İçerisinde Türkiye’nin de yer aldığı anketten önemli veriler; Sürücüsüz otomobillere olan bakış açımız nasıl?
Son yılların en popüler ve gelişmekte olan teknolojisine sahip sürücüsüz otomobiller her geçen gün bir adım ileriye gidiyor. Peki, tüm gelişmelerin ardından sürücülerin bakış açılarında son durum ne?
Sürücüsüz otomobillerle ilgili kullanıcı cephesinde pek çok farklı görüş bulunmakta. Kimileri için “artık gelse” boyutunda olan bu teknoloji başka bir kesim için büyük soru işaretlerini ve güven sorununu beraberinde getiriyor. Fikirlerin çatıştığı bu konuyla ilgili tek gerçek ise, her geçen gün biraz daha gelişerek hayatımıza gireceği günün yaklaştığı. Çatışmaların olduğu bu teknoloji için şirketler, 2016 yılından beridir önemli anketler düzenlenerek gelişmelerin ardından fikirlerin değişip değişmediği analiz ediyor. Araştırmalara bir yenisini ekleyen Bosch Grubu; Almanya, Fransa, ABD, Japonya, Çin, Brezilya ve Türkiye‘deki sürücülerin otonom sürüş hakkındaki görüşlerini öğrenmek amacıyla bir anket çalışması yaptırdı. Türkiye’den de farklı sosyo-ekonomik gruplara mensup 520 sürücünün katıldığı anket, sürücüler arasında otonom sürüşe dair güçlü bir beklenti olduğunu ortaya koyuyor.
Park ve uzun yol en temel beklenti
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bosch’un otonom sürüş konusunda yaptığı araştırma sonuçlarına göre, sürücülerin otonom otomobillerin sahip olmasını en fazla istedikleri fonksiyon yüzde 79 ile “otomobilin kendi kendini park etmesi” oldu. Bunu, “otomobilin park yeri bulması ve aracın park yerinden otonom olarak çıkması” izledi. Park konusunda Almanya’da yapılan araştırmalar, park yeri aramanın ortalama 10 dakika sürdüğünü ve şehirdeki trafiğin de yaklaşık yüzde 30’unu oluşturduğunu ortaya koyuyor. Hesaplamalara göre, yaklaşık 10 dakikalık bir park yeri arama süresi araca 1,35 euro’luk bir maliyete ve kilometre başına 1,3 kg’lık karbon emisyonuna yol açıyor.
Otonom sürüş anketinde yer alan ‘’Aracınız sürüş işlemini sizin için yapıyorsa otomobildeki zamanınızı nasıl kullanmak istersiniz?’’ sorusuna, Türk sürücülerin yüzde 67‘si “Pencereden bakmak, manzaranın keyfini sürmek” cevabını veriyor. Bunun dışında katılımcılar, zamanlarını sırasıyla diğer yolcularla daha fazla etkileşime geçerek, otomobildeki diğer yolcularla konuşarak, internette gezinerek, diğer kişilerle telefonda konuşarak ve SMS yazarak geçirmek istediklerini dile getirmekte. Yine aynı soruya verilen cevaplara bakıldığında Türk kullanıcıların otonom sürüşte zamanlarını yüzde 43 oranla kitap, gazete ve dergi okuyarak geçirmek istedikleri ortaya çıktı. Farklı durumlarda kullanıcıların otonom fonksiyon kullanımından bahsedilecek olursa; Türk sürücülerin yaklaşık yüzde 80‘i, daha uzun sürüşler sırasında ve tatile giderken otonom modu kullanmak istedi. Üçüncü sırada ise özellikle yoğun İstanbul trafiği göz önünde bulundurulunca ‘’otobanda/otoyolda kullanım’’ isteği yer alıyor. Bu kullanımların dışında Türk sürücüler otonom otomobili sırasıyla işe giderken, kötü havalarda, karanlık olduğunda ve virajlı yollarda kullanmak isteyeceklerini dile getiriyor.
Otomobiller taksi görevi görevi görürse
Anket sonuçlarından çıkan bir diğer dikkat çekici sonuç, Türkiye’deki sürücülerin, otonom bir otomobilin çocuklarını bir yerden bir yere ulaştırması diğer bir deyişle ‘taksi görevi’ görmesi konusunda isteksiz olmaları. Türkiye’deki sürücülerin sadece dörtte biri bu görevde otomobile güveniyor. Çocukları emanet etmek söz konusu olduğunda en az güvenen ülke yüzde 11 ile Almanya, en fazla güvenen ülke ise yüzde 50 ile Brezilya oldu. Ek olarak Türk sürücülerin yüzde 79‘u otonom sürüş özelliklerinin otomobili daha çekici hale getirdiğini ve yaklaşık dörtte üçü ise yeni bir otomobil alma niyetlerini artırdığını belirtiyor. Bu oran, aynı anketin yapıldığı diğer ülkelerdeki sürücülerin verdiği oranlardan daha yüksek. Otonom sürüş özelliğini en az çekici bulanlar ise yüzde 44’lük oranla Amerikalılar ve Almanlar oldu.
Türkiye’deki sürücüler cinsiyete göre incelendiğinde; otonom otomobillerin erkekler için olduğu kadar kadınlar için de neredeyse aynı seviyede çekiciliğe sahip olduğu görülüyor. Bunun dışında, en çok 18-24 yaş grubunda bulunan kişiler otonom sürüş özelliğini çekici buluyor. Yani gençler, yeni mobilite çözümleriyle daha ilgili gözüküyor. Ayrıca, Türkiye’deki büyük şehirlerde yaşayan katılımcılar, açık bir biçimde otonom otomobillerin mümkün olan en kısa sürede piyasaya sunulması gerektiğini düşünüyor. Siz de konuyla ilgili düşüncelerinizi bizlere yorum olarak iletebilirsiniz.
