Hoş geldin yeni nesil! Ha geldi, ha geliyor derken uzun bekleyiş nihayete erdi ve yeni nesil konsollar sonunda elimize ulaştı (Xbox One için biraz daha bekleyeceğiz gerçi). Açılışı yapmak içinse PlayStation’ın amiral gemilerinden olan Killzone’dan daha iyi bir seçenek olamazdı PlayStation 3’ün ilk çıktığı günü hatırlıyoruz da, bir oyuncu olarak yaşadığımız en büyük heyecanlardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Oyunculuk yıllarımızın en yoğun sürecini geçirdiğimiz PS2’yi geride bırakmak, ona elveda demek oldukça zor olacaktı ancak yine de yeni konsolu çıktığı gün almak önemliydi. Tüm o heyecanlı bekleyişin sonunda yeni konsolu aldığımızda ise farkına vardığımız şey, emektar PS2’den öyle kolay kolay kopamayacağımızı anlamak olmuştu. Oldukça kısıtlı ve kalite anlamında beklentilerin uzağında kalan bir oyun kataloğu ile çıkışını gerçekleştiren PS3, ancak ilk senesinin sonunda sahiplerini tatmin edebilmeye başlamıştı. Hal böyle olunca da insanlar PS4’ün çıkışına ister istemez temkinli yaklaşmak zorunda kaldı. Neyse ki Sony tarafında bazı dersler alındı ve ilk günden Killzone: Shadow Fall gibi güçlü bir isimle beraber yola koyuldu yeni oyuncağımız. Killzone: Shadow Fall ► GİRİŞ ► NE BEKLEYECEĞİNİ ANLAMAK ► GAMLI BAYKUŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA NE BEKLEYECEĞİNİ ANLAMAK PlayStation 3’ün bahanesi hazırdı; Cell sağ olsun çözülmesi oldukça güç bir donanıma sahipti ve yapımcılar konsolun gücünü yansıtabilmekte zorlanıyordu. PlayStation 4 ise bu konuda daha avantajlı başladı yarışa. PC benzeri bir yapıya sahip yeni konsol, ilk günden oyun üreticilerinin kozlarını rahatlıkla ortaya sürebilmesini sağlıyordu. Ancak onun da başka bir handikabı bulunuyordu; PS3’ün PS2’ye oranla gerçekleştirdiği sıçramaya benzer bir sıçramayı gerçekleştirebilecek donanıma sahip değildi. Bu da daha önce hiç görmediğimiz, aklımızı yerinden çıkaracak görselliklerin PS4 ile birlikte (en azından şimdilik) gelmeyeceğinin habercisiydi. İşte tam bu noktada yeni nesil konsollardan aslında ne beklememiz gerektiğini daha net ortaya koymamız gerekiyor çünkü şu an okumakta olduğunuz inceleme dahil, bundan sonraki tüm oyunlar bu kriterler göz önüne alınarak incelenecek. Evet daha iyi grafikler bekliyoruz ancak asıl beklediğimiz, yapımcıların hareket alanını engelleyen kısıtlamaların kalkmasıyla hikaye aktarımında daha derin bir yapı ve daha inandırıcı karakter animasyonları. Artık lütfen kimse hızlıca geçiştirilmiş senaryo parçalarıyla karşımıza gelmesin, ellerinde tüm imkanlar bulunuyor. Killzone: Shadow Fall’un eleştirilecek ilk noktası da burası zaten. Ortalamanın oldukça üzerinde bir senaryo ile birlikte gelen oyun, bunu aktarma konusunda ise sıkıntılar yaşıyor. Üçüncü oyunun sonunda yaşananlar sonrası yurtsuz kalan Helghan’lılara kucak açan yine ezeli düşmanları Vekta’lılar oluyor. Vekta gezegeninin bir bölümünü Helghan halkına veren ISA, bu bölgede yaşayan kendi vatandaşlarını ise oradan çıkmaya zorluyor. Sonuç olarak Vekta üzerinde Yeni Helghan kuruluyor ve Vekta ile arasına büyük bir duvar örülüyor (Önceki oyunlarda yeterince Almanya göndermesi yapılmamıştı çünkü). Yönettiğimiz karakter olan Lucas Kellen ise evinden zorla çıkarılan bir çocuk olarak hikayeye dahil oluyor ve sonrasında Vekta askeri birliği içinde yetişerek iki taraf arasında barışı sağlamakla görevli biri haline geliyor. Ama işte burası sıkıntılı çünkü henüz bir çocukken yaşadığı travmaların ardından (spoiler vermek istemiyoruz) geçen 14 yıl o kadar baştan savma bir şekilde aktarılıyor ki hiçbir şekilde karakterinizle empati kuramıyorsunuz. Kendisi de bir Shadow Marshal olan Thomas Sinclair’ın bizi kurtarma anından, 14 yıllık eğitim sonrası tüm umutların omzumuza yüklendiği bir Shadow Marshal olmamıza değin geçen sürecin aktarılması yaklaşık 3-4 dakika sürüyor. Artık oyunların bu dinamiği kırmaları gerekiyor. Tamam, Crysis 3’ün çok daha üzerinde bir grafikle karşımıza çıkamıyorsunuz, ancak bu ilmek ilmek açılan bir hikaye örgüsünü önümüze sunamayacağınız anlamına da gelmiyor. Siz bunları üstün körü geçersen, hayatımızda çok önemli bir yeri olduğunu tahmin ettiğimiz karakterlerin gerçekleştirdiğimiz eylemler sonrası verdiği tepkiler de anlamsız gelir ve “Neden böyle oldu ki şimdi?” soruları eşliğinde bir oyun deneyimi karşımıza çıkar haliyle. Killzone: Shadow Fall ► GİRİŞ ► NE BEKLEYECEĞİNİ ANLAMAK ► GAMLI BAYKUŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA GAMLI BAYKUŞ Elimize silahı alıp sahaya çıktığımızda ise yeni neslin diğer marifetlerini daha net bir şekilde görme imkanına sahip oluyoruz. Killzone: Shadow Fall, PS4’ün yapabildiği her şeyi oyunculara gösterebilmek için tasarlanmış adeta. DualShock 4’ün yeni tasarımında yer alan dokunmatik ekranın nasıl kullanılabileceğine ilk cevap, daima yanımızda yer alan uçan robot OWL oluyor. Saldırı, sersemletme, bariyer oluşturma ve ulaşılması zor noktalara halat yollama gibi özelliklerini dokunmatik ekranda parmağımızı döndürerek yönetiyoruz ki oldukça işlevsel olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bilgisayarları hacklemek ve ölümün kıyısındayken adrenalin desteği sağlamak gibi özellikleri de bulunan OWL, bir FPS oyununda karşılaştığımız en sağlam destek ünitelerinden birisi olmayı başarıyor. Başlarda oyunu kolaylaştırdığını düşünmüştük ancak oyunun ilerleyen aşamalarında zorluk o kadar artıyor ki, omzumuzun üstünde yer aldığı için minnet duymadık diyemeyiz. DS4 ile birlikte gelen yeni eklentilerden olan mini hoparlör ise etrafta topladığımız ses kayıtlarında kullanılmış. BİR ŞEY EKSİK AMA? Gelelim dananın kuyruğunun koptuğu noktaya. Şurası net, oyun gerçekten çok güzel görünüyor. Ancak daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi Killzone: Shadow Fall’u mevcut standartlara göre değerlendiremeyiz. Yeni nesil için verilmiş olan sözler ve bunlara paralel olarak oluşan beklentiler mevcut. Bu bağlamda Shadow Fall, beklentilerin bir nebze altında kalıyor maalesef ki. Hayalini kurduğunuz grafiklerle karşılaşacağınız oyun bu değil anlayacağınız. Tekrar söylüyoruz, oyun gerçekten çok güzel görünüyor ancak mevcut standartlar ölçüsünde. Elbette oyunun şov yaptığı anlar yok değil. Özellikle ormanlık alanların tasarımına ve yağmur efektine şapka çıkarmak gerek. Fakat sıra bir diğer değerlendirme ölçütü olan animasyonlara geldiğinde şapkamızı tekrar kafamıza geçirmemiz gerekiyor. Açıkçası karşılaştığımız karakter animasyonlarının bizi büyük hayal kırıklığına uğrattığını söylememiz gerek. PS4 gibi bir cihazda odun gibi yürüyen, olmadığımız bir noktaya bakarak konuşan karakterler göreceğimizi pek sanmıyorduk. Tüm verileri topladığımızda ise elimizde bir başlangıç oyunu için yeterli düzeyde bir görsellik bulunduğunu söyleyebiliriz. BU DAHA BAŞLANGIÇ Tıpkı bir önceki Killzone oyununda olduğu gibi Shadow Fall da tamamen Türkçe dil desteği ile beraber geliyor. Menülerden seslendirmeye kadar tam teşekküllü olarak hazırlanmış bu destek, seslendirme tarafında biraz çuvallıyor. 2-3 saniye gecikmeli cevapların verdiği rahatsızlığı duygudan yoksun tonlamalar daha da perçinliyor. Yine de Sony’nin ısrarla Türkçe desteğine devam etmesi mutluluk verici. Killzone: Shadow Fall, konsol almak için iyi bir sebep değil belki ama konsolun sahipsiz kalmasını engelleyen en önemli faktör şimdilik. Killzone: Shadow Fall ► GİRİŞ ► NE BEKLEYECEĞİNİ ANLAMAK ► GAMLI BAYKUŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA Işıklandırmalar oyunun en güçlü yanlarından ancak bazen parlaklığın dozu biraz kaçıyor. Oyunun multiplayer kısmı oldukça sağlam. Eski Killzone’ların aksine oyundaki Halo havası kendini hissettiriyor. Bütün bu detaylar hiçbir kasılma olmaksızın ekrana yansıyor. Bekleme süreleri tarih olmuş durumda. Karşınızda DualShock 4’ün dokunmatik paneliyle kontrol edilen akıllı robotumuz OWL. En zor anınızda dahi desteğini esirgemeyecek. Killzone: Shadow Fall ► GİRİŞ ► NE BEKLEYECEĞİNİ ANLAMAK ► GAMLI BAYKUŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA PUANLAMA OYNANABİLİRLİK -9PUAN- GRAFİK -8PUAN- EĞLENCE -8PUAN- SES – MÜZİK -8PUAN- 8,3 YAPIMCI - DAĞITICI • GUERRILLA GAMES • SONY COMPUTER ENTERTAINTMENT PLATFORM • PS4 Killzone: Shadow Fall ► GİRİŞ ► NE BEKLEYECEĞİNİ ANLAMAK ► GAMLI BAYKUŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA