Tüm o şatafatlı ve ultra-yüksek grafik kalitesine sahip oyunların arasında bazen koltuğa kıvrılıp, Octopath Traveler gibi nevi şahsına münhasır oyunları oynamak bünyemize iyi geliyor. Geçmişin JRPG elementleriyle süslü bu masalsı yolculuğa çıkmak için hepiniz hoş geldiniz.
JRPG türü ülkemizde hiçbir zaman hak ettiği ilgiyi göremedi. Aslında en basit açıklamasıyla Japonya’da üretilen rol yapma oyunları olarak tanımlayabileceğimiz bu türün içine pek çok oyun giriyor. Sözlük karşılığı gereği Dark Souls’u dahi bu türe dahil etmek gerekebilir ancak nedense edilmiyor. JRPG; özellikle Final Fantasy’nin bayrak taşıdığı ve sıra tabanlı dövüş sisteminin ortak payda olarak kendisini gösterdiği yapımlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu türün içinde oyun tarihine yön vermiş, sektörün geldiği noktaya katkı sağlamış sayısız klasik var. Final Fantasy VI, Chrono Trigger, Suikoden 2, Earthbound, Dragon Quest ve daha pek çok isim akla gelebilir bu başlık özelinde konuşmaya başladığımızda. Ancak bu oyunların neredeyse hiçbiri Türkiye’de geniş kitlelere hitap etme başarısı gösteremedi. Bu bağlamda hem bir JRPG olan, hem de Nintendo Switch’e özel olarak piyasaya sürülen Octopath Traveler’ın pek çok okuyucumuza hitap etmeyeceğini biliyoruz. Ancak bir kişiyi dahi bu sanat eseri ile tanıştırabilirsek bizler için yeterli olacaktır.