2024 yılında yeni döneminin ilk temsilcisini tanıtacak Lancia, bu modelle birlikte tasarım yaklaşımının da gösterimini yapmış olacak.
2020 yılının otomotiv dünyasıdaki en önemli gelişmelerinden biri olarak karşımıza çıkan Stellantis, FCA ve PSA gruplarının birleşmesiyle birlikte kısa sürede ses getirme potansiyeliyle dikkat çekti. Bu çatı altında konumlanacak olan farklı pazarlardaki markaların işbirlikleri sonucunda, geçmişini arayan bazı isimlere de yeniden doğuş için önemli bir fırsat kapısı aralandı. Bugün kısa vadeli gelecek planlarını duyuran Lancia için de, değerlendirmeleri ve beklentileri bu başlık altında yapmak çok da yanlış olmayacak. Alfa Romeo ile birlikte İtalyan kanadındaki yeniden yapılanmada tüm gözlerin üzerinde olduğu Torino merkezli üretici, saatler önce kendisinden uzun süredir beklenen planların ilk ayağını paylaştı. İtalya’ya sıkışarak sadece Ypsilon modeliyle adeta kaderine terk edilen Lancia, bu noktadaki ilk ciddi hamlesini yine Ypsilon üzerinden 2024 yılında hayata geçirecek.
2028 yılından itibaren sadece elektrikli modellerin yer alacağı bir ürün gamıyla karşımıza çıkacak olan Lancia, bu tarihe kadar planları ikiye ayırmış durumda. Önümüzdeki altı yıllık periyotta her iki yılda bir yeni model tanıtacağını açıklayan marka, bu süreçte Avrupa merkezli olarak operasyonel nitelikte de tekrar büyümeye başlayacak. Markanın yeni yapılanmasında öne çıkacak elementlerin başında ise tasarım kimliği geliyor. 2024 yılında sunacakları yeni nesil Ypsilon ile bu kimliğin gösterimi de gerçekleştirilmiş olacak. Hibrit ve elektrikli versiyonlar üzerinden satışa sunulacak olan yeni Ypsilon sonrası takvimde 2026’ya işaretlenen modelin ise crossover segmentinde konumlacağı açıklandı. Bu modelde “Aurelia” adını tekrar hayata geçirecek olan Lancia, 2028 yılında ise geri döneceği geçtiğimiz süreçte netlik kazanan Delta’yı yeni nesliyle karşımıza çıkartacak. Markanın bu iki modelde tamamen elektrikli versiyonları sunma planı da şu aşamada netlik kazananlar arasında.
Geçtiğimiz yıllarda Delta dışında Fulvia, Stratos gibi iz bırakmış model isimlerine de sahip olan Lancia’nın, bu rozetleri de geri getirme potansiyeli hala devam ediyor. Yeni oluşumun, araçlardaki kokpit dinamikleri olan ilgisi de paylaşılan bilgiler arasında öne çıkıyor. Kalite ve sürdürülebilirlik elementleri çerçevesinde şekillenecek olan yeni Lancia otomobillerinin yaşam alanlarında, retro tasarım yaklaşımından da izler göreceğiz. Tasarım ekibinin, yüzde olarak grup içerisinde en fazla geri dönüştürülmüş malzeme kullanan marka hedefi de bu kapsamda ön plana çıkıyor.