Hyundai, IONIQ’i halihazırda sunduğu donanım seviyelerinin en tepelerinden birisi olan Elite Plus ile satışa sunuyor. Bu donanım paketi beraberinde; ısıtma ve soğutma fonksiyonlu elektronik deri koltuklar, adaptif hız sabitleyicisi, kör nokta uyarı sistemi, şerit takip ve uyarı, yokuş kalkış desteği ve otonom acil frenleme gibi önemli destekleri beraberinde getiriyor. Sürüş sırasında en fazla dikkat çekenlerse şerit takip-uyarı, otonom acil fren ve adaptif hız sabitleyicisi oluyor. Bunların tamamının oldukça başarılı bir şekilde çalıştığını söyleyebiliriz. Gözünüz bir anlık dalgınlığa yenildiğinde eğer önde araç fren yapmışsa araç kendi kendine frenleyerek muhtemel bir kazayı önleyebiliyor ki bu özellikle şehir içerisinde fazlasıyla önemli. Adaptif hız sabitleyici de öndeki aracı başarılı bir şekilde takip ederek 0 km/s hıza kadar kendini frenliyor. Kokpitin yapısıyla ilgili bir diğer dikkat çeken şeyse kullanılan materyaller. Çevreci kimliğe birebir şekilde uyacak şekilde Ar-Ge süreci yürütülen araç içindeki yumuşak kapı pervaz panellerinde kullanılan ham maddelerin %25’i şeker kamışından ve volkanik taşlardan imal edilmiş.
Malzeme kalitesi olarak sorunsuz olan Hyundai IONIQ Hybrid’in kokpit merkezinde boyutu 8 inç olan bir adet multimedya ekran var. Kullanımı, hızı ve grafikleri hiç fena olmayan bu ekranın hibrit bölümünden, tekerleklere iletilen gücün anlık olarak nereden geldiğini görebiliyorsunuz. Kokpitte en çok dikkatinizi çekense bu koca ekran yerine direksiyon arkasındaki dijital kadran ve sürücü ekranı oluyor. Açıkçası bu bölümle multimedya ekran arasında bir tık daha kalite farkı hissediyorsunuz. Sanki direksiyonun arkası Avrupalı, konsolsa Uzak Doğulu bir marka tarafından üretilmiş gibi hissettiriyor. Bu yüzden multimedyadan daha çok bu ekranla daha çok haşır neşir olmak isteyeceğinizi garanti edebilirim. Sport modunda kırmızıya bürünen, kapatıp açılırken elektrik mavisi grafiğiyle size selam veren bu bölüm üç parçadan oluşuyor. Sol tarafta sürüş dinamik aralığını gösteren hareketli bir kısım var. Hız göstergesinin sağ tarafındaysa çözünürlüğü ve grafikleriyle bizi mest eden diğer ekrana yer verilmiş. Buradan aracın güç akışını takibin yanı sıra tüm elektronik asistanlarını yönetebiliyor ve navigasyona ulaşabiliyorsunuz.
İçerideki bu kadar teknolojiye tezat iki noktada var. Bunlardan birincisi elektronik bir el frenin yerine ayak frenin kullanılıyor olması. Eski model araçlardan gördüğümüz bu fren tüm detaylarıyla sizi teknolojinin üst noktalarında hissettiren araçta bir anda geriye götürüyor. İkinci parçaysa sunroof perdesinin elle açılıp kapatılıyor olması. Soğutmalı ve iki kişiye kadar hafızalı koltuğunuzdan kalkıp keyifli bir sürüşün ardından aracınızdan mı çıkmak istiyorsunuz? Durun tavan perdesini elle kapatmayı unuttunuz. Bu arada ayak frenine basmayı da es geçmediniz öyle değil mi? Arka koltuklarına kadar ısıtmalı olan teknolojik bir otomobil hissettiğiniz durum işte tam da bu şekilde.