Hyundai Kona incelemesi
DÖNEMİN TEMSİLCİSİ
Kona’nın tasarım süreci içerisinde yer alan isimlerin geçmişlerine baktığımızda Audi ve Lamborghini gibi ciddi isimlerle yollarımız kesişiyor. Geçtiğimiz yıl içerisinde eski BMW M Direktörü Albert Biermann önderliğinde kurulan “N” departmanı, aslında Hyundai’nin gelecek vizyonunu altını dolduracak kişiler ve bir ekiple gerçekleştirdiğini gösteriyor. Peki böylesine önemli kariyere sahip isimlerin masa üzerinde kafa yorduğu yeni tasarım diliyle bizleri neler karşılıyor? Gerçekleştirdiğimiz 650 kilometrelik geniş çaplı yolculuk boyunca şunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz ki Kona’nın tasarımı cinsiyet veya yaş aralığı ayırt etmeksizin dikkat çekiyor. Ön bölümde ince bir çizgi formunda verilen LED gündüz farları ve hakim olarak kendisini hissettiren yeni ızgara bu işin temel taşı. Sonrasında kademeli olarak gelen ana ışıklandırma ve sis farları Citroen C3 Cactus ve Nissan Juke örneklerinden anımsayabileceğimiz bir yapıyı barındırıyor.
Araca yandan baktığımızda ise SUV karakterini vurgulayabilmek adına öne çıkartılmış plastik çamurluk niteliğindeki dodikler, arazi şartlarındaki sürüşlerde meydana gelebilecek hasarların kullanıcısını daha az üzecek. Gövde renginden farklı olarak gelen tavan ve 18 inç’lik jant seti (en üst pakette) ile harmanlanan Kona’nın difüzör ve tamponları da benzer felsefe üzerinden dikkat çekebilmek adına şekillendiriliyor. Karakter olarak görenlerin içerisinde uyandırdığı dinamizmi yeşil ve turuncu gibi egzotik renk seçenekleriyle taçlandıran Hyundai’nin bu açıdan da mantıklı bir hamle yaptığını söylemeden geçmeyelim. Son olarak pek çok kişinin Iron Man’e benzettiği Kona’nın, ilk tanıtıldığında bu karaktere özel bir versiyonu da beraberinde getirdiğini anımsatmakta fayda var.