Son yıllarda Computational Photography kavramı sık sık karşımıza çıkıyor. Türkçeye Bilişimsel Fotoğrafçılık olarak geçen bu kavram, dijital görüntüleme alanında devrim yapıyor. Peki nedir bu Bilişimsel Fotoğrafçılık?
Dijital fotoğraf makineleri en yüksek fotoğraf kalitesi için tasarlanıyor. Bu modellerden çok iyi fotoğraf ve video çekmesi bekleniyor. İşte bunun için firmaların elinde geniş bir çalışma alanı bulunuyor. Bu makinelere altyapı müsait olduğu için çok büyük görüntü sensörleri koyulabiliyor. Yine altyapı müsait olduğu için fotoğraf makineleri için büyük ve çok kaliteli optikler yani objektifler tasarlanabiliyor. Büyük sensör ve yüksek kalitede optik bir araya geldiği zaman gerçekten inanılmaz görüntü kalitelerine ulaşılabiliyor. Ancak bu iki unsur akıllı telefonlarda bir araya getirilemiyor. Telefonların içerisinde yer olmadığı için büyük sensör kullanılamıyor. Yine telefon içinde yer olmadığı için büyük optikler (Daha iyi ışık alan ve benzeri) tercih edilemiyor. Peki akıllı telefonların görüntü kalitesi sürekli olarak nasıl artırılıyor?
Günümüzde firmalar donanım konusunda sınırlarını zorluyor. Bu yüzden de görüntü kalitesi artık daha çok yazılım tarafına bakıyor. İşte bu noktada Bilişimsel Fotoğrafçılık devreye giriyor. Bu kavram, kısaca “dijital görüntü yakalama ve işleme tekniği” olarak geçiyor. Bu teknikte optik ya da donanımdan çok algoritmalar ve yapay zeka devreye giriyor. Bu teknik aslında fotoğraf makinelerinde de yer alıyor. Birçok kamera bünyesindeki işlemciyi kullanarak çektiğiniz fotoğrafları “kamera içinde” çok iyi hale getirebiliyor ya da otomatik panoramalar oluşturabiliyor. Aynı şekilde ışık alanı kameraları da sürecin önemli örnekleri arasında yer alıyor. Ancak Bilişimsel Fotoğrafçılık özellikle Google’ın Pixel 2 akıllı telefon modelinden bu yana öne çıkıyor. Bu altyapı ile elde ettiklerinin farkına varan akıllı telefon üreticileri, süreci hızlı şekilde telefon dünyasına entegre ediyor.
Akıllı telefonların kamera tarafındaki fiziksel limitlerinin önüne geçmek adına çok büyük önem arz eden Bilişimsel Fotoğrafçılık, tahmin edebileceğiniz üzere yüksek işlem gücüne ihtiyaç duyuyor. Bu durum günümüz telefonları için hiç ama hiç sorun oluşturmuyor. Geliştirilen mobil işlemciler ve özellikle yeni çıkan 7 nm modeller, firmalara ihtiyaçlarından fazla işlem gücünü getiriyor. Ayrıca artık yeni işlemcilerde özel yapay zeka birimleri de yer alıyor. Bu birim, yapay zeka işlemlerini üzerine alarak dijital fotoğraf işleme sürecini çok daha hızlı hale getiriyor. Örneği Apple’ın 7 nm üretim hattından çıkan yeni mobil işlemcisi A12 Bionic, saniyede 5 trilyon işlem gerçekleştirebiliyor. Yine 7 nm üretim hattından çıkan Snapdragon 855 işlemci ise saniyede 7 trilyon işlem gerçekleştirebiliyor. Bu rakamlar gerçekten nefes kesiyor. Bu konuda çift NPU ile Huawei Kirin 980 de çok güçlü bir seçenek ortaya koyuyor.
Bu altyapı temel olarak maksimum fotoğraf kalitesine odaklanıyor. Bunun için de birçok yeni akıllı telefon modeli, tek bir fotoğraf için birden fazla fotoğraf çekiyor. Siz deklanşöre bir defa basıyorsunuz, telefon sizin yerinize yeri geliyor tam 10 farklı fotoğraf çekiyor. Bu çekim işlemi milisaniyeler içinde gerçekleştiği için kullanıcıların beklemesine gerek kalmıyor. Peki birden fazla fotoğraf çekmenin arkasında tam olarak ne var? Bunun cevabı kısaca olabilecek en fazla detayı / veriyi yakalamak. Siz deklanşöre bastığınız zaman telefon ilk olarak birden fazla pozlama değeriyle çekim yapıyor. Böylece fotoğrafın hem karanlık hem de aydınlık yerleri doğru pozlanmış olarak telefonun elinde oluyor. Telefonların sensörleri çok ufak olduğu için tek seferde hem aydınlık hem de karanlık yerlerden veri alınamıyor. Çoklu pozlama sayesinde bu sorun ortadan kaldırılıyor. Telefon sizin yerinize HDR içerikler oluşturuyor ve olabilecek en doğal şekilde işliyor.
Bu işleme sürecinde mükemmel pozlanmış fotoğraflar ile eğitilmiş yapay zeka sistemleri kullanılıyor. Bu işlemlerin gerçekleştirilmesi yapay zeka birimleri sayesinde direkt olarak telefon içinde oluyor. Siz deklanşöre bastığınız zaman ayrıca derinlik bilgisi de kayıt altına alınıyor. Derinlik bilgisi özellikle portre fotoğraflarda obje ile arka planı birbirinden ayırmak için kullanılıyor. Böylelikle fotoğraflara yazılımsal bokeh eklenebiliyor. Yine sensörler çok ufak olduğu için akıllı telefonların kameraları bokeh konusunda yeterli olamıyor. Burada devreye giren Bilişimsel Fotoğrafçılık altyapısı, bunu yazılımla çözüyor. Birçok firma derinlik algılama sürecinde çiftli / üçlü arka kamera sistemlerinden yararlanıyor. Google ise obje ile arka plan ayırma sürecinde sadece yapay zekadan yararlanıyor.
Günümüzde kişilerin yüzünü algılayarak özel ışık sahneleri oluşturma / cilt düzgünleştirme gibi işlemleri de uygulayan akıllı telefonlar, bu yeni nesil görüntüleme altyapısını görüntüyü sabitleştirmek için de kullanıyor. Yüksek işlem gücüyle piksel piksel analiz edilen fotoğraflar, yerleşik jiroskop birimini kullanarak çektiğiniz fotoğrafları hizalıyor ve daha keskin hale getirebiliyor. Ayrıca yine yapay zekadan yararlanarak kumlanma açısından daha temiz gece fotoğrafları da mümkün oluyor. Burada genelde birden fazla fotoğraflar kullanılıyor. Yapay zeka temelli görüntü sabitleme sistemleri, dijital fotoğraf makinelerinde mümkün olmayan elde uzun pozlama yapılmasına dahi imkan tanıyor. Uzun pozlama sayesinde sensöre daha çok ışık giriyor, sonuç olarak da daha temiz ve aydınlık gece fotoğrafları elde edilebiliyor.
Siz deklanşöre bastığınız zaman Bilişimsel Fotoğrafçılık altyapısı çektiğiniz objeyi ya da ortamı da tanıyıp algılayabiliyor. Buna göre binlerce benzer fotoğraf ile eğitilmiş yapay zeka en iyi çekim ayarlarını seçebiliyor. Bu gerçekten çok büyük bir kolaylık getiriyor. Tüm bunlar sayesinde çekilen fotoğrafların sonradan düzenlenmesine çok fazla gerek kalmıyor. Akıllı telefon sizin yerinize en uygun ayarları seçiyor.
Elbette hayır. Diğer firmalar da telefonların içinde yer alan işlemci ve yapay zeka birimine erişim sunabiliyor. Bu noktada gerçekten çok iyi çalışan kamera uygulamaları bulunuyor. Burada karşımıza ilk olarak Halide çıkıyor. iPhone’a özel olan bu uygulama, iPhone Xs, iPhone Xs Max ve iPhone XR’ın Bilişimsel Fotoğrafçılık altyapısını tam anlamıyla bir sonraki seviyeye çıkarıyor. Yine iOS’a özel uygulamalardan Focos, profesyonel kameralar ile elde edebileceğiniz bokeh kalitesini çift kameralı iPhone’lara getiriyor. Işık alanı konusuna da değinen Focos uygulaması, alandaki en iyilerden sayılıyor. Aynı zamanda yine iPhone’a özel olan Hydra uygulaması da telefonların kamera gücüne güç katan uygulamalar arasında yer alıyor. Ek olarak Google tarafından geliştirilen ve hem iOS hem de Android platformunda yer alan Snapdseed uygulamasını da unutmamak lazım. Uygulama içinde gerçekten çok akılcı düzenleme ayarları taşıyor ve çekimlerinizi cihazların gücünden yararlanarak inanılmaz hale getirebiliyor. Ayrıca Google Fotoğraflar uygulaması da önemli seçenekler arasında yer alıyor. Fotoğraf depolama amaçlı uygulama, artık hem Android hem de iOS tarafında portre fotoğraf desteği veriyor. Şirketin kendi algoritmasını kullanan uygulama, fotoğrafların arka plan bulanıklığını değiştirmenize imkan tanıyor.
Yazılım altyapısının derinlerinde bizim görmediğimiz bambaşka bir dünya çalışıyor. Bu dünya sayesinde artık akıllı telefonlar özellikle görüntüleme konusunda sınırları zorluyor. Bu yeni görüntüleme altyapısını beğenmeyenler de bulunuyor. Bu kişiler otomatik çalışan algoritmaların fotoğraf sanatını öldürdüğünü düşünüyor. Ancak kabul edilse de edilmese de Bilişimsel Fotoğrafçılık gerçek anlamda geleceği oluşturuyor. Daha ince telefonların daha büyük pille istendiğini günümüzde, donanım limitlerini aşmanın tek yolu yapay zeka sistemlerinden geçiyor. Bu yeni döneme direnmek ya da gelişmeleri eleştirmek değil, kabul ederek sürece dahil olmak gerekiyor. Artık cebimizde inanılmaz güçlü ve çok iyi fotoğraf / video çeken tam fonksiyonel bilgisayarlar yer alıyor.
Bu altyapıyı kullanan en yeni iPhone modelleri