Mafia II

Faruk AKINCI 12 Ekim 2010 13:02

İlk Mafia, bizi derinden etkilemeyi başarmış bir oyundu. Artık tekdüze hale gelmeye başlayan GTA türü açık uçlu oyunlara değişik bir bakış açısı getirerek takdirimizi kazanmıştı. Açıkçası iyi bir oyunu daha iyi bir oyundan ayıran şey, çıkışının üzerinden seneler geçmiş olsa bile o oyunun konusunu hala hatırlıyor olmanızdır. İlk Mafia oyununun o sürprizlerle dolu etkileyici konusu bizim hala aklımızda. Sadece bu nedenle bile yeni oyunu merakla bekliyorduk. Elbette ki Mario Puzo romanlarından fırlamış gibi duran şehir estetiği ve içeriğiyle de ayrıca dikkat çekici olmayı başarmıştı bizim için. Bu kez, yine keskin bir mafya hikayesi ve kocaman bir şehir içinde kaybediyoruz kendimizi.

SİSLİ SOKAKLAR
Vito Scaletta bir İkinci Dünya Savaşı gazisidir ve Sicilyalı göçmen bir ailenin oğludur. Hayat herkes için olduğu gibi onun için de zordur. Fakat olaylar onu Prochilo ailesi için çalışmaya kadar götürür. İkinci Dünya Savaşı’nda müteffik ülkeler için savaşmış olan Vito, artık bir suç örgütüne üyedir ve uzun sürecek bir yolculuk onu beklemektedir. Oyun 1945 ve 1957 yılları arasında geçiyor. Yapımcılar dönemin atmosferini yansıtmak için New York, San Francisco, Detroit ve Chicago gibi şehirlerden referanslar kullanmışlar ve ortaya Empire Bay şehri çıkmış. Merak ettiğiniz şeyi hemen başta söyleyelim, evet, şehir gerçekten yaşıyor. Görevler arasında boş boş dolanmak da yeterince zevkli. Açık uçlu oyunların en büyük problemlerinden olan şehrin yeterince canlı görünmemesi derdini yapımcılar, yapılacak çeşitli şeyler koyarak ve canlı bir çevre yaratarak aşmayı başarmışlar. Tasarımcılar dönemin atmosferini yansıtmayı gayet iyi başarmışlar. Oyuna başladıktan sonra yakaladığınız havayı bozacak pek bir şey olmuyor. Bu nedenle yoğun atmosferin büyüsüne kolaylıkla kapılabiliyorsunuz. Görevler ve şehir arasındaki ilişki de çok güçlü. Özellikle ana senaryo görevlerini yaparken, şehrin size sunduklarından rahatlıkla faydalabiliyorsunuz. Yani açık uçlu oyunlarda genelde hissedilen, görev ve dolaşım arasındaki o ayrım, Mafia II’de yok. Türün bazı mantık hatalarına birtakım anlamlı çözümler geliştirilmiş. Örneğin, polis sizi aramaya devam ediyor. Aynı arabayı kullanır, aynı kıyafetlerle dolaşırsanız görüldüğünüz yerde enselenebilirsiniz. Hatırlayacak olursanız GTA’da aranma seviyenizi sıfırladıktan sonra polisle ilişkiniz bir sonraki suçunuza kadar kesiliyordu. Mafia II’nin sistemi her anlamda daha mantıklı. Oyunun oldukça büyük bir kısmı şehrin içinde arabayla gezmekle geçiyor. Tam 50 farklı araç modeli bulunuyor. Konu edilen dönemin neredeyse tüm arabaları modellenmiş. Araç kullanımını ilk başlarda yadırgasak da, sonradan alıştık. Kullandığımız arabaların hepsi de takoz gibi kullanılıyordu. Fakat sonra bu oyundaki araç kullanımını, GTA IV’le karşılaştırmamamız gerektiği geldi. Zira o dönemin arabalarından kullanım rahatlığı, ABS, Cruise Control gibi teknolojiler bekleyemezsiniz, değil mi? Bu nedenle arabaların kullanımının çok rahat olduğunu söyleyemeyiz. Araç kullanımı aslında tam da olması gerektiği gibi. Zaten eliniz alıştıktan sonra da daha rahat ediyorsunuz. Oyunda radyo var ve dönemin en popüler şarkılarından güzel bir derleme yapılmış. Aracın içinde olsanız da, olmasanız da atmosferden asla kopmuyorsunuz. Hele ki kar ya da yağmur yağınca şehir bambaşka görünüyor gözünüze.

BÜYÜK BUHRAN
Oyunun tüm haritası, baştan itibaren açık. Yani GTA oyunlarındaki gibi herhangi bir kısıtlama yok. Oyuna ilk başladığınız andan itibaren şehrin her tarafına gidebiliyorsunuz. Ancak görevleri yaptıkça şehri tanımak daha anlamlı. Yine de görevleri yapmadan şehrin tamamını gezmek size kalmış. Oyunun silah yelpazesi de oldukça çeşitli. Ayrıca ilk oyundaki silahlar da unutulmamış. Thompson M1928, Colt 1911, pompalı tüfek, MP40, MP28 ve elbette ki dönemin efsanevi silahı MG42. Silahların kullanımı oldukça başarılı. Belli ki yapımcılar balistik modellemeye epeyce bir mesai harcamışlar. Silah kullanımının başarısı direkt olarak çatışmalara yansımış. Üzerine bir de düzgün bir siper alma sistemi olunca, çatışmalar tadından yenmez bir hale gelmiş.

İZLENESİ BİR HİKAYE
Mafia II’nin ara sahneleri tamamen oyunun kendi motoruyla yapılmış. Yapımcılar önceden render’lanmış CG videoları tercih etmemişler. Sonuç mu? Neredeyse mükemmele yakın. Karakterlerin surat animasyonları, ifadeleri çok çok başarılı. Oyunun içinde aşağı yukarı 2 saatlik ara sahne bulunuyor ve emin olun ki bu sahneleri izlemeye doyamayacaksınız. Adamlar resmen oyunculuk kasmışlar. Seslendirme ve arka plan müzikleri de başarılı olunca ortaya çıkan sonuç müthiş olmuş. Oyunun senaryosu da başarılı olduğundan bu sahneleri arka arkaya seyretseniz tam anlamıyla bir film izliyormuş gibi hissedebilirsiniz kendinizi.

TAKIM ELBİSENİZİ KAPIP GELİN
Serinin bu ikinci oyunu, ilkiyle aynı ayarda kaliteli bir yapım. Geliştirme sürecinde detaylara oldukça özen gösterildiği belli. GTA IV seviyesine çıkmasını engelleyen bir iki hatası ve eksikliği de yok değil ancak baştan sona sıkılmadan oynayabileceğiniz, paranızın hakkını veren, kaliteli bir oyun olmuş Mafia II. Son olarak unutmadan, oyunun bir de Collector’s Edition versiyonunun olduğunu, şansınız varsa bu versiyonu almanızı önerdiğimizi de söyleyelim.

Oyunun en büyük sürükleyiciliği konusunda ve karakterlerinde yatıyor. Mutlaka son derece kaliteli yapılmış ara sahneleri izleyin ve oyunun senaryosunu takip edin. Pişman olmayacaksınız.

Polisler size gerçekten zor anlar yaşatabiliyorlar. Polisten kaçtıktan sonra mutlaka kılığınızı ve arabanızı değiştirin. Böylece dedektiflerden kaçabilir ve sokaklarda daha rahat gezebilirsiniz.

Mafia II’nin çatışma mekanikleri oldukça başarılı. Özellikle siper alma sistemi oyunu çok daha heyecanlı bir hale getiriyor. Düşmanlarınıza doğru yürürseniz öteki tarafı boylamanız uzun sürmeyecektir, bu nedenle mutlaka siper alarak ilerleyin.

Oyunun hemen her yerinde farklı bir detaya rastlamanız olası. Yapımcılar dönemin ruhunu daha net yansıtmak adına Playboy ile anlaşıp oyunun içine o dönemin dergilerinden serpiştirmişler.