Son yıllarda ortaya koyduğu işlerin kalitesiyle takdir toplayan NetherRealm StudIos en iyi yaptığı işe, kaliteli dövüş oyunlarını bizlerle buluşturmaya devam ediyor. Mortal Kombat ve InjustIce paslaşmasında sıra tekrar yılların eskitemediği isimde. Bakalım Mortal Kombat 11, serinin çıtasını yukarı taşımayı başarabiliyor mu?. Bugün hala kaliteli Mortal Kombat oyunlarıyla buluşabiliyorsak bunun temel sebebi bir iflas aslında. Bir noktada isminin ağırlığı altında ezilen ve hızla tarihin tozlu sayfalarına doğru koşar adım ilerleyen seri, Midway Games’in de sonunu hazırladı aslında. Bu noktada yeni bir Mortal Kombat oyunu görmememiz gerekiyordu ama devreye Warner Bros. girdi, NetherRealm Studios kuruldu ve dümenin başına tekrardan serinin yaratıcısı Ed Boon geçti. İşte bu kritik hamle, 27 yıllık külliyatın da yeniden şahlanmasını sağladı. Her ne kadar isminin sonundaki sayı artmaya devam etse de MK9 bir yeniden yapımdı ve seriyi sıfırdan ele alıyordu. Bugün elimizde olan akıcı, geçişken ve tatmin edici dövüş sisteminin temelleri bu oyunla birlikte atıldı. Ancak ölmek üzere olan bir seriyi yalnızca düzeltilmiş dövüş mekanikleriyle kurtarmak zor. Bu yüzden Mortal Kombat için çok daha kritik bir yapı daha elden geçirildi; vahşet düzeyi… KAN, TER, GÖZYAŞI Mortal Kombat her zaman vahşetin ön planda olduğu bir yapım oldu. Başka bir oyun bunun yarısını, bu denli gerçekçi bir şekilde ekrana yansıtmaya kalksa muhtemelen yer yerinden oynardı. Ancak 27 sene önce sınırı çizilen ve kitlelerce kabul gören bu yapı için Mortal Kombat’ın serbest geçiş kartı bulunuyor birazcık. Hatta öyle ki; seri yeniden ayağa kaldırılırken söz konusu vahşetin derecesi tavana vurduruldu. Yapımcılar için yalnızca kol kesmek, kelle uçurmak, kan fışkırtmak yeterli değildi. İç organların parçalandığını görmemiz, insan vücudunun sahip olduğu istisnasız her bir kemiğin ne kadar farklı şekillerde kırılabileceğini öğrenmemiz gerekiyordu anlaşılan o ki. Yeni yapının kurtarıcısı da bu formül oldu birazcık. Karikatürize düzeyde vahşet ve bu vahşetin olabilecek en sarsıcı, en etkileyici şekilde oyuncuya aktarılması. O kadar ki, dövüşlerin önemli bir kısmında sinematik görüntüler devreye giriyordu artık. Dövüş sistemine eklenen her bir yeni mekanik, temelde daha fazla vahşetin ortaya çıkmasına hizmet eder hale gelmişti. Tüm bunların yeniden altını çiziyoruz çünkü Mortal Kombat 11 de bu düşünce yapısını vücudunun her zerresinde korumaya devam ediyor. Serinin en vahşi ve kanlı oyunuyla karşı karşıyayız. Ancak birazdan değineceğimiz oyunun hikayesinde vurgulandığı gibi, burada da bir dengenin peşine düşülmüş. Tüm bu vahşetin ortasında MK11 aynı zamanda fazlasıyla komik ve eğlenceli de bir yapım. Mortal Kombat hiçbir zaman kendisini fazla ciddiye alan bir seri olmadı zaten. Ancak burada işin karikatür tarafına da ciddi şekilde ağırlık verilmiş ve böylece komedi ile vahşetin arasında bir denge oturtulmuş. Tabii ki bu demek değil ki önceki oyunların görsel yapısından rahatsız olanlar burada kendilerini daha iyi hissedecek. Hayır, eğer Mortal Kombat’ın görsel yapısı size göre değilse, 11’den de koşarak kaçmanız en doğrusu olacaktır. TANRILAR ÇILDIRMIŞ OLMALI Söz konusu komedi ve eğlence oyunun tek kişilik senaryo modunda kendisini gösteriyor en çok. Önceki oyunda Raiden, Shinnok’u alt etmiş ve kolyesini kendisine saklamıştı. Ancak bu yeni güç onu etkisi altına alıyor ve Raiden giderek yozlaşıyor. “Koruma” adı altında her şeyi yapmaya karar veren ve bir anlamda dehşet saçmaya başlayan şimşek tanrısı giderek evrenin dengesinin de bozulmasına neden oluyor. Bu durum bir başka tanrının, zamanın koruyucusu Kronika’nın ortaya çıkmasını sağlıyor. Evrenin dengesini yeniden sağlamayı amaçlayan Kronika ne yapıyor peki? Elbette geçmişle günümüzü birleştiriyor, çünkü neden olmasın? Peki sonuç ne oluyor? Genç Johnny Cage ile yaşlı halinin birbiriyle kapışmasından ne beklemeniz gerekiyorsa tam olarak o oluyor. Bu inanılmaz absürt ve saçma duran konsept Mortal Kombat ismi altında kusursuza yakın çalışıyor. Karakterlerin geçmişteki halleriyle olan diyalogları, kurdukları ilişkiler ve yaşananlar o kadar keyifli bir şekilde işlenmiş ki, 5-6 saatlik senaryo süresince hem bolca gülecek hem de oyunun mekaniklerini en ince ayrıntısına kadar öğrenme fırsatı yakalayacaksınız. Bir dövüş oyununda gördüğümüz en iyi senaryo modlarından birine sahip MK11. ÖDÜL MÜ CEZA MI? Pek çok oyuncu Mortal Kombat X’in “grind”, yani bir şeyleri elde edebilmek uğruna aynı şeyleri tekrar ve tekrar yapmayı gerektiren sisteminden isyan etmişti. Ne yazık ki MK11’de de bu durum değişmiyor. Oyunda gerçekten muazzam ölçekte bir özelleştirme imkanı bulunuyor. Karakter özelliklerinden eşyalara, silahlardan kostümlere kadar her şey değiştirilebiliyor. Her ne kadar tüm bunlar oyun içi ödemelere tatsız bir şekilde yönlendirilmemiş olsa da, içerik anlamında keyifsiz bir yola sıkıştırılmışlar. Söz konusu ögeleri kazanmanın iki temel yolu var: Towers of Time ve Krypt. Çeşitli mücadeleleri bünyesinde barındıran kuleleri tamamlayarak sonucunda ödüllendiriliyorsunuz. Ancak hem bu kuleleri tamamlamak düşünüldüğü kadar kolay değil (Çünkü pek çok dövüşe özel zorluklar ekleniyor ve bu zorluklar yalnızca size etki ediyor) hem de sonucunda elde ettiğiniz ödüller rastgele belirleniyor. Yani arzu ettiğiniz ögeleri elde edebilmek için bu kuleleri defalarca bitirmek zorunda kalıyorsunuz. Krypt tarafında ise çeşitli sandıkları topladığınız oyun içi paralarla açıyorsunuz. Ancak bu sandıklardan çıkan ödüller de rastgele belirlendiğinden aynı sıkıntı kendisini gösteriyor. Evet, oyun yapılabilecek pek çok şey sunuyor ancak bir noktadan sonra bunlar size zulüm olmaktan öteye geçemiyor ne yazık ki… FERAHLAMIŞ BİR MORTAL KOMBAT Arenanın içine girdiğimizde ise Mortal Kombat’ın yüklerinden arındığını ve yeni fikirlerle tazelendiğini görüyoruz. MKX ile birlikte gelen koşma sisteminin kaldırılmış olduğunu görmek bizleri sevindirdi. Ayrıca animasyon eşliğinde düşman parçalayan X-Ray saldırıları da yerini Fatal Blow saldırılarına bırakmış. Hasar gücü oldukça yüksek olan bu saldırıları ancak sağlığınız yüzde 30’un altına düştüğünde ve her tur bir kez olmak sureti ile kullanabiliyorsunuz. Sınırlı kullanıma sahip olması ve çok ciddi seviyede hasar vermesi sayesinde hiçbir maç rahat bir zafer garantisi sunmuyor MK11’de. Ayrıca artık 2 farklı barımız bulunuyor oyunda: Savunma ve atak. Savunma barı dolduğunda özel kaçınma hareketleri ve kombo engelleyiciler kullanabiliyorsunuz. Atak barı ise tahmin edebileceğiniz üzere özel saldırı hareketleri sergilemenizi sağlıyor. Tüm bu değişiklikler hem oyunun ferahlamasını, hem de MKX’e göre birazcık daha yavaşlayarak dövüşün tüm akışkanlığının hissedilebilmesini sağlamış. Merak etmeyin; MK11 bugüne kadar bir dövüş oyununda gördüğümüz en iyi eğitim bölümü ile birlikte geliyor. İster seriye ilk kez giriyor olun, isterseniz yılların MK oyuncusu, bu bölüm fazlasıyla işinize yarayacak. HASSAS KİŞİLERE GÖRE DEĞİL İlginç bir şekilde Mortal Kombat 11 hala Unreal Engine 3 motorunu kullanıyor. Unreal Engine 4’e geçmeme sebebi olarak alıştıkları ve üzerine inşa ettikleri yapıyı değiştirmek istemediklerini belirtiyorlar. Her ne kadar eski bir motor olsa da, MK11 mevcut standartlara göre oldukça güzel görünüyor. Özellikle de herkese tavsiye etmeyeceğimiz vahşet sahnelerinde. Ancak böyle şeylerden rahatsız olan biri değilseniz kesinlikle MK11’in sinematik dövüş atmosferini birincil elden deneyimlemelisiniz… DETAYLAR Serinin alamet-i farikası olan Fatalityler Mortal Kombat 11’de de mükemmel görünüyor. Ancak biz kimseyi rahatsız etmemek adına Johnny Cage’den bir görüntü paylaşıyoruz. Mortal Kombat 11’in muazzam ölçekte bir karakter özelleştirme havuzu bulunuyor. Alıştığımız karakterleri bambaşka şekillere sokabiliyoruz. Oyuna da yakışmış hani… Özelleştirme kısmı yalnızca kozmetik öğelerle sınırlı değil. Her dövüş öncesi karakterinizin hangi stili kullanacağını ve hatta hareket yelpazesini dahi değiştirebiliyorsunuz. Karakter özelleştirmesi güzel şey ancak bu öğeleri elde etmek kolay değil. Ya Krypt’te sonucu belirsiz sandıklar açacaksınız, ya da kulede ödülü belirsiz maçlar kazanacaksınız. PUANLAMA