Metro: Exodus incelemesi
BU GÜL BİRAZ DİKENLİ
Lakin tamamen kusursuz değil oyun ne yazık ki. Bir kere uzun yıllardır bu denli kötü bir yapay zekayı başka hiçbir oyunda görmemiş olabiliriz. Yani yapay zeka o kadar kötü ki; düşman yerine patates çuvalı koysalar benzer bir sonuç alabilirlerdi muhtemelen. Karşınızda duran 4 adet düşmana koşarak gidebilir, her birini yakın saldırı bitirme hareketi ile yok edebilir ve bu sırada tek bir çizik dahi almadan yolunuza devam edebilirsiniz. Yaratıklar bir nebze olsun daha makul hareket ediyor
olsalar da, insanların beyninin radyasyon nedeniyle bu denli tükenmiş olduğunu görmek bizleri üzdü. Bir diğer can sıkıcı unsur da oyunda şifa niyetine tek bir yan görevin dahi bulunmaması. Açık dünya bir oyun yapıp, çevreyi gezinmek için oyuncuya hiçbir motivasyon sağlamamak büyük eksiklik olmuş açıkçası. Ana görevler dışında etrafta gezinmenin tek artısı eşya üretmek için daha fazla malzeme toplamak ve bazen oyunda bulunan küçük detayları etkileyen ögeler bulmaktan oluşuyor. Mesela bir düşman kulesinden bulduğunuz gitarı sonrasında tren yolculuğu sırasında oturup çalabiliyorsunuz. Ancak kesinlikle farklı hikayeler anlatan, sizi orada neler olduğunu merak ettiren yan görevlerle karşılaşmayacaksınız. Tek başına bu iki kusur oyunun genel deneyimini ciddi anlamda olumsuz etkiliyor ne yazık ki.
HER ŞEYE RAĞMEN OYNANIR
İlk gün yaması sonrası biraz toparlasa da oyun teknik anlamda da hala bazı kusurlar barındırıyor. Görev için hareket ettirdiğimiz bir aracın arkamızı dönünce yok olduğunu görmek bizi oldukça şaşırttı örneğin. Ancak özellikle RTX destekli bir makinede oynuyorsanız görsel anlamda fazlasıyla tatmin olacağınızı belirtelim. Ha unutmadan; Metro Exodus’u kesinlikle Rusça seslendirme ile oynayın. İngilizce oynarsanız gülmekten ne yaptığınıza konsantre olmakta zorlanabilirsiniz çünkü.