NBA 2K Playgrounds 2 incelemesi
STREET HOOP’UN İZİNDEN
90’lı yıllarda oyuncu olma şansını yakalamış okuyucularımız Street Hoop efsanesini hatırlayacaklardır. Arcade salonlarının vazgeçilmez oyunu olan Street Hoop, pek çok insana basketbol oynamayı sevdiren yapım olmuştur. 3’e 3 takımlar halinde ve faul, hatalı yürüme, inişe geçmiş topa müdahale ve benzeri kuralların yok sayılarak oynandığı bu sokak basketbolunda Amerika olup Tayvan’a karşı şampiyonluk mücadelesi vermek gibi akıllara zarar işler yapardık. Ancak işte o estetik smaçlar, olmadık yerlerden giren şutlar, sayıya giden rakibi arkadan düşürerek kapılan toplar derken inanılmaz eğlenceli geçerdi mücadeleler. Hele süper şut barı dolduğunda arkasından alevler saçarak attığınız üçlükler az maç döndürmemiştir (süper şutunu smaç olarak kullanmak acemiliktir, lütfen bu konuyu tartışmayalım). Günün sonunda baktığımızda evet, bu oyunun hiçbir şekilde gerçeklikle alakası yoktur ancak oyuncu başından mutlu bir şekilde ayrılır. NBA 2K serisini eleştirme gayesinde değiliz yanlış anlaşılmasın, her noktasıyla detay saçan o seri elbette basketbolu dijital olarak deneyimlemek için hala en iyi tercih. Ancak bazen yanımıza bir arkadaşımızı alıp, kahkahalar atarak basketbol oynamak istiyor deli gönlümüz ve bunu yapamıyor olmak bizleri çok üzüyordu. Neyse ki NBA Playgrounds çıktı geldi de, Street Hoop’un açtığı boşluk bir nebze doldu. Yine kuralsız, yine gerçeklikten uzak ve yine sadece eğlendirmeyi amaçlayan bir basketbol oyunu var elimizde. Eğer ilk oyunu oynadıysanız burada da az çok aynı şeylerle karşılaşacaksınız. İnanılmaz estetik görünen hareketler, havalarda uçuşan adamlar, çizgi film vari bir görsellik ve son derece hızlı bir oyun yapısı burada da yerini koruyor. Elbette 2K’in devreye girişiyle birlikte yenilikler de yok değil, bunlardan yazımızın içinde bahsedeceğiz.