Life is Strange: Episode 1 incelemesi
İKİ İLERİ BİR GERİ
Karakterimiz Max Caulfield klasik bir ergen kız, yani hemen hemen klasik. Başlangıçta bizi fotoğrafçılık bölümünde okuyan Max’in dersleriyle ve arkadaşlarıyla olan dertleri karşılıyor. Ancak çok kısa bir süre içinde zamanı geri alma gibi bir yeteneği olduğunu fark ediyor hanım kızımız (klasik ergenden ayrıldığı yer de burası oluyor). Nasıl ve neden olduğu hakkında kendisinin de bir fikri olmadığından çok sorgulamıyor ve bu yeteneğimizle hem gündelik hayatımızı hem de kabuslarımıza giren bir olayı çözüme kavuşturmaya çalışıyoruz.
Oyunun oldukça ilginç dinamikleri bulunuyor. Genel olarak karakterler arası iletişim ve nesnelerle kurulan etkileşim üzerinden yürüyen yapım, zamanı geri alma mekaniği ile fark yaratıyor. Tıpkı Telltale oyunlarında olduğu gibi diyaloglar sırasında yaptığımız seçimlere göre ilerleyen konuşmalar, elde ettiğimiz bir bilgi sonucu zamanı geri alarak bambaşka şekillere bürünebiliyor. Ancak işin güzel tarafı, buna rağmen seçtiğimiz cevabın doğru olup olmadığını bilemememiz. Çünkü tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi ağzımızdan çıkanlar doğru veya yanlış olarak değerlendirilmiyor. Hepsinin farklı sonuçları var ve ne olacağını zaman gösteriyor.