andan itibaren ön bölümdeki kameralarla canlı görüntüyü multimedya ekrana yansıtarak gözünüzü yukarı kaldırıp ışık arama "egzersizini" de ortadan kaldırıyor. EQC'nin uzun yol sürüşlerinde otonoma giden yolda elini güçlendiren destekleri de listede kendisine yer buluyor. Adaptif hız sabitleyici ve aktif şerit takip asistanı burada diğer modellerde olduğu gibi ön plana çıkıyor. Kısa süreliğine de olsa direksiyon kontrolünü kendi üzerine alarak aracı şeritte istikrarlı şekilde tutan sistem yaklaşık 5 saniye içerisinde sizin direksiyon başında aktif olduğunuzu onaylamak adına fiziki temasınızı talep ediyor. Yine hızlı tabelası algılama sistemi de bölgesel olarak değişen hız limitlerine aracı otomatik olarak entegre ederek olası ceza senaryolarından güvenlik çerçevesinde kullanıcısını başarılı şekilde koruyor. Yine adaptif yapıda olan LED teknolojili ışıklandırmaların da performans olarak çok başarılı olduğunu söyleyemeden edemiyoruz. [lpg start=12 end=15] RAKAMLAR VE SÜRÜŞ EQC'nin sürüş dinamiklerine geçmeden önce rakamsal bazdaki niteliklerine yakından bakmak gerekiyor. Şu aşamada sadece 400 4MATIC versiyonuyla satışa sunulan modelde standart olarak çift elektrik motoru geliyor. Ön ve arka aksta konumlandırılan bu motorlar kombinasyonda 408 beygir güç ve 760 Nm tork değerlerini sunuyor. Modelde her ne kadar 4MATIC logosunu görsek de, sürüşün büyük kısmını önden çekişli olarak deneyimliyoruz. Kullanıcılar performans istediğinde ise arka akstaki motor da devreye girerek zaman zaman boyun ağrıları yapacak ivmelenmelerin yakalanmasına olanak tanıyor. Bu motorlar yaklaşık 2,4 tonluk bir elektrikli SUV olan EQC ile başa çıkma konusunda gayet başarılı. Ağırlık demişken, EQC'de kullanılan bataryanın tek başına 500 kilogram olduğunu belirtelim. Sürüşteki akıcılıkta hissettiğimiz bu deneyim, teknik tabloya yansıyan 5,1 saniyelik 0-10 değeriyle paralel eğride. Aracın ara hızlanmaları da tepkisel bazda fazlasıyla başarılı. EQC 400’ün maksimum sürat değeriyse 180 km/s ile limitlendirilmiş durumda. EQC'nin direksiyonu başına geçtiğimizde en merak ettiğimiz noktalardan birisi de yalıtım kısmıydı. Geleneksel modellerde konumlanan içten yanmalı motorlarla bir nebze olsun göz ardı edebileceğimiz bu bölüm, elektrik gibi sessizlikle çok daha ön planda olmaya müsait. EQC ile gerçekleştirdiğimiz yolculuklarda Mercedes'in bu noktaya özellikle çalıştığı hissiyatına kapıldık. Aracın 120 km/s ve üzeri limitlerde bile rüzgar sesi konusunda fazlasıyla tatminkar olduğunu söyleyebiliriz. Bu da kokpit içerisindeki tüm konfor elemanlarını muazzam derecede tamamlayan bir bölüm olarak notlarımızdaki yerini aldı. [lpg start=16 end=17] EQC’nin 80 kWh'lik bataryası, alternatif akımı doğru akıma çeviren su soğutmalı bir dahili dönüştürücü sayesinde ev tipi prizden veya halka açık alanlarda şarj edilebiliyor. Bir Mercedes-Benz Wallbox kullanarak şarj etmek, şarj süresini yerel güç kaynağına oranla üç kat hızlandırmakta. Şarj konusunda eğer kullanışlılıktan bahsedeceksek hızlı şarjın gerekliliği tartışılmaz. EQC, şarj çıkışına bağlı olarak hızlı şarj istasyonlarında 110 kW’a kadar şarj edilebiliyor. Batarya böyle bir kaynaktan yüzde 10’dan yüzde 80’e sadece 40 dakikada doluyor. Gerçekleştirdiğimiz 500 kilometrelik yolculukta menzil konusunda herhangi bir sorun yaşamadığımızı söyleyebiliz. Burada atlanmaması gereksen şeyse elektrikli bir araç kullanıcısının her zaman kendisini menzil konusunda belirli bir planlama içerisinde tutması gerektiği. EQC'de sunulan 110 kW'lık hızlı şarj her ne kadar günlük kullanımda iş görse de, bu değerin önümüzdeki süreç için destek bazında daha yukarı taşınması zorunluluğu da karşımızda duruyor. MERAK KONUSU EQC'nin batarya performansı ve şarj bedeli gibi konularını ayrı bir başlık değerlendirmek şart. Fabrika verileri araçla birlikte standart olarak gelen 80 kWh'lık bataya paketiyle WLTP standartlarında 414 kilometreyi bulan menzil değerlerinin yakalanabildiğinin mümkün olduğunu söylüyor. Takdir edersiniz ki bu durum içten yanmalı modellerde olduğu gibi gerçek kullanım şartlarında pek gerçekçi değil. Menzille ilgili bilinmesi gereken ilk bölümün başrolünde klima var. Sürüşlerde kaçınılmaz bir şekilde ihtiyaç duyduğunuz ısınma-serinleme ihtiyacı için menzilden yaklaşık 40 kilometre feda etmeniz gerekiyor. Bu da sürüşe başlamadan en kötü senaryona 370 kilometre demek. Sürüşün dinamikleri gereği 100 kilometrelik ortalam tüketimini düşündüğümüzde de gerçek kullanımda menzili 320-330 kilometre olarak yazabiliriz. Fabrika verilerinde 100 kilometre için ortalama 20 kWh olarak verilen enerji tüketiminin, 500 kilometreyi geride bıraktığımız test sürüşümüzde 25 kWh olarak ekrana yansıdığını da belirtmeden geçmeyelim. "Peki bu tüketimin şarj dolumu yaparken ücret ödeme tarafındaki karşılığı nasıl?" diye sorarsınız bunun da bir cevabı var elbette. Karşılaştırma yapmak gerekirse EQC'nin dizel kuzeni olan GLC 300 d 4MATIC'i baz alabiliriz. Resmi veriler GLC'nin 100 kilometrede ortalama 6 litre yakıt tükettiğini söylüyor ki bu da günümüz itibarıyla yaklaşık 45 TL demek. EQC kanadında ise 20 kWh olarak paylaşıla fabrika versinin karşılığı ise yaklaşık 20 TL. Doğrudan Mercedes'in paylaştığı tablo, elektrikliğin ulaşım maliyetlerinde yaklaşık 50 oranında daha avantajlı olduğunu söylüyor. Elektrikli otomobile olan yaklaşımın özellikle Türkiye'deki en negatif noktalarından birisinin şarj ağı ve altyapı olduğunu biliyoruz. Günümüz itibarıyla ise bunun en azından büyük şehir ve çevrelerinde sorun yaratmayacak seviyelerde olduğunu söyleyebiliriz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta ise ekranda gösterilen şarj noktalarının dolu olup olmadığını kontrol etmek. Bunun için de telefonunuza indireceğiniz "E-Şarj" uygulaması en yakın dostunuz olacak. Test sırasında gittiğiniz noktadaki istasyonun kullanım dışı olduğunu öğrenmek çok da mutlu eden bir deneyim olmuyor ki bunun gibi ötü bir sürprizle karşılaşmamak adına kontrolü elden bırakmamakta fayda var. Sürüşün sonunda Mercedes EQC ile vedalaşırken ilk başta sorduğumuz "Elektrikli mi, Mercedes mi?" sorusuna aldığımız tatmin edici cevaplar not defterimizde ön plana çıkıyor. EQC şüphesiz kusursuz bir elektrikli SUV değil lakin Mercedes kalitesinden ödün verilmeyen yapısıyla, markanın gelecekteki dönüşümü konusunda bu konuda bir taviz vermeyeceğinin de ilk kanıtı. Türkiye pazarına ilk girdiği Aralık 2020'de 966.000 TL'lik fiyatıyla ürün gamında sıyrılma potansiyeli taşıyan EQC, günümüzde ise 1.204.500 TL'lik etikete sahip. Bu rakamın vergiler hariç 634.481 TL olmasıysa, elektriğe geçişte teşvik olunması gereken bu dönemde hala bazı standartlardan uzak olduğumuzu gösteriyor. [lpg start=18 end=21] TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA