Birçok farklı cihazla uyumlu olan All-in-one elbette en rahat Windows işletim sistemiyle birlikte çalışıyor. USB alıcısını bilgisayarınıza taktığınız anda eşleşme hızlı bir şekilde gerçekleşiyor ve yeni klavyemizden işlem yapmak mümkün oluyor. Aynı işlemi örneğin bir MacBook Pro ile –eğer bir USB girişiniz varsa…– gerçekleştirdiğinizde daha fazla uğraşmanız gerekiyor. Zaten Microsoft daha en baştan Mac OS X ile sınırlı fonksiyonellik vadediyor. Bahsi geçen bu sınırlı fonksiyonellik yazımdan çok trackpad’i kullanırken belli oluyor. Gerekli kurulum yapıldıktan sonra gayet akıcı bir şekilde yazı yazmak mümkünken, trackpad istenildiği kadar seri şekilde hareket etmiyor. Elbette unutmadan belirtmek gerek, klavye her ne kadar Microsoft markalı olsa da, macOS cihazlara bağlandıktan sonra Apple’a özgü kısayolları destekliyor.
Eğer klavyeyi bir Smart TV ile kullanmak isterseniz burada da işiniz oldukça kolay. USB alıcıyı takar takmaz klavye hemen algılanıyor ve televizyonunuzu başka bir boyuta taşıyor. Daha önce Mac’lerde bahsettiğimiz kullanım sırasında akıcılık sorunu kesinlikle yaşanmıyor. Smart TV’lerin en büyük problemi olan bir şeyler yazmayı oldukça rahat bir hale büründürüyor. Bu sayede sadece bir klavye alarak televizyonunuzu bilgisayara dönüştürmüş gibi hissediyorsunuz. İnternette arama yapmak, seç-izle uygulamalarında izlenecek içerik aramak ve seçmek, YouTube’da video araması yapmak, Smart TV’lerdeki oyunları oynamak gibi birçok seçenek artık daha pratik bir şekilde kullanılabiliyor.