Nereden Nereye bu hafta, Subaru‘nun ve motor sporları tarihinin en önemli otomobillerinden birisi olan Impreza‘yı konuk ediyor.
Subaru’nun miladına gelmeden önce, onun ataları olarak nitelendirebileceğimiz Fuji Heavy Industries karşımıza çıkıyor. Japonya’da en önemli transport tedarikçilerinden birisi olan Fuji’nin, ürün hayatına 1915 yılında hava araçları geliştirerek başladığını görüyoruz. 1932 yılında en büyük uçak üreticilerinden birisi olan ve adını Nakajima olarak yenileyen organizasyon, Mitsubishi ile birlikte İkinci Dünya Savaşı‘nda Japonya’nın en önemli savaş uçağı tedarikçilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve Japonya’nın savaşı kaybetmesinin ardından toparlanma sürecine girmek için hemen çalışmalara başlayan Nakajima ekibi, adını 1946 yılında Fuji Sangyo olarak yenileme kararı alır
Savaş sonrası, diğer tüm otomobil üreticileri gibi kolay ulaşım parolasıyla yola çıkan Fuji grubu savaştan arta kalan uçak parçalarıyla ürettikleri ve Rabbit adını verdikleri scooter tipi motosikletleri imal etmeye ve dış pazarlara sunmaya başlarr. Takvimler 1950‘yi gösterdiğinde Fuji Sangyo, Japon hükümetinin öncülüğüyle diğer önemli üreticilerle bir araya gelerek Fuji Heavy Industries markasını oluşturma kararı alır. Bu ortaklıkta Fuji Kogyo scooter üretimini, Fuji Jidosha otobüs üretimini, Omiya Fuji Kogyo motor teknolojileri üretimini, Utsunomiya Sharyo şasi ve karoser üretimini ve Tokyo Fuji Dangyo ticari pazarlama bölümünü üstlenerek Subaru logosunun üzerindeki yıldızları oluşturur.
Söz konusu Subaru olduğu zaman mutlaka boxer motora ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. 1986 yılında Karl Benz‘in patentini aldığı bu motora Impreza dahil olmak üzere bütün modellerine yer veren Subaru, boxer motorla özdeşleşmiş bir üretici olarak zihinlerimizdeki yerini koruyor. Standart motorların aksine piston yapısı yere paralel dizilimde bir motor olan boxer motorda silindirler tek bir krank milinin etrafında yatay sıralı olarak yerleştirilir. Krank mili ortak olan boxer motorda pistonların hareketi tek bir düzlemde meydana gelir. Performans açısından iyi değerler sunabilen ve ağırlık merkezini aşağı çekmeleriyle bilinen boxer motorlar, tüketim açısından verimsiz olarak nitelendirilir. Günümüzde halen modellerinde boxer motora yer vererek bu geleneğine devam ettiren Subaru, 2.0 litrelik dizel boxer motoru geliştirerek bu algının değişmesinde büyük rol oynamaktadır.
Fuji Heavy Industries’in kurulmasının ardından otomobil üretmek için harekete geçen yetkililer, 1953 yılında Subaru’yu kurarak markanın ilk otomobil modeli olan Subaru 1500‘ü 20 adetlik üretim rakamıyla satışa sunmaya başlar. İleriki süreçte Nissan’ın Fuji Heavy Industries’in yaklaşık yüzde 20’lik bir hissesini almasıyla birlikte otomobil üretimi hareketlenen Subaru, 1969 yılında R-2, 1971 yılında Rex ve Leone, 1978 yılında BRAT, 1985 yılında Alcyone ve 1989 yılında Legacy modellerini kullanıcılara sunar. Tüm bu modellerin ardından Subaru, ileriki süreçte markanın referans modeli olacak efsanesini takvimler 1992 yılını gösterdiğinde tüm dünyanın karşısına çıkarır.
Subaru gelecekte markasıyla özdeşleşecek olan modeli Impreza’yı ilk olarak tarihler 22 Ekim 1992‘yi gösterdiğinde gün yüzüne çıkardı. Ekim ayının sonuna doğru yapılan tanıtımın ardından Kasım ayı içerisinde piyasaya çıkan Impreza’da ön tekerlekten çekiş ve Subaru’nun genetik değeri olan dört tekerlekten çekiş altyapı seçenekleri sunuldu. Subaru diğer modellerinde olduğu gibi Impreza’da da boxer motora yer vermeye devam etti. Impreza’nın model varyasyonlarına baktığımızdaysa sedan, hatchback ve belirli pazarlarda olmak üzere station wagon kasa tipleriyle satışa sunulduğunu görüyoruz. İlk jenerasyondan itibaren sportif tasarım hatlarına sahip olan Impreza’da her zaman tasarımın önünde motor ve motor teknolojilerinin geldiğini söyleyebiliriz.
Subaru Impreza’nın birinci jenerasyonunda karşımıza çıkan ünitelere baktığımızda 1.5 litreden başlayan motor seçeneklernini 2.5 litrelik üniteye kadar değişiklik gösterdiğini görüyoruz. İlk jenerasyonundan itibaren, dört ileri olmak üzere otomatik şanzımana sahip olan Impreza’nın manuel ayağında beş ileri değerli şanzıman görev yapıyordu. Bu jenerasyonda özgün olarak Subaru, Impreza için retro tasarım hatlarına sahip Casa Blanca adını verdiği özel bir versiyonu da satışa sundu. 5 yıl boyunca belirli bir çizgide giden birinci jenerasyona ilk müdahale 1997 yılında geldi. 1998 yılından itibaren satılan Imprezalara Forester modelinin kokpiti entegre eden Subaru, iç tasarımda da küçük değişikliklere gitti.
Motor sporları bilgi birikimini ve teknolojisi asfalta yansıtmak isteyen Subaru, bu bilgi birikimini ilk jenerasyondan itibaren Impreza’da sunmaya karar verir. Standart Impreza’nın performans değerleri artırıldığı ve tamamen farklı karakterde karşımıza çıkan bu versiyonların ismi WRX olacaktır. Subaru’nun ralli tecrübesinin simgesi olduğu için modele World Rally eXperimental’ın harfleri verilir. İlk günden günümüze kadar Subaru’nun motor sporları teknolojilerinin asfalta yansıyan yüzü olan Impreza WRX modelleri, ilk olarak karşımıza 1992 yılında çıkar. 236 beygir güç üreten ilk Subaru Impreza WRX modelinde viraj kabiliyetinin geliştirilmesi için LSD tipi diferansiyele yer verilir. Subaru, bağımsız yarış organizasyonlarında satışa sunulmak üzerine WRX RA modelini de kullanıcılara sunduğunu görüyoruz. Günlük kullanım dışında olan WRX RA’da klima başta olmak üzere birçok donanım çıkartılarak yarış ekipmanlarına yer veriliyor.
WRX modelinin turbo beslemeli makinesine sahip olan STI modelleri ise ilk kez 1994 yılında kullanıcılar sunulmaya başlandı. 250 beygir gücündeki ilk Impreza WRX STI‘nin tıpkı standart WRX modelinde olduğu gibi RA modeline yer veren Subaru, 275 beygirlik bir “oyuncağı” kullanıcılara sundu. 1995 yılında sunulan WRX modelleri, belkide Impreza’nın üretim hayatı boyunca üretilmiş en özellerii arasında yer alıyor. Sebebiyse, serimizin ikinci bölümü olan Ford Focus ile sizlerle tanıştırdığımız efsane ralli pilotu Colin McRae. Colin McRae’nin Dünya Ralli Şampiyonası sahnesine çıktığı ve şampiyonluğunu kazandığı 1995 yılı onuruna 200 adetlik sınırlı üretim olarak üretilen Impreza WRX modelleri özel ralli mavisi ve McRae çıkartmalarıyla, en özel Impreza modelleri arasındaki yerini koruyor. 1999 yılına kadar sürekli motor geliştirmeleriyle gelen WRX’in son birinci jenerasyon modellerinin en güçlü hali 300 beygir güç üreten bir canavar olarak kullanıcılara sunuldu.
Impreza’nın birinci jenerasyonuyla birlikte gerek pistte gerek asfaltta başarılar elde eden Subaru, ikinci jenerasyon Impreza’yı milenyuma giriş hediyesi olarak 2000 yılından itibaren kullanıcılarla buluşturdu. Dış tasarım olarak birinci jenerasyona benzer hatlarla karşımıza çıkan ikinci jenerasyon Impreza’da, birinci jenerasyonda kullanılan platformun yenilenmiş hali kullanılıyor. İkinci jenerasyonun kendi içerisinde iki sefer makyaj geçirerek özgün tasarımına kavuştuğunu görüyoruz. Boyutsal olarak daha büyümüş şekilde karşımıza çıkan ikinci jenerasyonun, sedan versiyonunda 45 mm‘lik uzunluk, 40 mm‘lik genişlik, 22 mm‘lik yükseklik ve 5 mm‘lik aks mesafesi artışı yaşandığını görüyoruz. Bununla birlikte ikinci jenerasyonda karşımıza çıkan önemli altyapısal değişikliklerden biri olarak süspansiyon sistemi oluyor. Süspansiyon sistemi ve torsiyon yapısında iyileştirmeler yapan Subaru ekibinin hem ön hem arkada Mc Person tipi (çoğul salıncaklı) yapıya yer verdiğini görüyoruz.
Motor hacimlerinde herhangi bir değişiklik olmayan ikinci jenerasyon Impreza’da ilk jenerasyonda olduğu gibi motor seçenekleri 1.5 litreden başlayıp 2.5 litreye kadar değişiklik gösteriyordu. İlk jenerasyonda yer verilen dört ileri otomatik şanzıman devam ederken, beş ileri şanzımana ek olarak altı ileri değerli ünitenin de aileye eklendiğini görüyoruz. İkinci jenerasyon WRX ile birlikte motor teknolojilerinde yeniliğe giden Subaru’nun, Impreza dahilinde VVT (değişken valf zamanlaması) sunan motora yer verdiğini görüyoruz. WRX STI ise sunulduğu pazarlara göre değişiklik göstermekle birlikte maksimum 280 beygire kadar güç üreten bir motora sahip olarak karşımıza çıkıyor. 2004 yılına gelindiğinde Subaru, Amerika pazarı için ilk STI modelini Detroit Otomobil Fuarı’nda WRX WR adıyla karşımıza çıkarıyor. En büyük rakibi olan Mitsubishi Lancer Evo 8’in tanıtımının 1 ay ardından kullanıcıların karşısına çıkan modelde STI performans parçaları ve altın rengi jant takımı yer alıyor.
Subaru, üçüncü jenerasyon Impreza’yı karşımıza 2007 yılının Nisan ayında düzenlenen New York Otomobil Fuarı‘nda çıkardı. Üçüncü jenerasyon WRX ise altı aylık bir zaman diliminin ardından 2007’nin Ekim ayı içerisinde karşımıza çıktı. İkinci jenerasyona göre boyutsal olarak daha büyük bir yapıda karşımıza çıkan Impreza’da 56 mm‘lik genişlik, 95 mm‘lik yükseklik ve 165 mm‘lik aks mesafesi artış değelerine sahipti. Rakamsal artışlar olmasına rağmen aracın toplam ağırlığını eski jenerasyonla neredeyse aynı seviyede(1.394 kg- önceki jenerasyon 1.390 kg) tutmayı başaran Subaru mühendisleri ön tarafta yer verilen MacPherson süspansiyon sistemine ek olarak akta tarafta yeniliğe giderek çift salıncaklı bağımsız süspansiyon sistemi olan double wishbone‘a yer verdi. Tasarım hatları bakımından eski jenerasyonundan tamamen bağımsız bir yapıya sahip olan Impreza ailesi ses yalıtımı açısından daha iyileşmiş bir şekilde kullanıcılara sunuldu.
Motor seçeneklerine baktığımızda 1.5 litreden başlayan (yaklaşık 110 beygir) benzinli motorlara ek olarak 2.0 litrelik dizel boxer makinenin aileye dahil olduğunu görüyoruz. Boxer motorun dizel versiyonunu ilk kez 2008 yılında Paris Otomobil Fuarı‘nda kullanıcıların karşısına çıkaran Subaru, bu motorun değerini 150 beygir olarak açıkladı. Yeni jenerasyonla birlikte vites kutusunun otomatik ayağında da çeşitliliğe giden Subaru, dört ileri otomatik şanzımana beş ileri değerli vites kutusunu da eklediğini görüyoruz. Manuel vites kutusunda ise beş ve altı ilerilik şanzımanlar ise sunulmaya devam edildi.
Impreza ailesinin en güçlüsü WRX STI yeni üçüncü jenerasyonuyla ilk kez 2007 Tokyo Otomobil Fuarı‘nda boy gösterdi. Japonya’da 2.0 litre hacimli twin scroll turbo motoruyla sunulan WRX STI’nin bu versiyonu yaklaşık 304 beygir güç ve 422 nm tork değerine sahipti. Sunulduğu pazarlara göre değişiklik gösteren üçüncü jenerasyon WRX STI’de 2.5 litre hacim ve tek turbo beslemeli motor seçeneğinin de sunulduğunu görüyoruz. Bu versiyon ise 295 beygir güç ve 407 nm tork değerine sahip olarak kayıtlardaki yerini koruyor. Motorlarla birlikte yeni nesil STI modelinde elektronik modifikasyon olarak nitelendirebileceğimiz, Subaru’nun “Akıllı Sürüş” (SI-Drive) adını verdiği sisteme verildiğini görüyoruz. Bu sistemle birlikte ESP özelliğinin, kullanıcının isteği dahilinde “özgürleşmenin anahtarı” olarak kapatılmasına olanak sağlandığını ve sürüş modu seçeneklerini sistem dahilinde sunulan özellikler arasında. Siste, Normal, Sport ve Sport+ olarak değişen sürüş modları ve diferansiyel kilidinin sürücü tarafından belirlenmesine imkan veriyor.
Dördüncü jenerasyon Impreza, örtüsünü 2001 New York Otomobil Fuarı‘nda kaldırdı. Subaru’nun, Impreza genetiğini modernize etmeye çalıştıkça ilk zamanlarındaki tasarım kimliğinden uzaklaştığını düşünenlerin sayısı bu jenerasyonla birlikte bir hayli artış gösterdi. Eski jenerasyonla boyutsal olarak aynı değerlere sahip olan dördüncü jenerasyonun 2012 yılından itibaren artırılan aks mesafesi, araç içerisinde daha geniş bir yaşam alanını sunmaya başladı.
Subaru dördüncü jenerasyon Impreza’nın tasarımsal kimliğinden ötürü yer yer eleştirilerle karşılaşsa da, model dahilinde sunduğu gerek altyapısal gerekse teknolojik donanımlar, Impreza’nın bu güncel formunu teknolojiye pekiştirmesinde önemli rol oynadı. Güvenlik konusunda Impreza’yı bir üst noktaya çıkarmayı hedefleyen Subaru, çarpışma öncesi güvenlik teknolojisi olan EyeSight sistemini Japonya’da satılan Impreza modellerinde sunmaya başladı. Araç çevresini üç boyutlu işlemek için insan gözüne benzer şekilde çalışan iki kamera kullanan EyeSight teknolojisi; motor, şanzıman ve frenlerle koordinasyon kurarak çarpışma hasarını en aza indirmek adına sürücüye yardımcı olan bir sistem olarak kullanıcılara sunuldu.
Dördüncü jenerasyonla birlikte motor seçeneklerine baktığımızda opsiyonların 1.6 litrelik benzinli üniteden başladığını görüyoruz. Bununla birlikte 2.0 litrelik dizel ve benzinli turbo boxer makineler Impreza dahilinde sunulmaya devam eden motor seçenekleri olarak karşımıza çıkıyor. Impreza’nın altyapısal yeniliklerinin başında şanzıman ayağının yer aldığını söyleyebiliriz. Ailenin diğer modellerinde sunulan sürekli değişken otomatik vites kutusu olan CVT’nin bu jenerasyondan itibaren Impreza’da sunulduğunu görüyoruz. Bununla birlikte beş ve altı ileri manuel şanzıman da model dahilinde sunulan vites seçenekleri olarak yerini koruyordu.
Impreza’nın dördüncü jenerasyon WRX STI modeli bir önceki jenerasyonda sunulan 2.5 litrelik ünitenin ECU (elektronik) olarak modifiye edilmiş haliyle sunuldu. Yapılan yazılımsal modifikasyonla daha ekonomik hale gelen yeni jenerasyon STI’nin 310 beygire yükseldiğini görüyoruz. Impreza WRX STI’nin bu versiyondaki tork değeriyse 13 nm’lik bir düşüşle 394 nm tork değerine sahip şekilde karşımıza çıkıyor. 2015 yılında ise Subaru sadece Japonya’da sunmak üzere 400 adet ürettiği özel versiyon WRX STI modelini S207 koduyla satışa sundu. Sınırlı sayıda üretilen bu özel versiyon yaklaşık 324 beygir güç ve 431 nm‘lik tork değerine sahip olarak kullanıcılara sunuldu.
Beşinci jenerasyon Impreza en yeni yüzüyle geçtiğimiz Mart ayında düzenlenen New York Otomobil Fuarı’nda karşımıza çıkmıştı. Dördüncü jenerasyon üzerine yenilenen bir tasarım formuyla karşımıza çıkan beşinci jenerasyon için Subaru, karoser dayanıklılığında yüzde 70‘e kadar bir iyileşme olduğunu açıkladı. 2017 model yılıyla birlikte Premium, Sport ve Limited olmak üzere üç farklı donanım seçeneğinde sunulmaya başlanan Impreza’nın içerisinde, 6.5 inç büyüklükten başlayan Apple CarPlay ve Android Auto desteği sunan yeni nesil multimedya ekrana yer veriliyor. Donanım seviyesine göre dışarıda değişiklik gösteren donanımlar arasında LED gündüz farları ve 16 inç’den başlayan jant seçenekleri de yer alıyor.
Beşinci jenerasyonun kaputunun altında her zaman olduğu gibi Subaru’nun 2.0 litre hacminde direkt enjeksiyon sistemine sahip 152 beygir güç üreten boxer makine yer alıyor. Sürekli simetrik dört tekerlekten çekiş teknolojisini sunan yeni nesil Impreza’nın WRX modeli 268 beygir güç değeri üretiyor. 2017 WRX STI’nin değerine baktığımızdaysa 305 beygir güce sahip olduğunu görüyoruz.
Subaru’nun motor sporları kimliğinin yola yansıyan yüzünü WRX modelleriyle sokaklarda görme şansına sahip olabiliyoruz. Bu kültür tıpkı Subaru gibi kökleri sağlam ve eskiye dayanıyor. Subaru’nun Impreza’ya gelene kadar Leone modeliyle beraber yarıştığı Dünya Ralli Şampiyonası 1980’den 1989’a kadar devam etti. Audi’nin quattro altyapısının ardından dört tekerlekten çekiş sistemini kullanan ilk üretici yine Subaru olacaktı. Tüm dünya Impreza’nın doğuşuyla birlikte, Dünya Ralli Şampiyonası’nda yeni bir efsanenin de doğuşuna şahit oldu. Impreza ile yarışmaya başlayan Colin McRae, 1995 yılına geldiğinde dünya şampiyonluğunu kazanma başarısı gösterdi. McRae’nin ileriki süreçte Ford’a geçmesinin ardından Subaru’nun bir sonraki şampiyonluğunu elde etmesi için 6 yıl beklemesi gerekecekti. 2001 yılında Richard Burns‘ün şampiyonluğunu 2003’te Peter Solberg pekiştirecekti. Tüm bu süreçte tüm dünya “köpek balığı” ile Impreza’nın keyifli rekabetini izleme fırsatı yakaladı. Geçmişten günümüze en keyifli rekabetlerden birini otomobil ve motor sporları tutkunlarına yaşatan Mitsubishi ve Subaru’nun, genetiğinden gelen savaşçı ruhları dünya var oldukça devam edecek…
BONUS VİDEO
NEREDEN NEREYE SERİSİ
– Nereden Nereye #1: Nissan Skyline GT-R
– Nereden Nereye #2: Ford Focus
– Nereden Nereye #3: Volkswagen Golf
– Nereden Nereye #4: Mitsubishi Lancer EVO
– Nereden Nereye #5: BMW 3 Serisi
– Nereden Nereye #6: Subaru Impreza
– Nereden Nereye #7: Toyota Corolla