Tüm o şatafatlı ve ultra-yüksek grafik kalitesine sahip oyunların arasında bazen koltuğa kıvrılıp, Octopath Traveler gibi nevi şahsına münhasır oyunları oynamak bünyemize iyi geliyor. Geçmişin JRPG elementleriyle süslü bu masalsı yolculuğa çıkmak için hepiniz hoş geldiniz. JRPG türü ülkemizde hiçbir zaman hak ettiği ilgiyi göremedi. Aslında en basit açıklamasıyla Japonya’da üretilen rol yapma oyunları olarak tanımlayabileceğimiz bu türün içine pek çok oyun giriyor. Sözlük karşılığı gereği Dark Souls’u dahi bu türe dahil etmek gerekebilir ancak nedense edilmiyor. JRPG; özellikle Final Fantasy’nin bayrak taşıdığı ve sıra tabanlı dövüş sisteminin ortak payda olarak kendisini gösterdiği yapımlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu türün içinde oyun tarihine yön vermiş, sektörün geldiği noktaya katkı sağlamış sayısız klasik var. Final Fantasy VI, Chrono Trigger, Suikoden 2, Earthbound, Dragon Quest ve daha pek çok isim akla gelebilir bu başlık özelinde konuşmaya başladığımızda. Ancak bu oyunların neredeyse hiçbiri Türkiye’de geniş kitlelere hitap etme başarısı gösteremedi. Bu bağlamda hem bir JRPG olan, hem de Nintendo Switch’e özel olarak piyasaya sürülen Octopath Traveler’ın pek çok okuyucumuza hitap etmeyeceğini biliyoruz. Ancak bir kişiyi dahi bu sanat eseri ile tanıştırabilirsek bizler için yeterli olacaktır. HERKESİN HİKAYESİ AYRI Octopath Traveler, isminden de anlaşılabileceği üzere sekiz karakterin (okta Latince 8 anlamına gelmektedir) yolculuğuna odaklanan bir yapım. Ayrıca Octopath, karakterlerin isimlerinin baş harflerinin bir kısaltması aynı zamanda; Ophilia, Cyrus, Therion, Olberic, Primrose, Alfyn, Tressa, H’aanit. Yolculuğumuza bu sekiz karakterden birini seçerek başlıyoruz. Başlangıç noktamız ve hikayemiz, seçtiğimiz karaktere göre değişkenlik gösteriyor. Çünkü Octopath Traveler, bu sekiz karakterin bir araya gelerek alt etmesi gereken devasa bir kötücül güce karşı verilen mücadeleyi anlatan bir yapım değil. Kimse dünyayı kurtarmaya çalışmıyor, hiçbiri ortak bir düşman nedeniyle bir araya gelmiyor. Her karakterin kendi hikayesi ve motivasyonu bulunuyor. Diğer karakterler ise, seçtiğiniz ismin hikayesi için çıktığınız yolculuk sırasında karşılaştığınız ve sizlere eşlik eden kişiler konumunda yer alıyor. Hangi karakteri seçerseniz seçin, diğer karakterlerin de hikayelerini ve görevlerini yolculuk sırasında deneyimleyebiliyorsunuz. Oyun burada yaratıcı bir çözüm geliştirmiş. İlgili karakterin hikayesi ile ilgili bir noktaya gelindiği zaman, diğer karakterlerin tamamı gözden kayboluyor ve yalnızca o karakter ile iletişim gerçekleştiriyorsunuz. Bu da partinizdeki isimlerin yalnızca savaşlar sırasında ortak hareket ettiğine yönelik bir hissiyat oluşturuyor. Bu mekanik, her karakterin hikayesine ayrı ayrı odaklanabilmek adına son derece faydalı bir şekilde çalışıyor. Ancak mantıksız göründüğü anlar da olmuyor değil. Örneğin ekibimizde bir hırsız bulunuyor ve bu karakter bir hırsızdan beklenebilecek her türlü serseriliği icra ediyor. Ancak ekibimizde aynı zamanda adalet duygusu son derece baskın isimler de bulunuyor. Bu isimlerin hırsızın hikayesi sırasında hiçbir yorumda dahi bulunmaması, “bir arada yolculuk eden insanlar” hissiyatına belirli oranda zarar veriyor. TEK CEVAP, İKİ FARKLI YOL Bireysel görevlerin dışında ise ekibimiz ortak bir şekilde hareket ediyor. Yalnızca savaşlarda değil, gittiğimiz şehirlerde insanlarla iletişim kurarken de ekibin her üyesinden faydalanabiliyoruz. Ki faydalanmamız da gerekiyor çünkü hepsinin ayrı bir yaklaşım özelliği bulunuyor. Söz konusu NPC karakterlerle gireceğimiz aksiyonlarda iki farklı yol izleme şansımız bulunuyor; asil ve hileli. Gerçekleştirebileceğimiz 4 farklı eylem mevcut ve her eylem, iki farklı karakterde asil ve hileli yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Diyelim bir NPC’den bilgi almak istiyoruz. Bunu Alfyn ile insanlarla sohbet ederek de gerçekleştirebiliyoruz (asil yaklaşım), Cyrus ile sorguya çekerek de (hileli yaklaşım). Asil yaklaşımları gerçekleştirebilmek için karakterimizin belirli bir seviyeye ulaşmış olması gerekiyor. Hileli yaklaşımlar içinse bir seviye sınırı bulunmuyor ancak hepsinin bir başarı şansı oranı bulunuyor. Başarısız olduğunuz zaman, o bölgedeki itibarınız zedeleniyor ve dört başarısız eylem sonunda NPC’ler sizinle iletişime girmeyi bırakıyor. Bu sorunu bölgenin hancısının cebine biraz para sıkıştırıp, hakkınızda olumlu dedikodular yaymasını sağlayarak çözebiliyorsunuz. KİMSE GEREKSİZ DEĞİL Görebileceğiniz gibi, Octopath Traveler yapabilecekleriniz konusunda detaylara büyük önem gösteriyor. Oyunu nasıl oynamak istediğiniz, hangi karakterlere ağırlık vereceğiniz tamamen size bırakılmış durumda. Aynı durum kendisini savaşlarda da gösteriyor. Daha önce bir JRPG oynadıysanız burada sizi şaşırtacak çok bir şey yok aslında. Sıra tabanlı dövüş sistemi, alışık olduğumuz tüm mekanikleriyle karşımıza çıkıyor. Ancak Octopath Traveler’ın kendisine has bazı dokunuşları da yok diyemeyiz. Karşılaştığınız her düşmanın bir veya birkaç zayıflığı bulunuyor. Bu zayıflıklar belirli bir silaha, elemente, büyüye veya iksire yönelik olabiliyor. Savaş sırasında öncelikle bu zayıflıkların neler olduğunu keşfetmeniz gerekiyor. Bunu yapmak için de akılcı davranmalı ve zayıf olabileceğini düşündüğünüz saldırıları gerçekleştirmelisiniz. Zayıf olduğu türde bir saldırı gerçekleştirdiğinizde bu zayıflık düşmanın altında kendisini göstermeye başlıyor ve bu noktadan sonra size düşen bu kısma odaklanmak oluyor. Her düşmanın zayıflığına yönelik belirli oranda saldırı gerçekleştirdiğinizde kalkanı kırılıyor ve sersemliyor. Bu sersemleme anında hem tüm saldırılarınıza açık hale geliyor, hem de o tur saldırı gerçekleştiremiyor. Bu sistem sayesinde, partinizde son derece güçsüz kaldığını düşündüğünüz bir karakter bile en güçlü bossa karşı kritik bir rol oynayabiliyor. YÜKSEK KALİTE RETRO ÇİZGİLER Octopath Traveler, geçmişin 2 boyutlu JRPG oyunlarına benzer bir görsel yapı sunuyor. “HD-2D” denen bu görsel tarz sayesinde, 16-bit karakter modellemeleri üç boyutlu bir dünya içinde hareket ediyor. Karakterler alabildiğine Retro bir hissiyat taşırken, çevresel elementlerde ise yüksek çözünürlüklü efektler dikkat çekiyor. Sahile vuran dalgalar, çölde uçuşan kum tanecikleri, usul usul yağan kardan yansıyan güneş ışınları gibi efektler günümüz teknolojisinin tüm nimetlerinden faydalanıyor. Geçmişle günümüzü birleştiren bu görsel yapı, Octopath Traveler’a son derece albenili bir lezzet kazandırmış. Savaşlar sırasında ise kamera karakterlere yaklaşıyor ve tasarımların kalitesi ciddi oranda artıyor. Özellikle bossların çizimlerindeki kaliteye şapka çıkarmamak mümkün değil. Müziklerde de benzer bir estetik kalite söz konusu. Yolculuğun gezi ağırlıklı kısımlarında flüt ve piyano tınılarıyla dinlendirici ezgiler kulağımızı şenlendirirken, savaşlar sırasında ise orkestranın yüksek notaları heyecan katsayısını yukarılara taşıyor. Her karakterin ayrı bir müzik temasına sahip olması da atmosfer bütünlüğünün sağlanmasında önemli bir rol oynuyor. YALNIZCA MERAKLISINA Yazının başında da belirttiğimiz gibi, Octopath Traveler’ı herkese önermemiz mümkün değil. Sırf bu oyun için gidin Nintendo Switch alın da diyemeyiz. Ancak JRPG türünü seviyorsanız ve halihazırda bir Switch sahibiyseniz, kütüphanenizde bu oyunda mutlaka yer almalı. Yan görevleriyle birlikte minimum 50 saat sürecek bu harika yolculuktan eminiz çok keyif alacaksınız. DETAYLAR Her ne kadar bizim karakterlerimiz 16-bit tasarımlara sahip olsalar da, bosslar son derece kaliteli el çizimleriyle yansıtılmış. Boss dövüşleri genel olarak çok kaliteli olmuş zaten. İsminin de yansıttığı üzere, Octopath Traveler bir yolculuk oyunu ve bu da iyi bir haritaya sahip olmasını gerektiriyor. Bu anlamda hayal kırıklığı yaşamayacağınızı söyleyebiliriz. Her karakterinizin başlangıçta sahip olduğu bir mesleği bulunuyor ve saldırıları buna göre şekilleniyor. İlerledikçe her karakteriniz için ikinci bir meslek de edinebiliyorsunuz. Octopath Traveler, 16-bit çizimlerin üç boyutlu yüksek çözünürlüklü çizgilerle harika bir birleşiminden oluşuyor. Gittiğiniz her yerde detaylardan gözünüzü alamayacaksınız. PUANLAMA