Pokemon dünyanın en büyük markalarından biri, belki de en büyüğü. 22 yıl önce başlayan bu macera sendelemek bir yana dursun, her geçen yıl daha da büyüyen bir fan kitlesiyle hayatına devam ediyor. Ve görünen o ki kısa vadede de hayatımızdan çıkmaya niyeti yok. Pokemon markasının net değeri hesaplanmak istendiği zaman yaklaşık 15 milyar dolar gibi bir sonuca ulaşılıyor. Ancak bu rakam eldeki net sayısal verilerin toplamından fazlası değil, markanın gerçek değerinin bunun misli misli fazlası olduğu belirtiliyor. Bu marka değerinin büyümesinde Pokemon GO’nun etkisi çok fazla oldu. Serinin uzun süredir takipçisi olanlar tarafından pek hoşnut karşılanmayan bu yapım, genel kitleye markayı ulaştırmak adına muazzam bir başarı ortaya koydu. Elbette çıktığı dönemin ardından ülkemizde ilgi azaldığı için pek çokları Pokemon GO’nun gazı tükendi zannedebilir. Ancak 2016’da piyasaya sürülen oyun, en yüksek aktif oyuncu sayısına 2018 Mayıs ayında ulaştı. Hala günde 5 milyon kişi Pokemon GO oynuyor ve aylık aktif oyuncu sayısı 60 milyon civarında dolaşıyor. Bu muazzam başarı doğal olarak oyunların geleceğine de etki etti. Artık Pokemon oynamak isteyen iki farklı güruh var ve yapımcılar belli ki bu iki kitleyi de bir araya getirebilmek istiyor. TÜM ANTRENÖRLER, BİRLEŞİN! Şu an piyasada neden Pokemon: Let’s Go, Pikachu! ve Let’s Go, Eevee! isimli iki adet oyun var bunu iyi analiz etmek gerekiyor. Eğer Pokemon’u çizgi film serisinden tanıdıysanız ve oynadığınız ilk oyun Pokemon GO olduysa, büyük bir külliyattan habersizsiniz demektir. Pek çok kişi gibi siz de, Pokemon’un aslında hayatına çizgi film olarak değil de bir oyun olarak başladığını da bilmiyorsunuzdur muhtemelen. 1996 yılında piyasaya sürülen Pokemon Red ve Pokemon Green ile hayatımıza giren bu marka, cep canavarları ile olan yakın münasebetimizin de başlamasına neden oldu. Sonrasında elden geçirilmiş Blue versiyonu piyasaya sürüldü, çizgi filmi hazırlandı (Evet inatla anime demiyoruz farkındayız) ve en son orijinal oyunun, çizgi filme yakınlaştırılmış hali olan Pokemon Yellow ile ilk jenerasyon yolculuğunu tamamlamış oldu. Bu detaylar önemli çünkü Let’s Go, Yellow’un yeniden uyarlanmış bir versiyonu ve GO ile seriye girmiş kişilerin afallamaması adına durumu anlaması gerekiyor. Hayır, Pokemon hiçbir zaman etrafta dolaşıp denk geldiğiniz canavarları yakaladığınız bir oyun olmadı. Pokemon bir rol yapma oyunudur. Karşılaştığınız pokemonu yakalamak da, saldırılarınızın etkisi de, aynı türün daha güçlü versiyonlarına denk gelme ihtimaliniz de karmaşık matematik problemleri ile hesaplanır. Aşmanız gereken GYM liderleri (Sun ve Moon’a kadar), toplamanız gereken rozetler, doldurmanız gereken bir POKEDEX, mücadele etmeniz gereken kötücül bir organizasyon ve üstesinden gelmeniz gereken bir Pokemon Ligi bulunur. İşte sevgili Pokemon GO oyuncusu; diğer tarafta yaklaşık 22 yıldır, 7 farklı jenerasyonda ve toplamda 722 pokemon ile mücadele etmiş bir güruh daha bulunuyor. Bir araya geleceğin ve aynı potada erimen gereken kitle bu. Ve Pokemon: Let’s Go tam olarak bunu amaçlıyor. NE ŞİŞ YANSIN NE KEBAP İncelemeyi kaleme alan kişi ve 22 yıllık bir Pokemon oyuncusu olarak bu yapımın neyi gerçekleştirmek istediğini çok net bir şekilde anlayabiliyorum. Bir sonraki jenerasyona ait Pokemon oyunu Nintendo Switch’e gelecek ve yapımcılar, hem eski kurtlar hem de Pokemon GO ile yakaladıkları kitle bu oyunu oynasın istiyor. Bu nedenle de bir ara oyun, alıştırma turu çıkarmak istediler piyasaya. Muhtemelen burada denedikleri pek çok şeyin elden geçirilmiş halini o oyunda deneyecekler. Böylesi bir ara oyun için de Pokemon Yellow’dan, Kanto bölgesinden, birinci jenerasyon pokemonlardan daha iyi bir tercih olamazdı elbette. Yapı olarak 20 yıl önce oynadığımız oyunun aynısı bu. Şehirler aynı, düşmanlar aynı ve pokemonlar aynı (2 yeni pokemon dışında), elbette geliştirilmiş görseller dışında. O yüzden dinozorlar, hoş geldiniz. Diğer taraftan mekanik anlamda değişiklikler mevcut. Yabani pokemonlarla karşılaşma ve yakalama sistemi aynen GO’dan alınma. Yeni oyuncular, sizler de buyurun. Hepinize hükmedecek tek bir Pokemon oyunu ile karşı karşıyasınız. SUYUNU ÇIKARMAYALIM! Yıllarını bu seriye gömmüş kişiler olarak yapılan bazı değişikliklere elbette başta birazcık sinirlendik. Ne demek artık yabani pokemonlar ile dövüşmek diye bir şey yok? Onların gücünü azaltmak (1 HP bırakan False Swipe saldırısı severler el kaldırsın), ölmesin diye özenle dikkat etmek ve en uygun Poke Topu’nu kullanmak bu sürecin en önemli parçalarından biriydi. Şimdi siz kalkmış diyorsunuz ki, artık doğada karşılaştığımız Pokemonlarla savaşmayacağız, direkt olarak Poke Topu atarak yakalamaya çalışacağız öyle mi? Dedebey damarımız anında kabardı farkındaysanız. Bu sistemin getirilme sebebini yukarıda anlattık ancak açıkçası bu durumdan memnun muyuz emin değiliz. Memnun olduğumuz kısmı hemen belirtelim; artık çalıların arasından rastgele üzerimize zıplamıyor Pokemonlar. Hepsini etrafta fiziksel olarak görüyoruz ve eğer ancak kendimiz üzerlerine gidersek etkileşime giriyoruz. Bu kısım çok iyi ve umarım ilerleyen oyunlarda da yerini korur. Ancak hiç savaşmadan direkt yakalama kısmına geçme olayını sanıyoruz ki sevmedik. GO oyuncuları da gelsin diye arcade kısmına kayma çabasını anlıyoruz ancak bu denli stratejik ögeleri kaybetmeyi de kabullenemiyoruz. Umarız yeni jenerasyon oyunda ikisinin ortasını bulmayı başarabilirler. ŞİMDİ SIKIYSA HEPSİNİ YAKALAMA! Pokemon yakalama sisteminde de bazı sorunlar bulunmakta. Eğer Switch televizyona bağlı durumda ise Joy-con’u sallayarak topu fırlatmaya çalışmamız gerekiyor. Kalibrasyonun yeterli düzeyde olmamasından mıdır nedir, bu eylem sırasında toplar sık sık alakasız yerlere uçuyor. Eğer Switch elinizdeyken oynamayı seçerseniz durum çok daha rahat. Atmak istediğiniz noktayı seçip, tuşa basarak topu fırlatıyorsunuz. Joy-con ile fırlatma eylemi gerçekleştirmek keyifli ancak kesinlikle üzerine daha fazla çalışılması gerekiyor. pokemon yakalamak burada hiç olmadığı kadar önemli çünkü vahşi pokemonlarla kapışmak kaldırıldığı için, yakaladığınız pokemon başına canavarlarınız seviye atlıyor. Kısacası dövüşerek seviye atlamanın yerini ekseriyetle pokemon yakalayarak seviye atlamak almış. Neyse ki artık Pokemon Merkezleri’nde bulunan bilgisayarlara sıkışıp kalmış durumda değiliz. Yakaladığımız her pokemonu çantamızdan listeleyebiliyor, 6 kişilik takımımıza istediğimiz zaman dahil edebiliyoruz. Kolaylık eklenecekse işte bu şekilde eklenmeli. Bunun dışında genel hatlarıyla oyun bildiğiniz veya öğreneceğiniz gibi. Serinin en iyi listesine sahip ilk jenerasyonun tadını doyasıya çıkarabileceğiniz bir oyun sizleri bekliyor. BİR GÜN HERKES PIKACHU İLE TANIŞACAK Görsel ve işitsel anlamda oyun 2018’nin imkanlarını olabildiğince kullanmış. İlk olarak 20 sene önce oynadığımız bir oyunu bu şekilde görmek müthiş bir zevk veriyor insana. Pokemon Company’nin belirli aralıklarla ilk jenerasyonu yeni nesillerle tanıştırma gayreti de dikkatimizden kaçmadı. 90’larda Red ve Green, 00’larda FireRed ve LeafGreen, şimdi ise Let’s Go serisi ile her döneme ulaşmayı başarıyorlar. Bu gidişle Pokemon hiçbir zaman hayatımızdan çıkmayacak gibi görünüyor… DETAYLAR Artık vahşi pokemonlar çalılardan rastgele üzerimize zıplamıyor. Hangi pokemon tam olarak nerede görebiliyor ve ancak biz istersek etkileşime giriyoruz. Çalı korkusu bitti! Vahşi bir pokemonla önce savaşıp, ardından yakalamaya çalışmayı unutun! Burada Pokemon GO’da olduğu gibi topu kafasına denk getirerek yakalamaya çalışıyoruz dostlarımızı. Şirinlikler, şımarıklıklar ve haylazlıklar elbette bu serinin olmazsa olmaz ögeleri. Madem ki Pikachu sürekli arkamızda koşturacak, onu kılıktan kılığa neden sokmayalım ki? Yüzme, uçma ve ağaç kesme gibi engelleri aşmamızı sağlayan eylemleri bir saldırı hakkımızdan fedakarlık ederek icra etmiyoruz burada. Öğreniyoruz ve işleme alıyoruz… PUANLAMA