GAZOZUNA OYNAMAK
“Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız” demiş George Bernard Shaw, ne de güzel söylemiş. Yazının başından beri anlatmak istediğimizi tek bir cümlede özetlemiş adeta. Burada bahsedilen “oyunların” Call of Duty, League of Legends gibi yapımlar olmadığı aşikar. İçinizdeki çocuğun ölmesini engelleyecek olan oyunlar, çevrenizdekilerle birlikte gülüp eğlendiğiniz tarzda olanlardır. Kimi zaman yılbaşı gecesi tombalası olarak gösterir kendisini, kimi zaman da şu an olduğu gibi Just Dance şeklinde. Dans oyunları son birkaç yıldır adlarından daha fazla söz ettirmeye başladı. Bunun en temel sebebi, müzik türünde çıkan oyunların Nintendo’nun başından beri hedeflediği amaca daha başarılı bir cevap niteliği taşıyor olması. Sadece oyun oynamaktan keyif alanların değil, tüm aile bireylerinin dahil olduğu bir eğlence anlayışı burada ütopik bir hayal olmaktan sıyrıldı. Guitar Hero, Rock Band gibi yapımlar da başardı bunu ancak dans oyunları 7’den 70’e herkese ulaşmasını bildi.
Bu türde çıkan iki önemli oyun var; Dance Central ve Just Dance. Açıkçası biz Just Dance serisini rakibine göre biraz daha fazla seviyoruz. Çünkü Dance Central eğlenceden çok gerçekçiliğe odaklanmış bir seri. Dance Central şarkıya uygun dans figürleri eşliğinde sizin hareketleri ne denli başarılı gerçekleştirdiğinizi ortaya koyan, bunu da çok iyi yapan bir yapım. Sevenine saygımız sonsuz lakin söz konusu Just Dance olunca işin rengi değişiyor. Burada amaç gerçekçilik değil, sizin ne kadar iyi bir dansçı olduğunuzla da zerre ilgilenmiyor oyun. Tek bir amaç var, o da eğlenmek. Serinin önceki oyunlarında geçerli olan bazı temel mekanikler 2015 sürümünde de aynen karşımıza çıkıyor. 40 şarkıdan oluşan bir listeye sahip olan oyun (açılabilir şarkılar da bulunuyor), bu şarkıları farklı damak tatlarına hitap edecek şekilde kategorize ediyor.
Bazı şarkıların dans koreografileri gerçeğe daha yakınken, bazıları tamamen saçmalığın sınırlarında geziniyor. Kimi zaman bir tilki olarak dans ediyorsunuz, kimi zaman da prense dönüşmeyi bekleyen bir kurbağa. Hatta Tetris’in o meşhur kolonları olarak dans edebileceğiniz bir şarkı bile var oyunda. Fazlasıyla saçma geliyor kulağa değil mi? Gerçekten de öyle. Ancak işte Just Dance’in başarısı tam olarak burada yatıyor. Arkadaşlarınızla birlikte bu anlamsız hareketleri yapmaya başladığınızda ortaya çıkan tek şey kahkaha oluyor.
Tabii bu iki tür de kendi içinde farklı yapılara bölünüyor. Hareketlerini taklit etmeye çalıştığınız dansçı sayıları bazı şarkılarda bir iken, bazılarında bu sayı dörde kadar çıkabiliyor. Solo, Duet, Trio ve Dance Crew olarak ayrılan bu şarkılar, hem gerçekçi hem de saçma koreografilere sahip olabiliyor. Açıkçası önceki oyunlarda bu tarzlar arasındaki dengenin tam olarak tutturulamadığını düşünüyorduk. Bir sene çok fazla saçma dansla karşılaşırken bir başka sene daha gerçekçi olmaya çalışıldığı gözümüze çarpıyordu. Just Dance 2015 için serinin bu dengeyi en iyi şekilde tutturmuş oyunu diyebiliriz.
► GİRİŞ
► GAZOZUNA OYNAMAK
► BİLDİĞİMİZ ŞARKILAR
► ÇOK DAHA KESKİN
► DETAYLAR
► PUANLAMA