Nintendo’nun dinamikleri değiştiren yeni konsolu Switch hem masaüstü hem de taşınabilir tasarımıyla oyun konsollarına bakış açınızı değiştirmeye hazırlanıyor. İşlevsel tasarımı ve etkileyici özellikleriyle Switch’i yakın plana aldık. Günümüzde konsol denildiğinde akla gelen ilk isim ne yazık ki Nintendo olmuyor. Sony ve Microsoft’un kendi içinde yarıştığı bu alanda Nintendo, mobil odaklı el konsollarıyla sessiz sakin bir şekilde hayatına devam ediyordu. Gerek oyunları gerek konsollarıyla sadık bir oyuncu kitlesine sahip olan Nintendo, son olarak duyurduğu yeni 3DS’lerinden sonra gizemli bir konsolla geleceğini de müjdelemişti. Açıkçası Switch’i uzun süre merakla bekledik. Tanıtıldığı gün karşılaştığımız konsol ise bugüne kadar gördüğümüz hiçbir konsola benzemiyordu. GEÇMİŞİ UNUTALIM Nintendo’nun geçmişinde Wii U gibi pek övemeyeceğimiz bir konsol varken, Switch konusunda oldukça gergindik. Ancak Nintendo’nun Switch’i tanıtmasıyla anladık ki firma Wii U'dan ders almayı başarmış. Oyun konsollarını baştan tanımlayan Nintendo, bu radikal değişikliğin de karşılığı almadı desek yalan olur. İlk hafta satışları kıyaslandığında Wii U’yu geride bırakan Switch, bir konsolda aradığınız her şeyi kutu içeriğinde sunuyor. Switch’i anlatmaya tasarımıyla başlayacağız ancak baştan uyaralım, bu öyle çok da kolay olmayacak. Çünkü Switch kullanıcı alışkanlıkları ve isteklerine göre şekilden şekle girebilen bir konsol. Kutuyu açtığınızda karşınıza bir tablet, Joy-Con isimli iki adet oyun kumandası, oyun kumandalarını ayrıca kullandığınızda rahat tutup bileğinize takmanızı sağlayacak bir aparat, Joy-Con’ları oturtup sıradan bir kumanda gibi kullanabileceğiniz özel bir dock ve Switch’i televizyona bağlayan bir başka dock olmak üzere kapsamlı bir içerik çıkıyor. Switch ne yazık ki Nintendo’dan hiç beklemeyeceğimiz şekilde iki farklı renk seçeneğiyle geliyor. Renk seçeneği dediğimize bakmayın, sadece Joy-Con’ların rengi değişiyor, konsol ve dock sıkıcı gri tasarıma sahip. Joy-Con’larda da ya gri tercihinde bulunabilirsiniz ya da mavi-kırmızı ikiliyi tercih edebilirsiniz. Bizim incelediğimiz modelde Joy-Con’lar renkliydi. Açıkçası renkli versiyonun gri olana kıyasla kat kat iyi olduğunu söyleyebiliriz. Görseller sizi yanıltmasın, renkler yakından çok daha canlı ve çekici. Aynı zamanda renkli Joy-Con’larla cihaz çok daha eğlenceli görünüyor diyebiliriz. Nintendo'nun ileriki dönemlerde Joy-Con tasarımlarını çeşitlendirmesi işten bile değil. İki farklı renk olması bizi başta rahatsız etse de kısa sürede buna alıştık. Ancak illa her iki Joy-Con da aynı renk olsun istiyorsanız ayrıca Nintendo’nun sattığı Joy-Con paketlerinden birini tercih edebilirsiniz. Nintendo, Switch üretiminde mat plastik tercihi kullanmış. Ancak plastik kelimesi burada sizi yanıltmasın, özellikle Wii U ile kıyaslanınca Switch çok daha kaliteli bir malzemeden üretilmiş diyebiliriz. Pürüzsüz plastik yüzey elinize aldığınızda güzel bir his bırakırken aynı zamanda konsolun dayanıklılığını da artırıyor. Yine aynı şekilde konsolun daha hafif olmasını sağlayan bu plastik malzeme tercihi özellikle çocuk yaştaki oyuncuların da konsolu kullanacağı düşünüldüğünde çok doğru bir seçim olmuş. Darbe ve düşürmelere karşı çok daha dayanıklı olan konsol açıkçası öyle kolay kolay kırılacak bir cihaz değil. Nitekim ekranda da cam yerine plastik tercihinde bulunan Nintendo’nun maliyeti düşürüp aynı zamanda dayanıklılığı artırması taşınabilir bir konsol için akıllıca. Ancak plastik malzeme tercihinin çizilmelere karşı davetiye sunduğunu da ekleyelim. Bu durumda Switch kullanıcılarına ekranları için bir koruma tavsiyesinde bulunmak zorunda hissettik. Aynı şekilde cihazı çantanıza atıp dışarı çıkacaksanız, kılıfınızı da yanınıza almanızı öneriyoruz. Cihazın çanta içindeki anahtar ve benzeri sivri uçlu nesnelerle çizilmesi işten bile değil. Nintendo'nun 3DS'leri için de üretmeyi pek bir sevdiği çıkartmaların ise cihazın yüzeyine zarar verdiği söyleniyor. Bunu test etme fırsatımız olmadı ancak bu tarz kişiselleştirmeye önem veren kullanıcılar için bir detay olarak bunu da ekleyelim. TASARIM HARİKASI Gelelim dock tasarımına. Açıkçası dock’un öyle çok bir özelliği olduğunu söyleyemeyeceğiz. Tek işlevi de zaten Switch’in ekranını televizyona yansıtmak. Kendine ait bir donanımı olmayan dock, mobil konsolunuzu masaüstü konsola dönüştüren bir araç sadece. Kompakt ve sade bir tasarıma sahip olduğu için salonunuzun dekorasyonunu bozmayacağını söyleyebiliriz. Öte yandan Switch’i dock’a yerleştirirken dikkatli olmak gerektiğini belirtelim. Malzeme tercihinden ötürü dock’un kenarlarının Switch’in ekranını çizme ihtimali var. Switch’in gücü sırtlanan asıl parçası ise tableti. Nintendo Switch 6,2 inçlik dokunmatik LCD ekranla geliyor. Ekranın üst kısmında açma tuşu, ses tuşların, oyun kartuşu için giriş ve 3,5 mm’lik kulaklık girişi yer alıyor. Evet 2017 yılında Nintendo hala oyun kartuşları kullanıyor ancak bundan biraz olsun şikayetçi değiliz. Aksine, negatif yönleri olsa da bize göre çok doğru bir tercih olmuş. Oyun kartuşları ise 3DS’lerde alıştığımız büyük kartuşlar değil. Aksine çok daha küçük ve kaybolmaya meyilliler. Oyun kartuşlarının bir diğer eksisinden yazının devamında bahsedeceğiz ancak önce tableti tamamlayalım. Her iki kenarında raylı sistem olan tabletin alt tarafında ise iki adet hoparlör konumlandırılmış. Cihazın arkasını çevirdiğimizde ise USB Type-C bağlantı noktası beraberinde açılır kapanır bir stant ve standın altına gizlenmiş microSD kart girişi yer alıyor. Öncelikle biraz bu stattan bahsedelim. Nintendo Switch’in ekranının yanında yer alan raylı sisteme Joy-Con’ları takıp tablet/konsol havasında oyun deneyimi yaşayabileceğiniz gibi, Joy-Con’ları ekrandan çıkarıp ayrı şekilde de oynayabiliyorsunuz. Bu durumda tabletin standından güç alarak onu herhangi bir düz yüzeye koyabilirsiniz. Buraya kadar her şey çok güzel. Ancak standın çok güçlü olduğunu söylemek zor. Açarken elinizde kalacakmış hissi veren stant, cihazı masaya koyduğunuzda da çok güçlü bir tutuş sergilemiyor. İş görüyor mu? Evet. Nintendo’nun bu pek bir kırılgan olan stant için çözümü ise oldukça akıllıca esasen. Cihazına arkasındaki bu stant kolay bir şekilde çıkarılıp takılabiliyor. Böylelikle çocukların, konsolun en zayıf halkası olan bu parçayı kırması da engellenmiş. Ekranın iki tarafına Joy-Con’ları taktığımızda ise konsol bizim en çok vakit geçirdiğimiz forma kavuşuyor. Konsol görsellerde her ne kadar büyük görünse de aksine tam elinize oturacak kıvamda. Ekran ne çok büyük ne çok küçük, optimum düzeyde tutulmuş. Joy-Con’ların tuş dizilimi ise oldukça doğal geliyor. Sol tarafta konumlandırılmış Joy-Con’un üstünde ekran görüntüsü almak için ayrıca bir tuş bulunuyor. Bu da oyun sırasında anı yakalamayı kolaylaştırıyor. Sağ Joy-Con’da ise ekran görüntüsü almaya yarayan tuşun hizasında ana ekran tuşu yer alıyor. Sol Joy-Con Bluetooth 3.0 bağlantısıyla gelirken, Sağ Joy-Con’da Bluetooth 3.0’ı yanı sıra amiibo desteği için NFC bağlantısı da yer alıyor. Her iki kumandada da ivme ölçer ve jiroskop sensörleri bulunuyor. Sağ kolda bu iki sensöre ek olarak kızılötesi hareket kamerası mevcut. Joy-Con’ların kullanım ve performansına detaylı olarak performans kısmında değineceğiz. Nintendo Switch’in tasarımına genel olarak baktığımızda, hafif gövdesi, değişken tasarımı ve oyuncuya özgürlük tanımasıyla cihaz bizden tam not alıyor. TAK ÇIKAR, TAK KULLAN Yazının başında da belirttiğimiz gibi Nintendo Switch anlatması kolay bir cihaz değil ne yazık ki. Şu an sundukları ise sunabileceklerinin bir ön gösterimi gibi adeta. Bizim Switch ile oynamayı en çok tercih ettiğimiz mod “el konsolu” modu oldu. Sağda ve solda takılı Joy-Con’lar ile konsolu The Legend of Zelda: Breath of the Wild oynayarak test ettik. Öncelikle şunu söyleyelim, pek çok kullanıcı cihazın sunduğu çözünürlüğü duyunca hayal kırıklığına uğrayacak. Switch’in ekran çözünürlüğü 1280x720 piksel yani HD. Ancak bunun konsol için oldukça yeterli olduğunu söyleyelim. Nitekim Breath of the Wild da konsolda çok etkileyici görünüyor. Cihazı dock’a oturtup ekrana yansıttığınızda ise cihaz kaliteyi 1080p’ye yükseltebiliyor. Ancak dediğimiz gibi ekran oldukça başarılı. Ayrıca HD ekranın bir diğer avantajı da pil süresini uzatıyor olması. Yaklaşık 6,5 saat pil ömrü sunan cihazla 3 saate yakın bir süre boyunca kesintisiz Breath of the Wild oynayabiliyorsunuz. Joy-Con'ların arkasında cihaza takıp çıkarabilmeniz için küçük bir tuş yer alıyor. Raylı sistemde oturttuğunuz Joy-Con'ları takıp çıkarmak oldukça basit. Oyun sırasında ise kumandaların kendi kendine çıkması söz konusu değil. Breath of the Wild'ı televizyona yansıttığımızda Joy-Con'ları da kendi küçük dock'una oturtarak kullandık. Kare formatlı oyun kumandası başta garip gelse de gerek tuş dizilimi gerek kumandanın ele oturuşuyla rahat bir deneyim sunduğunu söylemek mümkün. Zelda meraklıları için küçük bir not düşelim; Breath of the Wild gerek konsolun kendisinde gerek televizyona yansıtılmış haliyle nefes kesici görünüyor. Aynı zamanda 1-2 Switch ile de test ettiğimiz cihaz Nintendo’nun “aile konsolu” mirasını da sırtlanmadan edememiş. 1-2 Switch ile konsolun yapabileceklerini anlamak ise daha rahat. Çünkü kumandaların sensörlerini aktif olarak kullanabiliyorsunuz. Joy-Con’ları bu açıdan oldukça başarılı bulduk. Kumandaları hareket ettirerek oynayabileceğiniz iki kişilik oyunlar çok daha eğlenceli hale getirmiş konsolu. Tabii 1-2 Switch mini demo tadında oyunlar sunuyor ancak keyifli zaman geçirmek mümkün. Kumandaların hareket odaklı kullanılabilmesi oyunlara da farklı bir boyut katıyor. Örneğin Breath of the Wild’da kumandaları hareket ettirerek çözmeniz gereken bulmacalar bulunuyor. Oyun sırasında Joy-Con’ları tabletten sökmeniz ya da tablete takmanız oyun deneyimini askıya almıyor. Oyun açıkken de bunları yapabilirsiniz. İki kişilik oyunlarda kumandaları paylaşmanız gerekiyor. İlk etapta kumandalar yatay olarak kullanıldığında küçük gibi gelse de bir süre sonra insanın eli alışıyor. Yine de alışılmış kumanda tasarımından sonra bir kumandanın yarısını kullanmak garip ve rahatsız diyebiliriz. Switch’in en güzel yanlarından biri dahili amiibo desteği sunması. Nintendo’nun karının büyük bir kısmını oluşturan amiibo figürlerinin satışı Switch’le beraber artacak gibi görünüyor. Genel olarak akıcı bir performansa sahip olan NVIDIA Tegra'lı Switch, söz konusu Breath of the Wild olunca görüntü 1080p’ye yükseltildiğinde yer yer fps düşüklükleri yaşadı. Bunu da eklemeden geçmeyelim. SADE ARAYÜZ Nintendo Switch’in arayüzü hakkında söylenebilecek bir şey varsa o da ne kadar sade olduğu. Hemen her şey elinizin altında ve ekranda yer alıyor. Dokunmatik ekranda oyunlar tam ortada konumlandırılırken, haberler, mağaza, ayarlar gibi sekmeler hemen aşağıya dizilmiş. Ana ekranın sol üst kısmında ise cihazda yer alan hesaplar bulunuyor. Cihaz için birden fazla hesap açıp, hesapları farklı ülkelere kaydettirebilirsiniz. Bunun sebebi ise Switch’in “region lock” dediğimiz bölgesel kısıtlamaya sahip olmaması. Bunu biraz açıklamak gerekirse, örneğin Amerika’dan aldığınız bir 3DS ile Avrupa’dan aldığınız 3DS aynı oyunu çalıştırmıyordu. Amerika’dan alınan cihaz için aynı oyunun Amerika marketinde satılan NTSC versiyonunu satın almak gerekirken, Avrupa çıkışlı cihaz PAL kodlu oyunları çalıştırıyordu. Bu da bölgelere özel oyunlara sebep oluyor ve oyuncuların her oyuna erişimini engelliyordu. Switch’le beraber bu durum tarih olmuş durumda. Farklı ülkelerin mağazalarından alışveriş yapabilir, Avrupa’dan aldığınız cihazda Japonya’da çıkan oyunu çalıştırabilirsiniz. Aynı durum oyun kartuşları için de geçerli. Açıkçası bize göre büyük artı. Cihazın arayüzü kişiselleştirme namına pek bir şey sunmuyor. Siyah ve beyaz olmak üzere iki tema yer alıyor ancak bu kadar. Farklı özelleştirmeler en azından şimdilik mümkün değil. Ayarlar kısmında ebeveynler için de özellikler sunan cihaz, gelişmiş bir kontrol sistemine sahip. Çocuğunuzun cihazla ne kadar zaman geçireceğini ayarlayabiliyor, ayrıca ücretsiz uygulaması sayesinde telefonunuzdan da bunu kontrol edebiliyorsunuz. Daha önce de belirttiğimiz gibi Switch tam bir aile cihazı anlayacağınız. Yanımızda taşımaktan büyük keyif aldığımız Switch’te yokluğunu hissettiğimiz en büyük detay ise Street Pass oldu. Böyle bir konsolda Street Pass’in olmaması hem büyük hayal kırıklığı hem de eksi hanesine atılan koca bir çentik bizim için. Reklamlarında özellikle dışarıda diğer insanlarla beraber oynayıp, eğlenceyi paylaşmayı öne çıkaran Nintendo’nun Street Pass gibi bir özelliği atlamış olması üzücü. Konsoldaki bir diğer eksi ise sunduğu hafıza. 32 GB dahili hafızayla gelen Switch için bu hafıza tercihini kim yapmış bilmiyoruz ancak bu hafızanın yeterli olmadığını söyleyebiliriz. 2 TB’a kadar microSD kartı destekleyen cihazın hafızasını artırmak isteyeceksiniz. Breath of the Wild’ın tek başına 13 GB’lık yer kapladığını da ekleyelim ki gelecek dönemlerde başka esaslı oyunların çıkacağı düşünülünce, 32 GB üzücü olmuş. Nintendo Switch’i incelerken en çok yakındığımız konu içerik oldu. Büyük bir hevesle konsolu alıp, kuş kadar içerikle baş başa kalmak bir parça hayal kırıklığı. Ancak Nintendo’nun Zelda’yı Switch’le piyasaya sürmesi çok akıllıca olmuş çünkü Zelda tek başına saatlerinizi alacak bir oyun. Siz onunla oyalanırken, oyun mağazası da yavaş yavaş yeni oyunlar elde ediyor. Ancak şimdilik Zelda dışında öyle aman aman bir oyun ne yazık ki yok. Yakın dönemde cihaza çıkması beklenen oyunlar arasında ise Mario Kart 8 Deluxe, FIFA, Super Mario Odyssey, The Elder Scrolls V: Skyrim, Splatoon 2 gibi isimler yer alıyor. Siz cihazı alırken microSD kartı da alın deriz. ALMALI MI? Oyunlarla ilgili en büyük sorun ise içerik azlığından ziyade oyun fiyatları. Switch’i alacakların şunu kabullenmesi gerek: Oyunlar pahalı. Binding of Isaac: Afterbirth+’ın 40 dolar fiyat etiketiyle geldiği bir oyun mağazasından bahsediyoruz. Özellikle indie oyunlar, PC fiyatlarıyla karşılaştırılabilecek düzeyde değil yani. Bunun en büyük sebebi oyun kartuşlarının maliyetinin çok yüksek olması. Ne yazık ki dağıtım firmalarının haksız rekabet gerekçesiyle dijital satış fiyatlarına müdahalesi, dijital oyunların kutulu versiyonlarıyla aynı fiyattan satılmasına sebep oluyor. Sonuç olarak oyun konsolu 300 dolar gibi bir fiyattan satılırken üç tane oyun 150 dolara rahatlıkla erişebiliyor. Bu noktada belki de içeriğin az ama öz olması kullanıcılar için daha hayırlıdır... Nintendo’nun konsolu için bir de üyelik sistemi bulunuyor. Aylık düzenli olarak ödeme yapıldığında Switch her aya özel olarak ücretsiz oyunlar sunuyor. Ay dönümünde mevcut oyunlar giderek yerine yenileri geliyor. Bu oyunların retro Nintendo oyunları olduğunu da ekleyelim. Gün sonunda Nintendo şekilden şekle giren ve elimizden düşüremediğimiz bir cihaz tasarlamış. Sunduğu içeriğin de zaman içinde artmasıyla çok daha tatmin edici bir seviyeye ulaşabilir. Mobil performansını masaüstüne kıyasla çok daha başarılı bulduğumuz konsolun masaüstü performansı adına net bir yargıya varmak ise eldeki içerikle şimdilik pek mümkün değil. Bunun için birkaç esaslı oyunun daha çıkması ve cihazı bir de onlarla test etmek gerekiyor. Bir iki eksiye rağmen Nintendo Switch, başarılı bir konsol olarak Nintendo tarihine adını yazdırıyor. Özellikle gün içinde vaktinin çoğunu dışarıda geçirenler için cezbedici diyebiliriz. DETAYLAR Joy-Con'lar gri, mavi ve kırmızı renk seçeneklerine sahip. Switch'in dock'u tabletteki görüntüyü televizyona yansıtmayı sağlıyor. Nintendo Switch'in ayrıca satılan standart tasarımlı oyun kumandası da bulunuyor. Cihazın arkasında ayakta durabilmesi için bir stant yer alıyor. Farklı aksesuarlarla oyun deneyimini geliştirmek mümkün. Dijital oyunların yanı sıra cihaz oyun kartuşlarıyla çalışıyor. TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA