Bu kez bizim yerimize yaratıklar değil, direkt olarak biz savaşıyoruz. 3 kişiden oluşan gruplar halinde girdiğimiz savaşlar, son derece hızlı ve efektif bir şekilde icra ediliyor. JRPG’lerin karışık dövüş sistemleri burada kendisini göstermiyor. Her karakterin sahip olduğu hafif ve sert saldırılar üzerinden, akıcı bir şekilde yapmak istediklerinizi hayata geçiriyorsunuz. Gerçek zamanlı olarak hayat bulan savaşlarda karakterlerinizin sahip olduğu silahlar, büyüler ve eşyalar arasından tercihlerinize göre seçim yapabiliyorsunuz. Yalnızca eşya seçerken duran dövüşler, bunun dışında resmen yağ gibi akıyor. Evet belki artık bizim yerimize savaşan yaratıklarımız yok ama burada da Higgledies’lerimiz var. Bu küçük arkadaşlarımız savaşta yanımızda oluyor ve direkt olarak savaşa dahil olmasalar da, belirli anlarda canımızı tazeleyerek veya atak gücümüzü artırarak bize destek sağlıyor. Dövüşler son derece basit dinamiklere sahip olmakla birlikte, başarılı olmak için oldukça akıcı ve hızlı olmak gerektiğinden sisteme tam olarak hakim olabilmeniz birkaç saati bulabiliyor. Sonrasında ise düşünme sırası düşmanlarınıza geçiyor…
YEPYENİ BİR YUVA
Her ne kadar savaşlar oyunda önemli bir yer kaplıyor olsalar da, oyunun asıl ön plana çıktığı yer krallık inşası kısmı oluyor. Hiçbir şeyin bulunmadığı çorak bir araziye, geleceğin parlak ve gösterişli krallığını kendi kan, ter ve gözyaşınızla inşa ediyorsunuz. Yolculuğunuz boyunca bu araziye yeni binalar, yerleşkeler ve yaşam alanları dikiyorsunuz. Siz ihtiyacınız olan yapıları diktikçe, bu yapıların içine de krallığınızın gelişmesine yardımcı olacak insanlar toplanmaya başlıyor. Zaman ilerledikçe silahlarınız için demircileriniz, tarlalarınız için çiftçileriniz, okullarınız için hocalarınız ve bunun gibi sosyal hayatın gerekliliği olan hemen herkes huzurlu yuvanızda kendisini gösteriyor. Ancak elbette durum; “Ben binaları yaptım, insanlar gelsin” şeklinde cereyan etmiyor. Krallığınızda yer alacak insanları gidip dışarıdan toplamaları ve onları içinde bulundukları sıkıntılardan kurtarmalısınız. Bu da bol bol yan görev yapacağınız anlamına geliyor. Ne yazık ki oyunun en başarısız kısmı da burası olmuş. Bu yan görevler çoğunlukla şunu getir, bunu getir minvalinde olduğundan bir yerden sonra inanılmaz sıkıcı bir hale geliyor. Krallığı inşa etmek ne kadar keyifli olduysa, içine insan doldurmak da bir o kadar keyifsiz olmuş anlayacağınız.