Mikroplastik sorunu gittikçe büyüyor ve üzücü şekilde çevre yanında insan hayatı için de ciddi bir tehdit konumunda yer alıyor.
Daha önce de aktardığımız üzere Dünya üzerindeki plastik kullanımında patlama görülmesi ve bunların kontrolsüz şekilde çevreye, denizlere saçılması nedeniyle özellikle son yıllarda büyük bir mikroplastik sorunu yaşıyoruz. Tam olarak “5 mm’den daha küçük olan ve çevrede kirliliğe sebep olan, çoğunlukla petrol türevli olup suda çözünmeyen, düzgün şekilli veya şekilsiz polimerik parçacıklara verilen bir isim” olan mikroplastik, geçtiğimiz haftalarda endişe verici şekilde ilk defa insan kanında da tespit edildi. Hollanda merkezli uzmanlar tarafından yapılan çalışmaya katılan 22 kişiden 17’sinin kanında mikroplastik bulunmuş ve bu büyük ses getirmişti.
Bu tespit için daha önce kullanılmayan özel bir test süreci geliştirildiği aktarılmış, çalışmada plastik parçacıklarının bir kısmının plastik şişe kaynaklı olduğu, üçte birinin ise gıda ambalajı olarak kullanılan polistiren içerdiği belirlenmişti.
Bu sefer ise mikroplastiklerin akciğere kadar girebileceği kanıtlandı. BBC’de yer alan habere göre uzmanlar, üzerinde deney yapılan 13 akciğer dokusu örneğinden 11’inde plastik parçacıklarının bulunduğunu açıkladı. En yoğun görülen plastik türlerinin ise ambalaj ve borularda kullanılan polipropilen, şişelerde kullanılan PET ve kıyafetlerde bulunan naylon olduğu ortaya çıktı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Konu hakkında açıklama yapan bilim insanları, mikrosplatiklerin solunarak vücuda girebildiğini, üstelik vücuttaki ince hava yollarından geçerek akciğerin en derin bölgesine yerleştiğini saptadı. Söylendiği kadarıyla daha önce yapılan çalışmalarda otopsi sırasında alınan akciğer dokularında plastik parçacıkları bulunmuştu, ancak ilk defa yaşayan insanlardan alınan örneklerde de bu parçacıklar tespit edildi.
Mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki direkt etkisi şimdilik tam olarak bilinmiyor. Ancak açık olarak insanların kendisini mikroplastiklere karşı koruması çok zor görünüyor. Bundan ancak küresel olarak plastikten uzaklaşarak korunabiliriz ancak bu da günümüz şartlarında pek mümkün durmuyor.