LG G Flex incelemesi

KENDİ KENDİNİN DOKTORU
Tasarımıyla alışık olduğumuz telefonlardan ayrılmayı başaran telefon ana hatlarıyla da G2’ye oldukça yakın. En önemli benzerlik arka yüzdeki Sihirli Tuş ve onun alt ve üstündeki ses tuşları. LG’nin G2 ile hayatımıza soktuğu bu tuşlar, telefonun sağ ve sol tarafındaki tuş kirliliğinin önüne geçmenin yanı sıra kullanımda da büyük kolaylık sağlıyor. Telefonu tuş kilidinden uyandıran ve kilitleyen ana tuş, G2’dekinden farklı olarak artık LED arka aydınlatmalı. Ses tuşları üzerine de rahat bulunmalarını sağlamak için küçük noktalar yerleştirilmiş. Arka yüzde, bu tuşların hemen üzerinde 13 megapiksellik ana kemara yer alıyor. Kameranın sağ yanında flaş, sol yanında ise telefonun uzaktan kumanda özeliğinde kullanılan kızılötesi verici bulunuyor. G2’de altta olan hoparlör, yer darlığından ötürü G Flex’te gövdenin sağ arkasına taşınmış. Hoparlörün ses seviyesi ve kalitesi tatminkar. Telefonun üst kısmında çevresel gürültüyü önleyen ikinci mikrofon, sol yanında micro-SIM kart yuvası, altında ise micro-USB bağlantı noktası, ana mikrofon ve kulaklık çıkışı mevcut.

LG’nin kimya bölümünün araştırma faaliyetleri sonucu geliştirilen özel bir malzemeden üretilen arka kapak da şimdiye kadar hiçbir akıllı telefonda görmediğimiz bir özelliğe sahip: kendi kendini iyileştirebilme. Üstelik bu öyle boş bir iddia da değil. İçimiz elvermeyerek yaptığımız denemelerde telefonun arka yüzeyine anahtarla ince çizikler bıraktık. Belli bir süre sonra bu çizikler neredeyse görünmez oldu. Bir parça daha derin çizikle içinse LG’nin optimal olarak belirttiği şartları sağlamak adına bir bezle telefonun arka kapağını ovarak sıcaklığı artırdık. Bu çabamız da sonuç verdi ve çizikler fark edilemeyecek kadar azaldı. Bu teknolojinin en büyük artısı, telefonu cepte ya da çantada taşırken anahtar vb. maddelerin neden olduğu basit çizikleri sorun olmaktan çıkarması. Aynı şekilde telefonu düşürdüğünüzde de daha az üzüleceğiniz garanti.