Hem etkileyici bir tasarımı olsun hem günlük işlerimi halledeyim hem de dilediğimde açıp oyun oynayayım diyebileceğiniz, yüksek performans sunan bir dizüstü bilgisayar arıyorsanız Lenovo Legion Y530 aradığınız cihaz olabilir. Dizüstü bilgisayarlarda işin içinde “oyun” girdi mi akıllarda canlanan modeller ve özellikler genellikle benzer oluyor. Hele bu modeller “canavar” takısı aldı mı göz önünde birkaç klasik tasarım beliriyor. Test merkezimizi ziyaret eden Lenovo Legion Y530 ise ne o oyun bilgisayarlarının klasik kırmızı siyah tasarımını benimsiyor ne de Lenovo’nun alışılmış tasarımıyla geliyor. Şık ve ilgi çekici bir tasarımla karşımızda duran cihaz, performans konusunda ise bizi etkilemeyi başarıyor. İş fiyata geldi mi o konuda da biraz cep yakacağını söyleyebiliriz. Ancak gelin önce cihazın etkileyici özellikleri ve performansından bahsedelim. Tatsız detayları da sona saklayalım. FARKLI TASARIM Dizüstü modellerde çok alışılmış birkaç tasarım detayı bulunur. Daha çok günlük kullanım ve iş odaklıysa incecik bir gövde ve minimum bağlantı seçenekleri sunulurken, oyun da oynanabilen performans cihazlarında siyah kırmızı gövdeler gelir genellikle. İstisnalar da var elbette. İşte Lenovo Legion Y530 o istisnalardan biri. Cihaz ne yazık ki öyle oyun bilgisayarından beklenmeyecek incelikte bir gövde ile gelmiyor. Ancak tasarımıyla hemen her alandaki rakibinden farklılaşıyor. Simsiyah bir gövdeye sahip olan cihazın çok şık göründüğünü itiraf edelim. Malzeme tercihiyle de premium hissettiren model, kapağın üzerindeki Legion yazısında yer alan O harfinin ortasındaki LED Y harfiyle dikkat çekiyor. Apple’ın elması kadar ikonik değil ancak bir tasarım detayı olarak yerini almış. Cihazın en ilginç noktası gövdeden hayli çıkık duran bağlantı yeri. İlk başta çok da anlamlandıramadığımız bu detayın inceliğini bilgisayarı masaüstüne koyduğumuz anda fark ettik. Dizüstü bilgisayarların en sinir bozucu yanlarından biri sağından solundan çıkan kablo karmaşasıdır. Legion Y530, bunu önlemek için cihazın sağına ve soluna birer USB girişi koyduktan sonra tüm bağlantıları bu çıkıntılı alanla arka tarafa konumlandırmış. Böylelikle masaüstünde çok daha derli toplu ve kabloların rahatsız etmediği bir “temiz hava sahası” yaratmış. Cihazın arkasında sunduğu bağlantılar da az buz değil. Type C, Mini DP, USB 3.0, HDMI, Ethernet, AC adaptör ve Kengiston Lock bağlantıları arkada konumlanıyor. Yanlardakiler de USB 3.1. Bir de 3,5 mm’lik kulaklık girişi yer alıyor. Açıkçası kulaklık girişinin yanda olmasından dolayı mutluyuz. Ancak keşke yer olsaydı da diğer iki USB 3.1 de arkaya gitseydi demeden edemedik. Ancak bunu bir eksi gibi gördüğümüz sanılmasın. Mevcut konumlandırmadan da hayli memnun kaldık. HDMI ile ikinci bir monitöre bağladığımız bilgisayara klavye ve mouse da takınca masada oluşan o kalabalık görüntü hayli azaldığı için mutluyuz. Gelelim kapağı kaldırdığımızda karşımıza çıkan düzene. Cihazı açtığımızda karşımıza 15,6 inçlik ekran çıkıyor. Ekranın en çarpıcı noktası ise neredeyse çerçevesiz tasarımı. Artık dizüstü modellerde çok daha sık görmek istediğimiz bu tasarım Y530’da karşımıza çıkıyor. Ancak bu sadece panelin üstü için geçerli. Alt tarafta iki parmak kalınlığında bir çerçeve yer alıyor. Kamera ve Legion imzası burada duruyor. Keşke Legion imzası çıkarılsa da ekran biraz daha “çerçevesiz” tasarıma yaklaştırılmış olsa demeden edemedik itiraf edelim. Kalın çerçevelerden uzak bir tasarım çok güzel görünüyor çünkü. Tasarımın ilginç bir noktası cihazın defter gibi açılıyor olması. Bildiğiniz gibi Lenovo’nun Yoga modelleri tam olarak katlanabiliyordu. Y530 tam katlanmıyor ama 180 derece açılıyor ekran. Bu özelliği biraz gereksiz bulduk açıkçası. Çünkü ekran dokunmatik de değil. 180 derece açılıyor olması kullanım açısından cihaza pek bir şey katmıyor. Klavyede ise bizi numerik tuş takımına sahip bir düzen karşılıyor. Ama tuşları çok sıkıştırmamak için bazı düzenlemeler yapılmış. Yan tarafta bulunan enter ve üst taraftaki sembollerin bulunduğu satır çıkarılmış. Bu yüzden ilk etapta buna alışmak zor oluyor. Sayıları girdikten sonra orada olması gereken enter tuşuna basmak istiyor ya da üsteki semboller kullanıyorsanız yokluğunu arıyorsunuz. Yine de numerik tuş takımı olması ve buna rağmen klavyenin daralmaması artı gözümüzde. Klavye tuşları soft plastik malzemeden üretilmiş. Sert plastikten üretilmiş klavyeleri uzun süre kullandıysanız önce bir afallıyorsunuz. Ancak bu farklılığa hızlı bir şekilde alışmak mümkün. Alttan ışıklandırmalı klavye ile yazı yazmak bir süre sonra kolaylaşıyor. Standart boyutlarda diyebileceğimiz track pad altında iki adet tuşla geliyor. Track pad’in kendisinde basmatik özellik bulunmuyor. Çift ve tek dokunuşlar her işi halledebiliyorsunuz. Bize kalırsa alttaki sağ ve sol “mouse” tuşlarına hiç gerek yok. PERFORMANS CANAVARI Gelelim asıl konuya. Cihazda 15,6 inç Full HD ekran yer alıyor. 60 Hz’lik tazeleme oranıyla gelen ekran mat. Yani arkadan ışık gelmesi durumunda parlama yapmıyor ve rahat bir çalışma alanı sunuyor. Renkler biraz “kontrastı” fazla artırılmış gibi hissettirdi. Sarılar çok hafif turuncuya kayıyor. Ancak bunun dışında performansı gayet tatmin edici. Harman Dolby Audio hoparlörlerle gelen cihazın ses performansı da çok başarılı. Özellikle film ve dizi tutkunuysanız cihazdan verim alabileceğinizi söyleyelim. Donanımlara baktığımızda 8. Nesil Intel Core i7-8750H ile gelen bilgisayarda 16 GB RAM yer alıyor. Bizim incelediğimiz modelde 2 TB dahili hafızaya 256 GB SSD eşlik ediyordu. Tam bir canavar olan Y530’un donanımında beğenmediğimiz detaylardan biri ise ekran kartı oldu. Mevcut konfigürasyona eşlik etmesi için cihazda NVIDIA GeForce 1050Ti yer alıyor. Bu cihazda en az bir 1070 görmek isterdik açıkçası. Forza Horizon 4, Overwatch gibi oyunlarla test ettiğimiz cihaz, Horizon 4’te ayarlar “Yüksek” olarak ayarlanmışken 51-60 fps arasında bir performans sergiledi. Overwatch’ta ise 75-80’lere ulaştı. Horizon 4’te oyunu önerilen ayarlarda çalıştırdığınızda daha yüksek performans almak da mümkün oluyor elbette. Oyunlar sırasında en dikkat çekici nokta ise cihazın ciddi bir gürültü çıkarmayışı oldu. Hatta Razer Blade ile kıyasladığımızda oldukça sessiz çalıştığını dahi söyleyebiliriz. Oyun seansının sonunda klavyede ciddi bir ısınma da yaşamadık. Bu da performans açısından bir diğer artı bizim için. Yine de 1050Ti hala bir parça can sıkıcı. Donanımda hoşumuza gitmeyen ikinci detay ise pil süresi. Cihazın pil süresi oyun oynamasanız dahi çok kısa. Yaklaşık 3 saatlik bir kullanım sunuyor cihaz size. Yani genelde masaüstünde cihazı şarjda tutacağınızı söyleyelim. Oyun oynarken aksi zaten düşünülemez elbette. Tabii zaten 2,3 kg ağırlığında olduğu için cihazı pek taşımak da istemeyeceksiniz. Bu yüzden dizüstünden çok masaüstü kullanım sunacağını söyleyebiliriz. Tabii en büyük sıkıntı ise cihazın fiyatı. Bu oyun canavarı Türkiye’de 10.500 TL fiyatla satılıyor. Döviz kurundaki dalgalanmanın etkisini fiyatında hisseden cihaz, şimdilik bütçe konusunda çok sıkıntı yaşamayanlara hitap ediyor gibi görünüyor. Ancak bir iki detay dışında cihazın çok güçlü ve etkileyici olduğunu da itiraf etmek gerekiyor. DETAYLAR Tasarım Cihazın arkasındaki hafif çıkıntı, masaüstündeki kablo karmaşasını önlüyor. Oyun canavarı İncecik çerçevesiyle etkileyici olan bilgisayarda GeForce 1050Ti yer alıyor. Güçlü işlemci Cihaz gücünü 8. Nesil Intel Core i7-8750H işlemciden alıyor. Tamamen açılan ekran Cihazın ekranı 180 derece hareket ederek tamamen açılabiliyor. Ses deneyimi Harman Dolby Audio hoparlörler, multimedya deneyimini artırıyor. Sessiz Cihaz pek çok rakibine kıyasla daha sessiz çalışıyor. TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA