Tasarımı kadar teknik özellikleriyle de ayrı bir yerde konumlanacak olan Ferrari SF90 Stradale, bizleri 90 yıl öncesine götürecek.
Ferrari, Aralık 2016 ve Ekim 2018 tarihlerinde karşımıza çıkarttığı iki farklı modelle birlikte bizleri bazı radikal değişimlerin beklediğine işaret etti. Markanın süre gelen tasarım çizgilerinin özellikle işin içerisine giren özel versiyonlarla sıradanlaşması, SP38 ve özellikle J50 ile farklı noktalara çekilmeye başlanmıştı. Son birkaç gündür gerek sızıntı gerekse resmi paylaşımlar üzerinden sizlerle değerlendirmesini yaptığımız yeni modelde de bu değişimin taçlanmasını bekliyorduk. İşte o beklenti Ferrari SF90 Stradale ile cevap buluyor. Merakla beklediğimiz bu otomobil aslında hemen her noktasıyla ayrı bir önem arz eden niteliklere sahip. O sebepten bir an evvel bu keyifli detay havuzu içerisinde yüzmeye başlayalım.
Söz konusu bir Ferrari olduğu için elbette akıllara ilk gelen şey vadedilen rakamsal verilere bakmak olacak. Lakin öncesinde SF90 Stradale denildiğinde aklınızda belirmesi gereken birkaç temel noktaya öncelik vermenin daha mantıklı olacağını düşünüyoruz. İlk olarak tercih edilen isimden başlayalım. SF90, kökleri Enzo Ferrari‘nin 90 yıl önceki ilk dönemlerine dayanan Scuderia Ferrari‘ye bir gönderme niteliği taşıyor. Bu duygusal bağ ile birlikte karşımızda Ferrari’nin ilk şarj edilebilir hibrit yapılı otomobilinin duruyor olması şüphesiz bu selamı hak edecek bir özellik. Şahlanan at rozeti ile elektrik gücünü bir araya getiren LaFerrari gibi önemli bir ismin de gerek performans gerekse kullanılabilirlik açısından geride bırakıldığını artık net bir şekilde söyleyebiliriz. SP90 Stradale, LaFerrari’nin aksine saf elektrik modunda kullanılabilmesiyle buradaki farkını ortaya koyuyor. Bu modda açıklanan menzil her ne kadar 25 kilometre olsa da, hiç olmamasından da iyidir diyebiliyoruz. Hibrit sistemle ilgili söylenmesi gereken son nokta ise genel ağırlık değerine ne denli etki yaptığı. Ferrari’nin açıkladığı verilere göre aracın toplam ağırlık değeri 1.570 kilogram ve hibrit sistem bunun 270 kilogramını oluşturuyor.
Otomobili yeni bir altyapı üzerine inşa eden Ferrari, bu yapının öne çıkan bazı noktalarını da meraklılarıyla paylaşmayı ihmal etmedi. Yeni nesil alüminyum ve karbon fiber gibi hafif alaşım materyallerden imal edildiğini gördüğümüz şasi, bir öncekine göre yüzde 40 daha rijit. Bu da tork iletim teknolojisi ve diğer elektronik desteklerle birlikte özellikle viraj kabiliyetiyle ilgili çok ciddi beklentilerin oluşmasına şimdiden vesile oluyor. Sürüşteki bu deneyimi tatmak isteyenleri ise kokpitte de önemli revizyonlar bekliyor. Direksiyon ve üzerindeki kumandalar, 16 inçlik devasa dijital sürücü ekranı ve konsoldaki genel revizyonlar bu noktada kolaylıkla fark edilebiliyor. Araçtaki sürüş modları ise Elektrik, Hibrit, Performans ve “Qualify” olmak üzere dörde ayrılıyor.