Spor oyunlarının belki de en başarılı serisi olan NBA 2K, bizlerle olan düzenli randevusunda yine son derece şık bir şekilde boy gösteriyor. Lakin bir şeyler doğru hissettirmiyor. Acaba ilişkimiz monotonlaşmaya mı başladı? Sorun bizde değil onda mı? Yoksa biraz ara mı versek? Yok yok, o kadar da değil! Basketbol dünya genelinde en popüler ikinci spor olsa da, NBA tüm organizasyonlar içinde tartışmasız en başarılı olanı. Sadece sporcuların kalitesiyle değil, organizasyonun yönetim anlayışı, yayın politikaları ve sunum şekliyle de muadillerinin çok üzerinde bir havası var. Herhangi bir NBA maçını izlediğinizde, sanki aylardır üzerinde çalışılan Oscar ödül törenini izliyormuş gibi bir hissiyata kapılıyorsunuz ve adamlar bunu her gün, 5-6 farklı şehirde gerçekleştiriyor. İşte NBA 2K serisini değerlendirirken bu etkenlerin tamamını dikkate almanız gerekir. Çünkü firma, oyuncuya sadece işin sahaya yansıyan kısmını aktarmaya çalışmıyor. Özellikle son yıllarda, bu devasa organizasyonun her parçasını dijital hale getirmeye gayret gösteriyorlar. Bu konuda başarılı olduklarını da söyleyebiliriz. NBA 2K16, dünyanın en kaliteli organizasyonunun gerçeğe en yaklaşan tezahürü konumunda. YAPAY ZEKA ÇILDIRMIŞ NBA 2K serisi, uzun zamandır ne yaptığını çok iyi biliyor. Bizler de incelemelerde; “Şurası değişsin, burası olmamış” diyemiyoruz. Hal böyle olunca adamların devrimsel yenilikler peşinde koşmuyor olmalarını sorgulamamak gerekiyor. Tabii ki daha iyi olabilecek parçaları her zaman var ve neyse ki onlar da bu parçaların hangileri olduğunun çok iyi farkında. Saha içine baktığımızda tamamen aynı görünen ancak çok farklı hissettiren bir oynanış mekaniği ile karşılaşıyoruz. Bu seneki en büyük gelişmenin rakip yapay zekasında olduğunu söyleyebiliriz. Eğer geçtiğimiz yıllarda rakibe sayı atmanın kolay olduğunu düşünenlerdenseniz, sizleri bu sene çok güzel sürprizler bekliyor diyebiliriz. Bir kere artık çok üst düzey yıldızlar haricinde oyuncuyu alıp, iki hareketle rakibi ekarte edip, potaya rahatça ulaşmak diye bir şey yok. Bu tarz eylemler çok yüksek ihtimalle top kaybı veya faulle sonuçlanıyor. Tek tuşa atanmış olan cross-over’ın da, isolation’ın da yapılması gereken yer ve zamanı var. Topu durduk yere sağdan sola çektiniz diye rakip pazara gidecek değil. Rakibin ayak hareketlerini incelemeli ve en ters anında yön değiştirerek hedefe yönelmelisiniz. Ancak savunmacınızı geçmeniz sayıyı elde ettiğiniz anlamına da gelmiyor çünkü yapay zeka yardım savunmasında da inanılmaz işler çıkarıyor. Sizi savunmayan diğer oyuncuların hareketlerinize göre koşu ve pas kanallarınızı kapatma şekli hiç olmadığı kadar iyi. Burada üzerinize gelen savunmacıları analiz etmek ve boşa çıkan takım arkadaşınızı görmek ise size düşüyor. Ve inanın bunlar saniyenin yarısı kadar sürelerde belli olan işler. NBA 2K16’da başarılı olabilmek için hiç de fena olmayan bir el göz koordinasyonuna ve dahası basketbolun temel bilgilerine sahip olmalısınız. BİLMEYEN OYNAMASIN LÜTFEN İşte oyunun en acımasız ve bizce hatalı olduğu yerlerden birisi de tam olarak burası. Çünkü yapım, her oyuncuya yıllardır NBA 2K oynuyormuş muamelesi yapıyor. Oyuna başladığınızda hiçbir eğitici unsurla karşılaşmadan direkt olarak mücadelenin ortasına atılacaksınız. Hayır, oyun kolay olsa bu hiçbir sorun teşkil etmez. Ancak oyun zor, gerçekten çok zor hem de. Pas vermek, şut atmak, turnikeye kalkmak değil zor olan. Tam istediğiniz anda, planladığınız noktaya, düzgün şekilde pas atmak zor olan. O topun yerden sekerek mi yoksa bombeli attığınızda mı hedefe ulaşacağını öngörebiliyor ve dahası bunu eyleme dökebiliyor olmanız lazım. Ama yapamayacaksınız, en azından pek çoğunuz. Oyun bu detaylarda inanılmaz zor. Madalyonun diğer yüzünde ise zorluk eşiğini aştıktan sonrası yer alıyor. İşte o eşiği atladığınız andan itibaren bu sefer inanılmaz bir zevk dalgalanması yaşamaya başlıyorsunuz. İstediğiniz her hareketin nasıl kusursuzca eyleme döküldüğünü görmek şimdiye dek hiçbir spor oyunun yapamadığı kadar mutlu ediyor oyuncuyu. Sadece kolayca vazgeçmeyin ve oyuna birazcık emek harcayın. EN ÇOK BANA SORACAKSINIZ! Oyunun içeriğine baktığımızda ise bildiğimiz ve sevdiğimiz tüm modların yerini koruduğunu görüyoruz. Serinin en fazla ön plana çıkan modu olan MyCareer pek tabii oyunun üzerine en çok konuşulmayı gerektiren noktası oluyor. Ancak bunun tek sebebi MyCareer’in çok seviliyor olması değil, bu sene çok ağır saçmalanmış olmasından da kaynaklanıyor. Bu sene MyCareer bölümünde ünlü yönetmen Spike Lee tarafından hazırlanan Livin’ Da Dream isimli bir hikayeye dahil oluyoruz. “Kendi” oyuncumuzu yarattığımız ve “kendi” kariyerimizi oluşturduğumuz bir bölümde, Spike Lee tarafından karar verilmiş adamın tekinin öyküsünü takip etmek zorunda kalıyoruz kısacası. Kelimenin tam anlamıyla saçma bir karar bu. Oyuna bir senaryo modu eklersin ve orada bunu gerçekleştirirsin anlarız. Ancak karakter yaratmaya neden engel olursun ki? “Frequency Vibrations” takma adına sahip bir genci lise yıllarında alıp önce üniversite ve sonrasında da NBA yollarına sürüklüyoruz. Üniversite ve NBA takımlarına dahil olma süreci fena olmamakla birlikte hikayeye müdahale edebildiğiniz yegane noktaları da bunlar oluşturuyor. “Senin hikayen, senin seçimin” mottosuna sahip bir bölümde hiçbir kararın bize ait olmaması gibi enteresan bir durum var. ÇAKMA SUPERSTAR MyCareer’ı zorlama bir hikayeye indirgemiş olmaları yeterince saçma değilmiş gibi, bir de içerikte ağır çuvallamışlar. Lise kariyerinize başladığınız andan itibaren size NBA’in yeni süperstarı olacağınız hissiyatı aşılanıyor. Tüm takımlar peşinizden koşuyor, dünyanın en ünlü menajeri ayaklarınıza kapanıyor ve bunun gibi pek çok şey oluyor. Lise ve üniversite maçlarında gerçekten bunu hissediyorsunuz da. Sahadaki tüm oyunculardan daha yetenekli ve güçlü olduğunuz her hareketinizden belli oluyor. Ancak draft edilip de NBA’e geçtiğiniz anda soğuk bir duş alıyorsunuz çünkü oyuncunuzun yetenek puanı 55 olarak karşınıza çıkıyor. 55 ne demek? Normal takım oluştursan yedeğe bile oturtmayacağın, takımda neden var olduğu belli olmayan oyuncu demek. Üniversiteden yeni gelmiş bir süperstar adayının 95 puana sahip olmasını elbette beklemiyoruz. Ancak potansiyel bir Michael Jordan, Kobe Bryant veya Lebron James muamelesi gösterilen bir adamın daha ilk senesinde en az 75 ve üzeri ortalamaya sahip olması gerektiği de tartışılmaz. Bu ve bunun gibi pek çok kusur nedeniyle MyCareer’ın ilk sezonu oldukça sancılı geçiyor. Neyse ki ikinci sezondan itibaren hikaye tamamlanıyor ve alıştığımız MyCareer oynanışı bizim oluyor. ÖYLE KOLAYDAN EĞLENMECE YOK! Son yıllarda her şeyi harika yaparken çevrim içi kısmında çuvallamalar yaşayan seri burada da biraz toparlanmış görünüyor. Artık çevrim içi maçlar daha stabil ve kullanışlı olmuş. MyCareer’ın ilk sezonu dışında oyundan fazlasıyla zevk alacaksınız, tabii isyan edip kapatmazsanız. Çünkü tüm bu içeriği baltalayan çok önemli bir kusur var; yükleme süreleri! Oyun sizi çok fazla beklemek zorunda bırakıyor ki bu her oyuncunun müsamaha gösterebileceği bir durum değil. Ancak sorun etmezseniz, bu sene de basketbol dendiğinde doğru tercih NBA 2K olacaktır. DETAYLAR Oyunun grafikleri çok iyi hale getirilmiş. Özellikle büyük yıldızların tasarımları muazzam. Ancak ortalama oyuncularda aynı özenin gösterildiğini söylemek pek mümkün değil. Her sene sunum anlamında oyuna bir yenilik eklemeyi alışkanlık hale getirmiş olan yapımcılar, bu sene de stüdyo içi röportajlarla bu geleneği sürdürüyor. TNT Inside ekibi maç öncesi ve sonrasında yine harikalar yaratıyor. Bir de Barkley’i eklemeyi başarabilirlerse NBA 2K serisi sırf bu ekip için bile oynanır. İlk sezonu atlattıktan sonra MyCareer sevdiğimiz haline dönüş yapıyor. Artık boş günlerde de neler yapacağımıza karar verip, çok daha etkili bir kariyer oluşturabiliyoruz. PUANLAMA