Nintendo öyle ya da böyle aya damga vurmayı başardı. Etkileyici hibrit konsolu Switch ile bir satış başarısı yakalayan firma, konsolun beraberinde getirdiği problemlere rağmen yok satmaya devam etti. Peki Switch’in stokları eritecek kadar satmasının arkasındaki sebep neydi? Gelin biraz bu konuyu tartışalım.
Square Enix’in başarılı serisi Final Fantasy‘nin ismini almasının ilginç bir hikayesi var. Square Enix, iflas açıklamak üzere kötü bir dönemden geçerken son bir gayretle yeni bir oyun yapıyor ve bu oyuna Final Fantasy ismini veriyor. Nitekim bu seri de firmayı geri dönüşü olmayan yoldan döndürmeyi başarıyor. Nintendo için durum birebir aynı değil elbette ancak geçtiğimiz yıl zarar açıklayan firma, 2015’in aynı dönemine kıyasla yüzde 31,3’lük bir düşüş yaşadığını kaydetmişti. 2015’e kıyasla satışları yüzde 53 oranında düşen Wii U’nin sadece 220 bin ünite satabilmesi, Nintendo 3DS’in satışlarının da yüzde 7 oranında düşmesi firmanın donanım kısmı açısından tehlike çanlarını çalıyordu adeta. Yazılım kısmında durum kötü değildi ancak iyi de değildi. Sonuç olarak Nintendo’nun bir şey yapması gerekiyordu. Mobil alandaki aktifliği ve beraberinde gelen Switch de Nintendo’da bir Final Fantasy etkisi yaratmayı başardı diyebiliriz.
Bu yazıda Switch’in neden bu kadar çoşkuyla sattığı konusundaki fikirlerimizi verilerle harmanlayacağız.
Nintendo tarihinin en az satan oyun konsolu 13,56 milyon ile Wii U oldu. Bunun pek çok sebebi var tabii, pazarlamadan tutun tasarıma kadar sebepler sıralanabilir. Ancak Nintendo’nun bu büyük başarısızlığı aynı zamanda firmanın bir sonraki adımı için ders niteliğinde oldu.
Nintendo konsollarındaki sorunlardan biri çıkan konsolların seleflerinden farkının anlaşılamaması. İsimlendirme de bu konuda hiç yardımcı olmuyor. 3DS’leri örnek alalım. Nintendo 3DS’in ardından çıkan New Nintendo 3DS ismen konsolun bir öncekinden çok daha güçlü bir donanımla geldiğini belli etmiyor mesela. Halbuki PS3, PS4 ve PS4 Pro dendiğide cihazları güç sıralamasına göre dizmek isimlerine bakmak kadar kolay. Hal böyle olunca, üstüne New Nintendo 3DS ne tasarım ne de donanım açısından “pek” bir fark sunamayınca satışlardaki düşüş de kaçınılmaz oluyor. Aynı durum Wii ve Wii U için de geçerli. Özellikle cihazın son kullanıcıya yeterince iyi anlatılamaması hepten gölgede kalmasına sebep oldu. Satış başarısı yakalayan Wii’nin ardından gelen Wii U tepetaklak yere çakıldı. Nitekim Nintendo bu yılın başında Japonya’da Wii U üretimini sonlandırdığını duyurdu.
Nintendo Switch ise firmanın silkelenip işleri değiştirme adımı adeta. Switch gözümüzde Nintendo’nun aslında Wii U ile yapmak istediği ama beceremediği konsol gibi. “Çok daha iyi bir Wii U” yani. Tasarımdaki radikal seçimler Nintendo için büyük bir risk oluştururken, sonuca bakıldığında hibrit konsol fikri insanlara o kadar da kötü gelmemiş gibi görünüyor. “Ama bir dakika, Wii U’da hibritti?” dediğinizi duyar gibiyiz. İşte tam bu noktada tekrar bu paragrafın başına dönüyoruz. Nintendo Switch, Wii U’nun yapabildiklerini çok daha akıllıca bir tasarımla, çok daha özgür bir alanda gerçekleştiriyor. Ayrıca cihazın yapabildiklerini kullanıcıya doğru bir şekilde aktararak yanlış anlaşılmalardan kaçınıp, cihazı düzgün bir şekilde tanıtıyor.
Öncelikle Wii U’nun o kalın gövdesi inceltilmiş. Cihazı dışarı çıkarırken yanınızda taşımanız gereken ağır, korkunç parçadan kurtulunmuş. Çok daha iyi düşünülmüş çıkabilen kontrol kumandası tasarlanmış. TV’ye bağlanırken daha derli toplu duracak bir dock sağlanmış. Üstüne stylus gibi gereksiz detaylardan da kurtulmuş. Yani Nintendo Wii U’da hatalı yapılan her şeyi düzeltip, Switch’i oluşturmuş. İşin eğlencesini de unutmamış. Sadece siyah ve beyaz renk seçeneği sunan Wii U yerine Switch’te renkli kumandalar gelmiş. İlerleyen dönemlerde bu kumandaların Pokemon, Mario gibi serilere özel versiyonlarının çıkması işten bile değil!
Nintendo’nun Wii U’da başarılı bir reklam politikası izlediğini söylemek zor. Ancak Switch ile bu durumdan da aldığı ders belli oluyor. Switch’in tanıtım etkinliğinde özellikle gençlerin üstünde etkisi oldukça fazla olan YouTube yayıncıları yer alıyordu. Casey Neistat, iJustine gibi bol takipçili, etki gücü yüksek YouTube yayıncıları etkinliğe dair videolar çekip internette yayınlamayı ihmal etmedi elbette. Bir diğer artı da cihazın ne olduğunu ve yapabileceklerini çok iyi açıklamalarıydı. Direkt etkinlik alanında cihazı deneyimleyen YouTube yayıncılarının yanı sıra sunumda da Switch’in yapabilecekleri açık bir şekilde gösteriliyor. Bu da insanların konsolu alırken doğru beklentiler oluşturmasını sağlıyor. Tabii tanıtım etkinliğinin ardından tasarım açısından bu kadar farklılaşan ve kişisel kullanım alışkanlıklarına göre kendini şekilden şekile sokan bir konsol için oluşan heyecan da kaçınılmaz oluyor.
Konsol çıktıktan sonra YouTube yayıncılarına gönderilmesiyle, konsol adına oluşturulan heyecan videolarla beslenmeye de devam etti. Neistat ve iJustine başta olmak üzere pek çok YouTuber inceleme videosu, kutu açma videosu ve benzeri videolar çekmeyi de ihmal etmedi.
Nintendo Switch, ilk iki güne ait satış sayısıyla Nintendo tarihinin en hızlı satan oyun konsolu olmayı başararak, firma için istatistiki bir başarıya şimdiden dönüşmüş durumda. Bu ünvan, Switch’ten önce Wii‘ye aitti. Wii’in 2006 yılında satış sunulduğu düşünülecek olursa, firma donanım tarafında 11 yıldır böylesine ilgi görmedi demek yanlış olmaz. İki haftanın ardından ise 1,5 milyon satış sayısına ulaşan Nintendo Switch stokları da neredeyse eritti. Nitekim mart ayının bitmesine bir hafta var ancak orijinal fiyatından Nintendo Switch bulana aşkolsun! Cihazın hiçbir yerde bulunmaması resmi olmayan dağıtıcıların da fahiş fiyatlardan cihazı satmasına sebep oluyor tabii.
Nintendo Switch’in satış rakamlarında küçük bir detay yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre her 10 Switch kullanıcısının 9’u cihazla beraber Zelda‘nın yeni oyununu da almış. The Legend of Zelda: Breath of the Wild‘ın da Nintendo’nun en iyi satış yakalayan çıkış oyunu olduğunu söylesek bu noktada kimse şaşırmaz herhalde. Tabii burada Zelda için “konsol sattıran oyun” demiyoruz ancak ikisinin de birbirinin satışlarını tetiklediği bir gerçek. Şöyle ki The Legend of Zelda: Breath of the Wild sadece Switch ve Wii U için çıkarıldı. Wii U sahiplerinin de etkili bir çoğunluk olduğunu söylemek zor… Switch cephesinde ise çıkış döneminde elle tutulur tek oyunun The Legend of Zelda: Breath of the Wild olduğu düşünülünce oyunun satış başarısı kaçınılmaz olmuş. Yeni Zelda oyununu oynamak isteyenler Wii U yerine, ki Japonya için artık üretilmediğini söylemiştik, yeni nesil bir konsolu almayı tercih ederken, Switch alan kullanıcıların elinde esaslı oyun alternatifi olarak zaten sadece Zelda bulunuyordu. Böylelikle iki başlık birbirinin satışında pozitif etki yaratmayı başardı.
Tabii Nintendo’nun unutmaması gereken şöyle bir durum da var. Wii U’nun en büyük problemlerinden biri içerik eksikliğiydi. Satış sayısı beklenenden düşük kalınca geliştiriciler de ilgisini kaybetmiş ve konsol başarısızlığa mahkum edilmişti. Switch de Wii U gibi pek çok farklı büyük oyun firmasıyla ortak çalıştığını duyurdu. Ancak çıkışının ardından seyreden oyun sayısı hala ikna edici değil. Neyse ki satış sayısıyla dikkat çeken Switch için geliştiriciler de epey heyecanlı. Ancak bu ay sonu 2 milyon Switch satışına ulaşmayı planlayan Nintendo’nun ileriki dönemde satış sayısında durgunluk ya da düşüş yaşanırsa, bu durum oyun geliştiricilerini de etkileyecektir.
Şimdilik böyle bir kaygısı olmayan Nintendo ise Switch üretimini iki katına çıkarmaya karar vermiş durumda. Switch’e Netflix ve benzeri çevrim içi yayın uygulamalarının da geleceği konuşuluyor. Ayrıca donanımsal sorunlara da hızlı müdahale etmeyi başarırsa, Switch’in uzun dönemde başarılı bir konsol olması işten bile değil.
Nintendo hatalarından ders alıp, bunları düzelterek ortaya iyi bir sonuç çıkarmayı başarmış. İleriki dönemde firmanın kararları konsolun başarısında ciddi rol oynayacaktır. Switch’in firmanın ihtiyacı olan donanım olup olmadığını ise zaman gösterecek. Nintendo Switch’in çalışma mekaniklerini ve performansını merak ediyorsanız incelememizi buradan okuyabilirsiniz.