Hayatına Project Morpheus kod adıyla başlayıp PlayStation VR gibi “inanılmaz yaratıcı” bir isme geçen Sony’nin sanal gerçeklik gözlüğü için ilk bakışta söylenecek şey ne kadar şık göründüğü. Doğruya doğru, HTC Vive yüksek performansı çirkin bir gövdeye sıkıştırmıştı. Oculus Rift biraz daha sadeydi ama hala tam anlamıyla şık değildi. PlayStation VR ise adeta “öyle değil, böyle yapılır” dercesine bir tasarımla karşımıza çıkıyor. Keskinlikten uzak kıvrımlı hatlar, mavi LED’ler, kafada rahat durabilmesi için tasarlanmış alınlıkla PlayStation VR görsel açıdan olmuş diyebileceğimiz bir cihaz. Öyle ki kafanıza taktığınızda Daft Punk grubunun bir üyesi gibi gösterecek kadar şık bir sanal gerçeklik gözlüğü diyelim, siz anlayın. Ancak tabii ki işler Daft Punk’a üçüncü olmakla bitmiyor.
PlayStation VR’ı kafanıza rahat geçirebilmeniz için arkasında bir tuş yer alıyor. Bu tuşa basarak kafa genişliğinize uygun olacak şekilde cihazı esnetip, tek adımda yüzünüze yerleştirebiliyorsunuz. Yine aynı noktada yer alan bir çarkla cihazı kafanızın boyutuna göre sıkılaştırıp, o noktada kilitleyebilirsiniz. Buraya kadar her şey mükemmel çünkü PlayStation VR şaşırtıcı derecede hafif. Bunun sebebi cihazın kütle ağırlığından ziyade ağırlık kuvvetini yüz yerine alna uygulaması. Yani cihazı HTC Vive ve Oculus Rift’e kıyasla elmacık kemiklerinizle değil alnınızla taşıyorsunuz.
Bu da yüzünüzde baskı olmasını engellerken cihazın uzun süreli kullanımını da garanti altına alıyor. Ancak işte bu noktada esaslı bir pürüz geliyor.
Diğer iki sanal gerçeklik cihazını esasen yüzünüzle taşıdığınız için, içinde yüzünüze tam olarak oturacak şekilde sünger pedler bulunuyordu. Hem cihazın ışık almasını hem de yüzünüzü acıtmasını engelliyordu. PlayStation VR’da ise cihazın etrafını ince bir silikon sarıyor. Evet, cihaz yüzünüze baskı yapmıyor ama tam bir çevresel koruma da sağlamıyor. PlayStation VR’ı ne kadar yüzünüze göre ayarlarsanız ayarlayın, alttan ışık alıyor. Zaten cihazı alnınızla taşıdığınız için de yüzünüze tam olarak kapanmıyor. Peki bu detay neden önemli? Çünkü sanal gerçekliğin asıl olayı sizi bulunduğunuz ortamdan koparıp içeriğin içinde gibi hissettirmesi. Hal böyle olunca aşağı bakıldığında DUALSHOCK’u görmek keyfi bir parça bozuyor. Eksi diyemeyiz ancak bir diğer pürüz ise kulaklık tercihinde çıkıyor. Cihazı hem kulaküstü hem de kulakiçi kulaklıklarla denedik. Kulaküstü kulaklık kullanmak şüphesiz deneyimi artıracaktır ama cihazın üst tarafındaki çıkıntı yüzünden bir parça rahatsız hissedebilirsiniz. PlayStation VR’ın kutu içeriğinde ise sanal gerçeklik gözlüğü, PlayStation’a bağlanabilmesi için gerekli bağlantılar ile bir de kulakiçi kulaklık çıkıyor. Ancak cihazı kullanabilmek için bundan fazlasına ihtiyacınız var ne yazık ki.