Macera türünün yeniden popülerleşmesi, yeni fikri mülklerin ortaya çıkmasını sağladığı gibi pek çok klasiğin de sonsuz uykusundan uyanmasına sebep oldu. GrIm Fandango’nun şokunu yeni yeni üzerimizden atmışken, bu kez çok daha yaşlı bir dostumuz bizleri ziyarete geldi. Şu an incelemesini okumakta olduğunuz A Knight to Remember, King’s Quest serisinin dokuzuncu oyunu olma özelliğini taşıyor. Buna rağmen tahmin ediyoruz ki, okuyucularımızın büyük bölümü bu ismi ilk kez duyuyor. Bunun sebebi, serinin kendisinin LOG takipçilerinin bazılarından daha yaşlı olması elbette. İlk oyun Quest for the Crown’ın 1984 yılında çıktığı düşünülürse, nereden baksanız 30 yılı devirmiş bir külliyattan bahsediyoruz. 1998 yılında çıkan ve serinin sekizinci üyesi olma özelliğini taşıyan Mask of Eternity’den sonra sessizliğe karışan yapım, aradan geçen 17 yılın ardından temiz bir başlangıç yapmaya karar vermiş görünüyor. Şunu belirtelim; A Knight to Remember’dan keyif almanız için ilk sekiz oyunu oynamanız gerekmiyor. Ancak eğer bu enfes seriyle tanışmak isterseniz, oyunların tamamını GOG.com üzerinden satın alabilirsiniz. İYİ OLANI GÜZELLEŞTİRMEK Daha önce de birkaç kez söylediğimiz gibi; macera türü bugün yeniden popüler hale geldiyse bunun yegane sorumlusu Telltale Games isimli enfes firmadır. Pek tabii dibe vurmuş bir türü Anka Kuşu misali küllerinden yeniden hayata döndürmek için bazı fedakarlıklar yapılması gerekiyordu. Telltale Games sadece türü canlandırmakla kalmadı, ayrıca yeniden şekillendirdi. Alıştığımız macera oyunu konsepti tamamen çöpe atılıp, bunun yerine sinematik ve bölüm bazlı yeni bir yapı oturtuldu. Şurası muhakkak, bu yeni tarz çok sevildi. Ancak dikkatli dinlerseniz, eski düzen macera fanatiklerinin bu durumdan duyduğu hoşnutsuzluk mırıldanmalarını işitebilirsiniz. King’s Quest: A Knight to Remember’ın da 5 parçadan oluşan bölüm bazlı bir yapısı olacağı açıklandığında açık konuşmak gerekirse ne düşünmemiz gerektiğinden emin olamamıştık. Tamam, Telltale Games oyunlarını seviyoruz ancak bahsettiğimiz isim macera türünün köklerine en bağlı serilerinden King’s Quest olunca potansiyel bir değişikliğin hatıralarımıza ihanet edebileceği endişesini taşımıştık. Oyun piyasaya çıktığında ise bu endişelerimizin ne kadar da yersiz olduğunu görmüş olduk. Yapımcı The Odd Gentlemen, bize göre son yıllarda gördüğümüz en kusursuz dengeyi yakalamış bu oyunla birlikte. Öyle bir yapı oluşturulmuş ki, gerek dinozor gerekse de yeni nesil oyuncu olsun, A Knight to Remember’ın başına oturacak kimsenin şikayet edebileceğini zannetmiyoruz. Klasik macera oyunlarının mekanikleri ile son model Telltale aksesuarlarını harmanlayan yapım, “2015 yılında bir macera oyunu yapılacaksa işte böyle yapılmalı” dedirtmeyi başardı. BÖLÜM MÜ, OYUN MU? Bir kere bölüm tek başına 6-8 saat gibi bir oynanış süresi sunuyor. Bu ne demek? King’s Quest: A Knight to Remember’ın tek bölümü, Telltale Games oyunlarının üç bölümüne denk demek! Yani karşımızda diyetisyenlerin; “Çok sayıda öğün yiyin ama azar azar yiyin” önerisine kulak asarak 10 saatlik oyunu beşe parçalayan yapımlardan birisi yok. Eğer serinin her oyunu bu kadar dolu bir içerik sunarsa sonuçta 30 saatin üzerinde bir oyun süresi yakalanmış olacak ki, bir macera oyunundan beklediğimiz şey de tam olarak bu işte! Ancak oyunun farklı olduğu tek nokta burası değil. Bildiğiniz üzere eski tarz macera oyunlarında bir envanter bulunur, bu envantere gerekli gereksiz bir sürü eşya depolanır ve bu eşyalar karşımıza çıkan hemen her etkileşimsel öge üzerinde kullanılırdı. Bunu hem neyin nerede işe yarayacağını kestiremediğimiz, hem de yanlış ögeyi kullandığımızda karakterimizin sarf edeceği komik cümleleri duyabilmek için yapardık. İşte King’s Quest, Telltale tarzına bu yapıyı ekliyor. Hem doğru zamanda doğru tuşa basarak, hem de kocaman bir turtayı göl kenarında huzurla keyif yapan bir kurbağa üzerinde deneyerek hikayede ilerlemeye çalışıyoruz. KRALLIĞA GİDEN YOL Oyunda yine serinin en bilindik karakteri olan Graham’ı kontrol ediyor, orijinal yapıma sadık kalarak önce bir şövalye, ardından ise kral olma yolculuğunda kendisine yoldaş oluyoruz. Giriş ve sonuç kısımları aynı olsa da, gelişme kısmını tamamen baştan ele almış yapımcılar, çok da güzel yapmışlar. Yeni versiyonun ilk bölümü, Graham’ın bir ejderha ile olan mücadelesini ve dört farklı şövalye ile giriştiği turnuvayı ele alıyor. Elbette bunu olabilecek en hicivli ve absürt yolla gerçekleştirdiğini tahmin ediyorsunuzdur. Oyuna renk katan bir diğer unsur da, hikayenin Graham’ın yaşlanmış hali tarafından anlatılıyor olması. Şirin mi şirin torunu Gwendolyn’e anılarını anlatırken biz de bu anıların kahramanı oluyoruz. Bu tarzın oyuna kattığı çok önemli artılar var. Örneğin yanlış bir seçim sonrası karakterimiz nalları diktiğinde; “Elbette şu an hayatta olduğuma göre o seçimi yapmamıştım” diyerek bizi doğruya yönlendirebiliyor. Siz yine de bu yönlendirme durumuna çok fazla bel bağlamayın. Çünkü bu durum sadece işin içinde bir espri varsa yaşanıyor. Bulmaca çözümlerinde oyun size asla yardımcı olmuyor. A Knight to Remember, bulmacaların yapısı ve çözümün yardımsız bekleniyor olmasıyla da geçmiş yapımlara selam çakmayı ihmal etmiyor. BİZ BURADAN GEÇMEMİŞ MİYDİK? Bulmacaların genel zorluk yapısı ise oldukça ortalama seviyede. İsyan ettirecek bir bulmacayla karşılaşacağınızı zannetmiyoruz (eğer hile yapmazsanız final mücadelesi biraz zorlu sadece). “Bu eşyanın burayla ne alakası var şimdi?” anları A Knight to Remember’da karşınıza çıkmayacak. Oyunda sizi zorlayacak yegane unsur, aynı bölgeden çok defa geçmek zorunda kalmanız oluyor. Birbirine bağlı yollardan oluşan haritada sürekli daire çizdiğinizi, aynı yere tekrar ve tekrar gitmek zorunda kaldığınızı göreceksiniz. Zorluğunun yanında oyun adına eksi diyebileceğimiz yegane unsur da bu zaten. Artılarda ise çok daha önemli detaylar var. Anlatıcı koltuğundaki yaşlı Graham’ı, Geleceğe Dönüş serisinin profesörü olarak hatırlayacağımız Christopher Lloyd seslendiriyor mesela. Usta aktör sesiyle harikalar yaratmış resmen. Ha keza grafiklerde de benzer bir başarı söz konusu. El çizimi arka planların tadına zaten doyulmuyor. Ancak asıl olarak karakter tasarımlarında ustalık kokusu alınıyor. Yan karakterler öyle güzel işlenmiş ki, bazılarının Graham’dan rol çaldığı bile oluyor. Özellikle Whisper karakterine dikkat etmenizi tavsiye ediyoruz. KING’S QUEST TARZINI YARATTI Geçmişten günümüze taşınan macera oyunlarının başarılı olmasına alıştık. Gerek Telltale’in Monkey Island ve Sam & Max çalışmaları olsun, gerek Grim Fandango’nun Remastered versiyonu olsun, yıllar geçse de bu oyunların kalitesini kaybetmediğini gözler önüne serdi. Aynı durum King’s Quest için de geçerli ancak burada daha fazlası var. Bize göre bu oyun, Telltale’in ortaya çıkardığı yeni tarzın tam olarak nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyor. Bundan sonraki süreçte daha çok oyunun King’s Quest’in izinden gitmesi dileğiyle… DETAYLAR Krallığa giden yoldaki ilk adım olan şövalyelik için işte bu 4 yiğitle mücadele etmemiz gerekiyor. Kapışmalar düşündüğünüzden biraz daha farklı olabilir tabii… Macera türünün kökeni diyorsak, her şeyin başında kusursuz bir metin yazımı sergilenmesi gerekiyor. A Knight to Remember, bu konuda görevini başarıyla yerine getiriyor. Geçmişle günümüzün harmanı olması sebebiyle, doğru zamanda doğru tuşa basmamızın gerektiği yerler de karşımıza çıkıyor. Ne çok fazla, ne de yok denecek kadar az. Christopher Lloyd’u hatırladınız mı? Geleceğe Dönüş serisinin efsane ismi, bu oyunda sadece sesiyle yer alıyor belki ama kalitesini her bir ses tonunda hissediyorsunuz. PUANLAMA