Yeniden doğuş dönemine ışık tutmak için sahneye çıkarılan Lancia Pu+Ra HPE konsepti, meraklılarını mest edecek elementleri harmanlıyor.
2021’in ilk günlerinde gerçekleştirilen duyuruyla, Stellantis çatısı altından yeniden doğacağı açıklanan Lancia için bu kapsamdaki somut adımları artık görmeye başlıyoruz. Kasım 2022’de yeni dönemi temsil edecek yeni marka logosunun tanıtımını gerçekleştiren İtalyan üretici, bugün itibarıyla geleceğine ışık tutacak manifesto niteliğindeki projesinin tanıtımını da gerçekleştirdi. Markanın önümüzdeki 10 yılına ışık tutacak tasarım yaklaşımını temsil eden Lancia Pu+Ra HPE, beraberinde çok önemli ipuçları da getiriyor. Konsept bir otomobil olmasına rağmen teknik nitelik bazında altyapı elemanlarının limitlerinin de vurgulandığı projeyle, Lancia’nın 700 kilometreyi aşan elektrik menzili çalışmaları dikkat çekiyor.
Biz otomobil meraklıları için her zaman özel markalardan birisi olan Lancia, elektrifikasyon sürecindeki yeniden doğuşunda beklediğimiz ve istediğimiz gibi köklerinden ilham almaya ve onları selamlaya devam edecek. Nitekim Pu+Ra HPE projesinde kullanılan gerek ince gerek bariz detaylar, meraklıları için manevi noktada fazlasıyla tatmin edici olacak gibi görünüyor. Bu detaylar aslında ilk olarak projenin gövde rengiyle başlıyor diyebiliriz. 60’larda yollar çıkarılan ve döneminin en özel otomobillerinden biri olan Flaminia Azzurro’daki renk paletine vurgu yapan bir tercih burada bizleri selamlıyor.
Lancia cephesi bunun için tasarım ve mobilya dünyasının önemli isimlerinden olan Cassina ile ortaklığa gidildiğini kısa süre önce duyurmuştu. Bugün tanıtımının gerçekleşmesiyle bu ortaklığın ve iki farklı perspektifte çalışan zihinlerin çarpışmasından nelerin ortaya çıktığını da görüyoruz aslında. Lancia ve Cassina, otomobilin kokpitini burada evimizdeki bir yaşam alanı felsefesini merkeze alarak projeyi ortaya çıkartmış durumda. Nitekim araçta konumlandırılan koltukların, mobilya tasarım literatürüne girmiş Maralunga’dan ilham alınarak geliştirilmesi bunun önemli bir sonucu. Maralunga’nın da, endüstriyel tasarım dünyasının en önemli isimlerinden olan Vico Magistretti imzasıyla Cassina’dan çıktığını belirtmeden geçmeyelim. Koltuklarla birlikte projenin içinde tercih edilen tüm elementlerin, kullanıcılara mümkün olduğunca ev deneyimi yaşatmak için görev yapması da özellikle belirtilmeyi hak ediyor. Konsept projede yüzde 70 oranında geri dönüştürülmüş malzeme kullanan Lancia, seri üretim araçlarında ise bu oranı en az yüzde 50’de tutmak istiyor.
Bu projenin öne çıkan noktalarından biri de, S.A.L.A adı verilen yeni yaklaşımın gösterimi. Lancia tarafından geliştirilen sistem aslında araç içerisindeki pek çok fonksiyonu tek bir noktada toplayacak olan panel olarak görülebilir. Klima kumandaları, eğlence sistemi ve araç içi ışıklandırmaların tek panel üzerinden gerek fiziksel gerekse sesli komutla yönetilebildiği deneyimden bahsetmek mümkün. Bu panelle birlikte Stellantis Grubu’nda ilk kez göreceğimiz “Bukalemun” teknolojisi de karşımıza çıkıyor. İç yaşam alanını dışarıdaki şartlara göre analiz eden Bukalemun Teknolojisi, otomatik olarak araç içersindeki ses, hava kalitesi ve ışıklandırmayı ayarlamaktan sorumlu olacak. Yapay zeka desteğinin de sunulduğu bu sistem, kullanıcıları analiz ederek anlık durumlara göre yine iç yaşam alanındaki atmosferi ayarlayabilecek.