Bizlere başarılı bir arazi deneyimi yaşayan D-Max, en üst donanım paketinde 255/60 lastik ebatı ve 18 inç’lik jant kombinasyonuyla geliyor. Tasarım kısmında bahsettiğimiz modifikasyona uygun güçlü karakterle ilgili düşüncenin Isuzu cephesince ne denli karşılandığını görmek adına opsiyon listesine de bakmak gerekiyor. Orijinal aksesuar kısmında, gövde parçalarına nikelaj kaplamalar, yük bölümü için kapak ve çiftli roll barın tercih edilebilecekler arasında yer aldığını söyleyebiliriz. Tavana veya ön bölüme ek LED ışıklandırma ve vinç gibi destekleriyse, tıpkı arazi lastiklerinde olacağı gibi ikincil üreticilerden tedarik etmeniz gerekiyor.
Tüm bu maceranın deva detayların ardından gelelim geriye kalan son eksik kısmı tamamlamaya. 500 kilometre boyunca bize eşlik eden D-Max ile İstanbul trafiği, arazi ve hafif uzun yol olarak nitelendirebileceğimiz standartlarda gezindik. Performans itibarıyla bize hiçbir alanda problem yaratmayan motorun fabrika verilerine nispeten yakın tüketim değeri yakaladığımızı söyleyebiliriz. Dört tekerlekten çekiş modunda kumda yaptığımız sürüşe rağmen tüketim kısmında 10,7 litrenin üstünü görmedik diyebiliriz. İşin içerisine sakin kullanımlı şehirler arası yol ve şehir içini de eklediğimizde, D-Max ile 10 litre civarında gezinmenin mümkün olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Uzun yol yüzdesinin artmasıyla birlikte tüketimin 9 litrenin de altına inme potansiyeli de mevcut. Bu da vergi avantajının yanında tutumluluk konusunda da D-Max’in akla gelebilecek bir seçenek olacağın anlamına geliyor. Bizim kullandığımız donanım paketi olan V-Cross ile 164.900 TL gibi bir fiyatla satışa sunulan aracın teknik altyapı ve özellik olarak günümüz standartlarını fazlasıyla karşıladığını söyleyebiliriz. Eğer otomatik şanzımanla ilgili bir hassasiyetiniz yok ise manuel vitesli V-Go ve V-Life paketlerine yönelmek daha mantıklı hamleler olacaktır. Rakiplerine kıyasla sahibine tutumluluk hissiyatı verecek olan Isuzu D-Max, pickup almayı düşünenlerin göz atması gereken bir seçenek.