Markasına Avrupa merkezli olarak ilk kez ödül getiren Volvo XC40 Recharge, rekabetçi fiyatıyla pazarda ciddi bir potansiyel taşıyor. Volvo'nun kendi içerisinde uzun yıllar sonra yeni bir segmente geçiş yaptığı XC40, 2017 yılında lanse edildiğinde beraberinde markası adına önemli ilkleri getirdi. İsveçli üreticinin ilk üç silindirli motorunun kullanıldığı XC40 ailesiyle, tamamen yeni bir ürün olarak yaklaşık 2,5 yıl önce buluştuk. O dönem 2.0 litrelik dizel motorlu versiyonu üzerinden değerlendirdiğimiz XC40, bugün bakıldığında hala Volvo için "ilkleri temsil eden" olmaya devam ediyor. Markanın operasyonel ve üretim faaliyetlerine de doğrudan şekilde yansıttığı çevre dostu yaklaşımın ürün gamındaki ilk tam elektrikli temsilcisi konumunda olan XC40 Recharge, bizlere adeta dejavu yaşatarak test konuğumuz oldu. Kendisinden sonra gelecekler için yolu aydınlatan Volvo XC40 Recharge, bugün bir elektrikli araçtan beklenen dinamikleri pek çok noktada karşılama potansiyelini taşıyor. Standart versiyona göre kullanıcı deneyimini başka noktaya götüren yönleriyle de dikkat çeken model, sunduğu performansı da düşündüğümüzde fiyat olarak segmentinde dikkat çekecek bir aralıkta konumlanıyor. [lpg start=2 end=6] SOSU EKSİK "İSVEÇ KÖFTESİ" XC40 ile 2018 yılında gerçekleşen ilk karşılaşmamızda, Volvo'nun üst segmentte konumlanan diğer modellerdeki dikkat çeken tasarımını kompakt sınıfına başarılı şekilde yansıttığına şahit olmuştuk. Araç ebatsal olarak giriş seviyesi niteliği taşısa da, minimal çizgilerin özellikle arka tarafa doğru ilerledikçe görünümü daha güçlü kılmada ne kadar başarılı bir formda kullanılabildiği dikkatimizi çekmişti. Sokaklarda örneklerini daha sık görmemizle birlikte XC40'a artık gözümüz alıştı. Konu tam elektrikli olan XC40 Recharge'a geldiğinde ise bu kalıpların biraz daha kırılabileceği detayları görmeyi umuyorduk. Altyapı başta olmak üzere tüm detaylarını içten yanmalı versiyonlarla neredeyse birebir paylaşan model, bize bu noktada biraz fazla sade geldi. Araca dış taraftan bakıldığında elektrikli olduğunu anlayabileceğiniz tek nokta ön ızgaranın kapalı forma bürünmüş yapısı. Bunun dışında Volvo tasarımcılarının dış bölümde aracın elektrikli olduğunu vurgulayacak herhangi bir dokunuşa yer vermemesi, İsveçli üreticinin bu taraftaki başarısını düşündüğümüzde bizi biraz üzdü. [lpg start=7 end=9] XC40 Recharge'ın kapısını açtığımızda bizi karşılayan kokpit için de yukarıda bahsettiğimiz bu durum devam ediyor. Volvo'nun burada da aracın elektrikli altyapısına vurgu yapabilecek, panelde veya dikişlerde farklı bir renk detayını kullanması tema olarak destekleyici bir etmen olabilirmiş. Bunun dışında tüm şeması içten yanmalı versiyonlarla aynı olan XC40 Recharge'da dijital sürücü ve 9 inçlik multimedya ekranına da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Modelin sistem altyapısında doğrudan Google olması kullanışlılık tarafında keyif verici. Altyapıya tamamen entegre edilmiş Google Haritalar ve Google Asistan tarafından sağlanan hands-free sesli kontrol sayesinde, gerçek zamanlı trafik bilgileri ve otomatik yeniden rota oluşturma özellikleri de İstanbul gibi şehirde hayat kurtarıcı olabiliyor. Bir tablet tadında olan multimedya sistemin arayüz olarak sade olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada dijital sürücü ekranıyla birlikte tema niteliğinde özelleştirilebilirlik seçeneğinin olmaması da yine dikkatimizi çeken detaylar arasında. Önümüzdeki süreçte buraya da bir dokunuş hiç fena olmaz. XC40 Recharge'ı diğer tüm elektrikli modellerden ayıran detaylarından birisi ise aracı uyandırmak adına bir "Start/Stop" düğmesine yer verilmemiş olması. Örneğine az rastlanan bu tercihle birlikte araca bindiğiniz an, vitesi "D" ve "R" konumuna getirip doğrudan sürüşe hazır şekil yola koyulabiliyorsunuz. Volvo'nun aradaki bir tuşu eleyerek daha minimal ve kullanışlı bir deneyim yaratma yaklaşımı doğrusunu söylemek gerekirse hoşumuza gitti. Sürdürülebilir malzemelerin kullanımını artırmak adına araçta, iç halı kaplamalarının tamamen geri dönüşümlü plastikten üretilmiş olması da dikkat çekiyor. Önümüzdeki süreçte Volvo gibi diğer tüm üreticilerin, araç içi malzemelerde geri dönüşüm odağında ürünlere yöneleceği bir dönem de bizi bekliyor. XC40 Recharge'ın kokpit tarafında dikkatimizi çeken son noktası ise arka bölümde. Aracın içten yanmalı modellerle aynı altyapı üzerine geliştirilmesinden ötürü şaft tünelinin birebir şekilde durduğununu görüyoruz. Bu durum, elektrik özelinde geliştirilen platformlara göre hissedilecek bir fark olarak karşımızda duruyor. DONANIMDA SORU İŞARETİNE YER YOK Türkiye'de tek donanım paketiyle satışa sunulan XC40 Recharge, markanın da yaklaşımı sayesinde donanımda güncel standartların tamamını karşılayan bir model olarak asfalta iniyor. Otonom acil frenleme, çarpışma uyarısı, yol işaretleri algılama, kör nokta uyarısı gibi pasif güvenlik elemanlarının yanında günlük ihtiyaçların tamamını karşılayan aktif elemanlar standart olarak karşımıza çıkıyor. Adaptif hız sabitleyici, sollama yardımcısı ve direksiyona müdahale eden şerit takip desteği gibi elemanlar özellikle uzun yol sürüşlerinde kusursuz bir yardımcı olarak ihtiyaçları karşılıyor. Bunlarla birlikte; ön-arka park sensörleri, 360 derece kamera, Harman Kardon ses sistemi, elektrikli ve hafızalı, sürücü koltuğu, ısıtmalı koltuklar ve direksiyon, adaptif ve viraj aydınlatmalı LED farlar, otomatik ve ayak ile kontrol edilebilen bagaj kapağı, açılabilir panoramik cam tavan gibi birçok donanımı standart olarak geliyor. Kullanıcı deneyimine doğrudan etki eden bir diğer tarafta şüphesiz iç yaşam ve saklama alanları var. XC40 Recharge gerek saklama gözleri gerekse arka yolcular için sunduğu alanlarla sınıfı geçen bir kompakt SUV olarak değerlendirilebilir. 413 litrelik bagaj hacmiyle gelen modelin en sevdiğimiz yönlerinden birisi de kaputun altındaki ekstra kullanım alanı oldu. Ön bölümünde içten yanmalı bir ünite olmamasından ötürü yaklaşık 31 litre ek bagaj hacminin sunulduğu XC40 Recharge için ön yapının tamamen yeniden tasarlanması takdiri hak ediyor. POLESTAR? SEN MİSİN? Polestar rozetini uzun yıllardır bir Volvo üzerinde gören birisi, modelin standartların üzerinde performansa açılan kapısının olduğunu kolaylıkla bilebilir. İsveçli üreticinin başarılı modifikasyon departmanı, birkaç yıldır yeniden yapılanma sonucunda kendi başına bir marka olarak yoluna devam edeceği şablon üzerinden adeta ödüllendirildi. Tamamen elektrikli otomobillere odaklanacak olan yeni Polestar oluşumunun ortaya koyduğu ilk modellerden gelen ilk geri dönüşlerin hiç fena olmadığını söylemek mümkün. Bu gelişmelerin, test konuğumuz olan XC40 Recharge ile olan bağlantısını merak ediyorsanız, bunu tek kelimeyle rahatlıkla açıklayabiliriz; "Performans" “Avrupa’da Yılın Otomobili” ödülünü kazanan ilk Volvo olarak bizleri selamlayan XC40 Recharge, Geely Grup ile ortak geliştirilen Kompakt Modüler Mimarisi (CMA) üzerinde üretiliyor. Tek ve çift elektrik motorlu sürüş dinamikleriyle kombine edilebilen bu mimarinin bizim test konuğumuz olan örneğinde "Twin" yani çift elektrik motoru konumlandırılmakta. Ön ve arka aksta konumlandırılan bu motorların kombinasyonuyla birlikte kullanıcın emrine 408 beygir güç ve 660 Nm gibi çok ciddi değerlerin sunulduğunu görüyoruz. Bu rakamları, BMW M3 gibi ateşli bir performans canavarına yakınlık gösterdiğini belirterek daha da somutlaştırmak mümkün. XC40 Recharge'ın performans profili kesinlikle beklenilenin üzerinde. Hissiyat olarak da gerek ivmelenme gerekse ara hızlanma tepkilerinde muhteşem sonuçlar alacağınız bir sürüş sizi bekliyor. Aracın 0'dan 100'e hızlanmasını 5 saniyeden daha kısa sürede tamamladığını kağıt üzerinde gördüğünüzde zaten bunun ilk mesajlarını almaya başlıyorsunuz. Modelin erişebileceği maksimum sürat değerinin de 180 km/s ile limitli olduğunu hatırlatmakta fayda var. Çift elektrik motoruyla birlikte gücünü dört tekerlekten yere aktarma yeteneğinin de konumlandırıldığı XC40 Recharge'da, performans istediğinizde bunun karşılığını fazlasıyla alacağınızı garanti edebiliriz. Öyle ki, performans limitlerini biraz uzun süredi zorladığınız sürüşün sonunda, boynunuz için bir "masaj ihtiyacı" da duyabilirisiz. MENZİL ve ŞARJ DENEYİMİ Evet, söz konusu bir elektrikli otomobil olduğu için konu eninde sonunda menzil tarafına geliyor. "Performans hoş da, menzil ne haber?" diyenler için burada da işlerin fena olmadığını söyleyebiliriz. Volvo XC40 Recharge, 78 kWh kapasiteli lityum-iyon batarya ile fabrikadan çıkıyor. Kapasite olarak ortalamanın biraz üzerinde konumlanan bu ünite ile birlikte Volvo'nun 418 kilometrelik ortalama menzil verisi söz konusu. Birlikte geçirdiğimiz üç gün ve 500 kilometreyi aşan şehir içi ve nispeten şehir dışı odaklı sürüşlerin sonunda XC40 Recharge'da bu değerlerin yakalanabileceğine şahit olduk. Gerçekçi kullanımda bile en az 360 kilometrelik değeri not ettiğimiz macerada, sistemin 460 kilometreye kadar menzilin görülebileceği sürüş senaryosunun da mümkün olduğuna işaret ettiği anlar da oldu. Bu durum kullanım şartları ve sürücünün tercih ettiği stile göre önemli bir değişken aralığının varlığını da ortaya koyuyor. XC40'ın batarya tarafındaki şarj performansını da beklentileri karşılayacak seviyede bulduk. 22 kW'lık kaynak ile 1 ile 1,5 saatlik dolumlar sonucunda kabul edilebilir yüzdelere erişmek mümkün. Hızlı şarj yani "CCS" üzerinden gerçekleştireceğiniz dolumlarda ise 30-40 dakikalık sürelerde bile aracın batarya seviyesi kat ettiğiniz yola göre değişmekle birlikte, belki iki günlük menzil ihtiyacınıcı karşılayabilecek noktalara gelebiliyor. Eğer tam anlamıyla bir uzun yol yapmayı düşünen biriyseniz, 350-400 kilometre aralığındaki menzil değeri şüphesiz bir noktada yeterli olmayabilir. Önümüzdeki süreçte gelecek yeni ünitelerle birlikte, XC40 Recharge 500 kilometreyi aşacak menzil değerleriyle daha iddialı şekilde geleceğe taşınabilir. Bu yüzden menzil tarafını "gelişmeye açık" bölümüne not ediyoruz. PARÇALARI BİRLEŞTİRELİM Bir otomobili tasarım, donanım ve performans gibi tüm parçalarıyla değerlendirmenin son noktasında yollar fiyat etiketine çıkıyor. XC40 Recharge'ın günümüz itibarıyla 1.280.015 TL'lik etiketle satışa sunulduğunu görüyoruz. Bu fiyata; Tip 2 ve Tip 3 şarj kablosu, 3 yıllık üretici garantisi, 3 yıllık kasko, yol yardım hizmeti ile 3 yıllık periyodik bakımın dahil olacak. Test sürecinde gözümüze çarpan noktaları fiyat etiketiyle bir araya getirmek, güncel piyasa şartlarına göre XC40 Recharge'ı tüm elektrikli otomobil pazarının en rekabetçi modellerinden biri olarak değerlendirmemize olanak tanıyor. Kendisinden çok daha pahalı fiyatlarla satılan rakiplerine göre performans tarafında parmak ısırtan bir SUV olan XC40 Recharge, geliştirmeye açık yönleri olmasıyla birlikte kullanıcısına ödediği bedelin karşılığını kesinlike veriyor. Bir diğer yandan XC40 şüphesiz kusursuz bir model de değil. Bu noktada aracın en büyük handikaplarında birisi 2 tonu aşan toplam ağırlığı (2.188 kilogram). Bu ağırlığı kimi zaman sürüşlerde hissettiğimiz noktalar da olsa da, mühendislikle birlikte bunun üzerinden başarılı şekilde gelinebileceğini görüyoruz. Özellikle detay tasarım dokunuşları, kişiselleştirilebilirlik ve arayüz tarafında biraz daha renk istediğini düşündüğümüz model, önümüzdeki süreçte çok daha iddialı olacak gibi. TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA