Oyunlarla ilgili en büyük sorun ise içerik azlığından ziyade oyun fiyatları. Switch’i alacakların şunu kabullenmesi gerek: Oyunlar pahalı. Binding of Isaac: Afterbirth+’ın 40 dolar fiyat etiketiyle geldiği bir oyun mağazasından bahsediyoruz. Özellikle indie oyunlar, PC fiyatlarıyla karşılaştırılabilecek düzeyde değil yani. Bunun en büyük sebebi oyun kartuşlarının maliyetinin çok yüksek olması. Ne yazık ki dağıtım firmalarının haksız rekabet gerekçesiyle dijital satış fiyatlarına müdahalesi, dijital oyunların kutulu versiyonlarıyla aynı fiyattan satılmasına sebep oluyor. Sonuç olarak oyun konsolu 300 dolar gibi bir fiyattan satılırken üç tane oyun 150 dolara rahatlıkla erişebiliyor. Bu noktada belki de içeriğin az ama öz olması kullanıcılar için daha hayırlıdır…
Nintendo’nun konsolu için bir de üyelik sistemi bulunuyor. Aylık düzenli olarak ödeme yapıldığında Switch her aya özel olarak ücretsiz oyunlar sunuyor. Ay dönümünde mevcut oyunlar giderek yerine yenileri geliyor. Bu oyunların retro Nintendo oyunları olduğunu da ekleyelim.
Gün sonunda Nintendo şekilden şekle giren ve elimizden düşüremediğimiz bir cihaz tasarlamış. Sunduğu içeriğin de zaman içinde artmasıyla çok daha tatmin edici bir seviyeye ulaşabilir. Mobil performansını masaüstüne kıyasla çok daha başarılı bulduğumuz konsolun masaüstü performansı adına net bir yargıya varmak ise eldeki içerikle şimdilik pek mümkün değil. Bunun için birkaç esaslı oyunun daha çıkması ve cihazı bir de onlarla test etmek gerekiyor. Bir iki eksiye rağmen Nintendo Switch, başarılı bir konsol olarak Nintendo tarihine adını yazdırıyor. Özellikle gün içinde vaktinin çoğunu dışarıda geçirenler için cezbedici diyebiliriz.