Kamyondan trene geçiş; Volvo Cars ulaşım şeklini değiştiriyor

17 Mart 2020 20:00

Volvo Cars, üretim tesisleri ile yeni otomobil depoları arasındaki taşıma şeklini kamyonlardan trenlere geçirerek lojistik operasyonlarındaki CO2 emisyonlarını önemli ölçüde azaltmayı hedefliyor.

Şirket, özellikle yeni otomobillerin dağıtım depolarına ve bayiliklere taşımasında hala kamyon taşımacılığının yaygın olarak kullanıldığı Avrupa’da, demiryolu taşımacılığını her geçen gün daha fazla tercih ederek, emisyonları daha da azaltma sürecini yaşıyor. Örneğin, Belçika, Ghent merkezli üretim tesisi ve kuzey İtalya’daki amaca uygun bir depo arasındaki yolda demiryolu taşımacılığının tercih edilmesi, CO2 emisyonlarını neredeyse yüzde 75 oranında azalttı. Ghent’ten Avusturya’daki ikinci bir depoya kadar ulaşan başka bir rotada demiryolu taşımacılığına geçilmesi sayesindeyse, emisyonlar neredeyse yarı yarıya azalmış oldu. Her iki girişim de Volvo Cars’ın bu yıl ortaya koyduğu iklim eylem planının bir parçasını oluşturuyor. Şirket, plan kapsamında 2018 ile 2025 arasında otomobil başına yaşam döngüsü karbon ayak izini yüzde 40 azaltmayı hedefliyor. Bu hedef, lojistik dahil tüm operasyonel emisyonlarda yüzde 25’lik bir azalma sağlanmasını gerektiriyor. 2025 planı, Volvo Cars’ın 2040 yılına kadar iklim-nötr bir şirket olma hedefine yönelik atılmış somut bir adımı temsil ediyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Volvo Cars Üretim ve Lojistikten Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Javier Varela, “Tüm operasyonlarımızdaki emisyonları önemli ölçüde azaltmayı planladığımızı söylediğimizde gerçekten ciddiydik. Lojistik ağımız bu bulmacanın sadece bir parçası, ama önemli bir parçası. Bu yaptığımız uygulama, çevre üzerindeki etkimizi anlamlı ve kararlı adımlarla azaltma vaatlerimiz için bir örnek teşkil ediyor” dedi. Volvo Cars, ayrıca Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nde demiryolu taşımacılığını daha geniş ölçekte kullanmak istiyor. Şu anda, otomobiller Çin merkezli üretim tesislerinden haftada iki kez trenle Belçika’daki Ghent limanına taşınıyor. Diğer tren bağlantıları, yeni Volvo otomobillerini Çin ve Rusya’daki bölgesel depolara ulaştırıyor. ABD’de, şirketin Güney Carolina, Charleston merkezli üretim tesisi, yeni otomobilleri, Kuzey Amerika’daki şehirlerde yer alan depolara köklü bir demiryolu kargo ağı üzerinden taşıyor. Bu trenler, daha şimdiden haftada düzinelerce kamyonun taşıyacağı yükün eşdeğeri yükü taşıyorlar. Bu rakamın, gelecek nesil XC90 üretime girdikten sonra daha da artması bekleniyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Volvo Cars önemli bir dönüşüm içinde

Volvo Cars iklim eylem planı, otomotiv endüstrisindeki en iddialı planlardan birini temsil ediyor. Plan, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin sadece 1,5 Celcius derece üzerinde sınırlamayı amaçlayan 2015 Paris küresel iklim anlaşması doğrultusunda somut eylemler içeriyor. Volvo Cars’ın 2040 hedefleri, elektrifikasyonun çevre üzerindeki etkisini azaltmak için yeterli olmadığının bilincinde olarak, egzoz gazı emisyonlarını sadece elektrifikasyon yoluyla ele almanın daha ötesine geçiyor. Bu nedenle Volvo Cars, karbon emisyonlarının üstesinden gelmeyi her alanda ele alıyor: üretim ağında, daha geniş operasyonlarında, tedarik zincirinde ve malzemelerin geri dönüşümü ve yeniden kullanımında. Şirketin elektrifikasyon hedefleri, yakın zamanda piyasaya sürülen yeni Recharge serisine de yansıdı. Recharge, tamamen elektrikli ve plug-in hibrit motor sistemine sahip tüm şarj edilebilir Volvo otomobilleri için kapsayıcı bir isim olarak kullanılacak. Recharge otomobil serisi, Volvo Cars’ın elektrikli otomobil satışlarını daha da artırmayı ve plug-in hibrit sürücülerine çeşitli teşvikler sağlayarak, onlara Pure modunu daha çok kullandırmayı hedefliyor.

İlginizi çekebilir

Volvo XC40 Recharge Türkiye’ye ne zaman gelecek?

Paylaş