Serdar URÇAR
HP Türkiye
Genel Müdürü
LOG Eylül 2008
Herhalde bu soruya, sorunun yöneltildiği kişi sayısı kadar değişik yanıt almak hiçbirimizi şaşırtmaz. Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in de belirttiği gibi “70 milyon teknik direktöre sahip” olan bir ülkede, nasıl bir gelecek hayal ettiğimiz konusunda da çeşitlilik yaşanması kaçınılmaz. Bu soruyu kendi adıma yanıtlamam gerekirse, bireysel özgürlükleri genişleten ve koruyan, ekonomisini güçlendiren, dünyaya açılmaya devam eden, eğitim kalitesini ve üretkenliğini artıran, özet olarak gerek bireyleri, gerek firmaları gerekse devlet kurumları ile daha iyiye giden bir Türkiye hayal ediyorum.
İçselleştirdiğim bu anlayış, yeni bir atamayla başına geçtiğim HP Türkiye’nin bakış açısıyla da örtüşüyor. Sahip olduğumuz 9 kurumsal ilkenin en önemlilerinden biri ‘Kurumsal Vatandaşlık’ olduğuna göre, bizler Türkiye’nin daha iyiye gitmesi için çalışmayı sürdüreceğiz.
Bu noktada kendimize şu soruları soruyoruz: “Peki bunu nasıl yapacağız?” ve “HP’nin bu konudaki rolü nedir?”
Yaşadığımız çağda devletin etkinliğini, şirketlerin üretkenliğini ve bireylerin yaşam kalitesini artırmada teknolojinin oynadığı ve oynamaya da devam edeceği rol inkâr edilemez. İşte biz de HP olarak, bu noktada devreye giriyoruz. Geliştirdiğimiz lider teknolojiler, sahip olduğumuz güçlü organizasyon yapısı ve etrafımızı çevreleyen, teknoloji dünyasının en geniş ve en güçlü yerel ekosistemi ile ülkemizin daha ileriye gitmesi için tüm gücümüzü seferber ediyoruz. Organizasyon yapımız, aslında odaklandığımız konuları da ortaya koyuyor. Kişisel teknoloji alanında hâlâ en güçlü trendin mobil yaşam ve iş, yani mobil teknolojilerin ve mobil iletişim araçlarının kullanımı olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda taşınabilir bilgisayarlardaki liderliğimizi korumanın yanı sıra, akıllı telefon alanındaki yatırımlarımızı sürdürüyor ve mobil iletişim şirketleri ile işbirliğimizi de artırıyoruz.
Görüntüleme ve baskı alanında ise, yeni nesil internetin yükselişini yakından takip ediyor ve eskiden bir haberleşme ve bilgi alma platformu olan elektronik ortamın gerçek yaşama paralel bir dünyaya doğru nasıl hızla evrildiğini gözlemliyoruz. Sonuç olarak oluşan bu yeni dünyada da fiziksel dünyada yaptığımız birçok işleme ihtiyaç duyduğumuzu görüyor ve bu nedenle internet üzerinden baskı hizmetlerine yönelik çözümler geliştirmeye odaklanıyoruz.
Bu doğrultuda satın aldığımız online fotoğraf baskı pazarının lider firmaları Snapfish ve Pixaco ile web baskısı portföyümüzü genişleterek bu alandaki hizmetlerimizi global bir ölçeğe yayma planlarını başarıyla uyguluyoruz. Yanı sıra, günden güne renklenen dünyamızda renkli baskı gereksinimlerinin de büyüdüğünü görüyor ve kullanıcılarımıza mükemmel bir renk kalitesi sunmak için hem donanım, hem de mürekkep konusundaki AR-GE faaliyetlerimizi hızlandırıyoruz.
Şirket ve devlet kurumları tarafında ise esas olan unsurların etkinlik ve üretkenlik olduğunu biliyoruz. Hızla değişen dünyada, gerek vatandaşa hizmet anlayışı gerekse devletten beklenen hız ve esneklik seviyeleri farklılaşıyor. Kurumsal alanda nasıl bir rekabet dünyasının var olduğunu ve firmaların bu dünyada ayakta kalmak için ne kadar güçlü ve ne kadar hızlı olmaları gerektiğini söylemek ise, malumu ilan etmekten başka bir anlam taşımıyor. Bu noktada, özel ve resmi kuruluşların son derece çevik bir teknoloji altyapısına sahip olmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu çevik altyapının da donanım, yazılım, destek, katma değerli servisler, veri merkezleri kurulumu ve işletilmesi gibi pek çok boyutu bulunuyor. HP olarak, tüm bu boyutları kapsayan bir toplam çözüm anlayışını güçlü bir kadro ve güçlü bir ekosistem aracılığı ile pazara götürüyoruz.
Çevik bir altyapı oluşturma yolunda en önemli tecrübeyi ise kendi içimizde gerçekleştirdiğimiz bir uygulamadan edindik. CIO’muz Randy Mott’un yönetiminde yürütülen bir veri merkezi dönüştürme projesi ile son iki yılda globaldeki veri merkezi sayımızı 85’ten, yedekleri dahil üç çift veri merkezine indirmeyi başarmış bulunuyoruz. Bu sayede işlemci gücünü %80 oranında artırmış, yılda 1 milyar dolarlık tasarruf sağlamış, veri depolama kapasitemizi ikiye katlamış, enerji maliyetlerimizi %60 ve ağ maliyetimizi %50 oranında azaltmış durumdayız.
Bunların yanı sıra, alanında en yeni ve en gelişmiş teknolojilerimizle gerçekleştirdiğimiz bu projede, dünyamızın ivedilikle aşılması gereken problemlerinden biri olan çevre kirliliğini önlemeye yönelik çözümler oluşturmaya çalıştık. Gelecekte de, sahip olduğumuz ‘Yeşil Teknoloji’ anlayışı doğrultusunda yeni ürün ve çözümler geliştirerek, Türkiye’deki müşterilerimizin bu alandaki gereksinimlerini ‘çevre dostu’ teknolojilerimizle karşılamaya devam edeceğiz.
Özet olarak ifade etmek gerekirse, hayalini kurduğumuz Türkiye’yi yaratmak için devlete, firmalara ve bireylere, sahip olduğumuz uzmanlık, bilgi birikimi ve vizyon doğrultusunda katkı sağlamayı sürdüreceğiz.