Kaçıncı kez başa sardığını artık unuttuğumuz Need for Speed serisi, yeniden takılarından kurtulup kendisine temiz bir sayfa açıyor. Yapısal olarak “Underground” serisine benzerliği ile dikkat çeken bu seneki Need for Speed, Tomb Raider’a yarayan yeni başlangıçtan pek de istediği sonucu alamıyor Açık konuşmak gerekirse Need for Speed ismi Criterion Games’in eline geçtiğinde çok ümitlenmiştik. Burnuot serisi ile harikalar yaratmış olan bu firmanın Need for Speed ile neler yapabileceğini tahmin bile edemiyorduk zira. Kendileri de bu beklentileri boşa çıkarmadı. Gerek Hot Pursuit, gerekse de Most Wanted ile hiç de fena olmayan bir kalite ortaya çıkardılar (Rivals da kötü sayılmazdı hani). Ancak seri şimdi başka bir firmanın, İsveç ve İngiltere merkezli Ghost Games’in ellerinde. Tabii bu tam anlamıyla bir ayrılık sayılmaz çünkü Criterion ekibinin yüzde 80’i Ghost Games bünyesine geçmiş durumda. Kısacası olaya hakim isimlerin bu oyun üzerinde çalışmış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tanıtım videoları da bunu kanıtlar nitelikteydi. Need for Speed, sadece o videolar sebebiyle dahi son yılların en çok beklenen yarış oyunlarından birisi haline geldi. Ancak video ile oyunun birbirini tutmadığını daha önce pek çok kez görmedik mi zaten? MÜHİM OLAN GÖZE HİTAP ETMEK Mİ? Öncelikle tutan kısımlara değinelim. Tanıtımlar boyunca aklımızı başımızdan alan grafikler oyunda da olduğu gibi yerini koruyor. Yapımcılar pek çok oyunda yaptığı gibi çıkış zamanı kalite düşürmeye gitmemiş. Oyunun görsel kalitesinden fazlasıyla memnun kalacağınızı rahatlıkla söyleyebiliriz. İşin sanat yönetimi anlamında her konuda başarılı bir işçilik var. Sesler, müzikler ve atmosfer de son yılların en başarılı yarış oyunu tasarımları olarak dikkat çekiyor. Devamlı gece ve yağmurlu olması sebebiyle mantıksız ama tarifsiz güzellikte bir atmosferi var oyunun. Lakin oyun, tıpkı ambalajı çekici, lezzeti işe yaramaz atıştırmalıklar gibi içerikte tökezliyor. Bir kere devamlı çevrim içi olma zorunluluğu ile kocaman bir eksi yazdırıyor hanesine. EA bu inadından ne zaman vazgeçecek gerçekten bilemiyoruz. Oyunu durduramamak, Türkiye gibi internet altyapısı vasat bir ülkede ilk dalgalanmada oyundan düşmek can sıkıcı durumlar. Günümüz video oyun sektörüne yakışmayan bu tutumu görmezden geldiğimizde dahi kaliteli bir içerikle baş başa kaldığımızı söylemek mümkün değil. BILL GATES’İN GAZINA GELİNCE Gerçek insanlar ile hazırlanmış ara sahneler inandırıcılıktan uzak ve bayağı. Ne öyküsel bir katma değerleri var ne de heyecan verici bir unsurları. Tek kişilik yarışlar birbirini tekrarlar nitelikte. Geniş özelleştirme seçenekleri oyunun içerik anlamında parladığı yegane nokta. Araçlarınızı baştan aşağı değiştirebiliyor, tamamen kendinize özel sonuçlar elde edebiliyorsunuz. Need for Speed, oldukça etkileyici görünen ancak aynı zamanda etkiyi hissettirmekte başarılı olamayan bir oyun. Bill Gates’in; “Bir şeyi iyi yapamıyorsanız, en azından iyiymiş gibi gösterin” sözü Need for Speed’i kurtarmaya yetmiyor ne yazık ki… PUANLAMA