Pek çok öyküde ve hatta inanışta kendisine yer bulan Ruh Ağacı konsepti burada da karşımıza çıkıyor. Öykünün geçtiği ormana hayat veren bu Ruh Ağacı’nın bir parçası olan Ori, günün birinde ağaçtan koparak uzaklara sürükleniyor. Lemur desen lemur değil, kedi desen kedi değil, ikisinin ortası bir görünüme sahip olan Ori, çok geçmeden kendisine yeni bir aile ve mutluluk buluyor. Ancak şanssızlıklar ufaklığın peşini bırakmıyor ve kendisini yine bir ayrılığın yamacında buluyor. Hem baba figürünü hem de anne figürünü kaybeden karakterimiz tükenmiş bir vaziyetteyken bu kez de karşısına Sein çıkıveriyor. Parlak bir ışık topu gibi görünen bu ruh parçacığı, Ori’ye yolculuğu boyunca eşlik ederek ormanın eski haline dönmesine yardımcı oluyor. Doğayı dengede tutan üç elementin çalınması sebebiyle düzeni bozulan ortamın toparlanması yolcuğumuzun asıl sebebini oluşturuyor.
Baktığımız zaman Ori and The Blind Forest, çok derin bir hikayeye sahip olmamasına rağmen anlatım şekliyle fark yaratan bir yapım. Üstelik bu hikaye örgüsünün oynanışa da direkt olarak etkisi bulunuyor.
Örneğin oyunun başlangıcında kirli olduğundan içine düştüğümüzde ölmemize sebep olan sular, su elementini kurtardıktan sonra içinde yüzülebilir bir berraklığa kavuşuyor. Bu sayede hem ölüm tehlikesini bertaraf ederken, hem de suların altında yer alan gizli bölgelere ulaşabilir hale geliyoruz. Ori and The Blind Forest’ın işleyiş mekaniği tamamen bu mantığa dayanıyor aslında. Karşımıza çıkan pek çok bölge ilk etapta ulaşılamaz iken gelişen olaylar ve kazandığımız özelliklerle beraber geri dönüp buraları keşfedebiliyoruz. Zaten yapımcılar geçmişin Metroid yapımlarını andıran bu sistemi kullandıklarını da saklamıyor. Oyun genel anlamda pek çok yapıma saygı duruşu niteliği taşıyor diyebiliriz.
Oyunculuğun geçmişine tanıklık etmiş olanlar, Metroid’in oyun içi dinamiklerini hatırlayacaktır. Karakterimiz gitmesi gereken yol üzerinde ilerlerken karşısına farklı yollar, kapılar, geçitler çıkar ancak bunları aşamaz. Ya elinde gerekli anahtar yoktur ya da fazla yüksektedir ulaşamıyordur. Bulunduğu noktadaki diğer yollara ilerleyebilmek için önce önündeki güzergahı izlemeli ve sonra oraya geri dönmelidir. Ori and The Blind Forest da tam olarak bunu yapıyor.
Oyunun hatırı sayılır derecede büyük bir haritası var ancak tüm bölgelere ulaşmak sizin sabrınıza ve araştırmacı kişiliğinize kalmış bir durum. Finale gidiş yolunda her bölgeyi yüzde 100 tamamlama zorunluluğunuz bulunmuyor. Ancak eğer böyle bir isteğiniz varsa, oyunun sonlarına doğru kazandığınız bir özellikle haritanın başındaki bir bölgeye ulaşabileceğinizi bilmeniz lazım. Bin bir zorlukla aştığınız onca yolu geri dönmeyi göze alabilecek misiniz? Oyunda bir hızlı ulaşım özelliği de bulunmadığı dikkate alındığında geri dönme kararının ne kadar çetrefilli olabileceğini varın siz düşünün. Canınızı sıkma ihtimali olan tek özellik oyunun zorluğu.