Yıllardır beklediğimiz o an geldi çattı! Bugüne dek yalnızca küçücük ekranlarda deneyimleme imkanına sahip olabildiğimiz Pokemon macerası artık HD olarak dev ekranlarda hayat buluyor. Bakalım bir ev konsoluna çıkan ilk ana seri Pokemon oyunu beklentileri karşılayabiliyor mu? Dile kolay, 8 jenerasyon… İlk Pokemon oyunu bundan 23 sene evvel çıkışını gerçekleştirdiğinden bu yana sekiz farklı jenerasyon atlandı. Bu sekiz farklı bölge ve Pokemon grubu demek. 151 cep canavarı ile başladığımız bu yolculuk an itibarıyla 890’a ulaşmış durumda. Bu süreçte çok sevdiğimiz Pokemonlar oldu, dalga geçtiğimiz oldu, anlam veremediğimiz oldu, ancak Pokemon külliyatı sahip olduğu eşsiz lezzeti hiçbir zaman kaybetmedi. Bir Pokemon’u yakalamak, onunla arkadaş olmak, geliştirmek ve birlikte savaşmak fazlasıyla basit ama bir o kadar da çalışan bir mekanik. Siyah beyaz piksellerden günümüz yarı açık dünya yeşil bayırlara uzanan yolculuk insanı biraz duygulandırıyor. Ancak önemli olan bu atılımın ne denli başarıyla gerçekleştiği… Eğer Zelda’nın Nintendo Switch açılımı gibi bir kalite ortaya koyulamazsa perişan olmak da son derece mümkün. NE UĞRUNA? Takip edenlerin bileceği üzere Pokemon Sword & Shield hayatına büyük tartışmaları da beraberinde getirerek başladı. Evet, artık yıllardır istediğimiz gibi dev televizyon ekranlarında Pokemon yakalayabilecektik ancak bu getirilerin sevdiğimiz bazı önemli unsurları götüreceğini bilmiyorduk. Oyunun Nintendo Switch’e çıkması demek, tamamen 3 boyutlu olarak tasarlanmış bir dünyada, etrafta gezinen Pokemonları da görerek yolculuk edebileceğimiz anlamına geliyordu. Bu zamana kadar çimenlerin arasına gizlendikleri için karşımıza neyin çıkacağını bilmeden attığımız adımlar, az ötede kıvrılarak hareket eden bir Onix’in etrafından dolanabileceğimiz bir duruma evriliyordu. Özgürce hayatlarını yaşayan Pokemonlarla dolu açık bir dünyada gezinebilmek arzu ettiğimiz şey değil miydi zaten hep? Eh, Pokemon Sword & Shield üzerinden değerlendirmek gerekirse pek değildi açıkçası. En azından bu şekilde hayal etmemiştik. Bir kere bu etrafta dolaşan Pokemonların animasyonlarının oyuna yerleştirilmesi, içeriğin kısıtlanması sonucunu doğurdu. Yıllardır her Pokemon oyununda en sevdiğimiz unsurlardan biri olan, hikayeyi tamamladıktan sonra açılan ve bugüne dek karşımıza çıkmış her Pokemon’u yakalamamıza imkan tanıyan National Dex bu oyunlarda bulunmuyor. Sword & Shield, 890 Pokemon’un yalnızca 400 tanesini içinde barındırıyor. Aslında baktığınız zaman 400 az bir sayı değil ve çok da şikayet etmeyi gerektirmiyor gibi. Ancak hayatına başladığı ilk günden bu yana; “Gotta catch ‘em all!” (Hepsini yakala!) mottosunu kendisine layık görmüş bir eser için elbette eleştirilecek bir karar bu. Yapılan açıklama; Switch’in bu denli fazla Pokemon’un animasyonunu kaldırabilecek seviyede bir cihaz olmadığı yönünde oldu. Breath of the Wild’ı oynayabildiğimiz bir konsol için tatmin edici bir açıklama değil bu. SİZ KİMİ KANDIRIYORSUNUZ KUZUM? Dahası, oyun çıktıktan sonra gördük ki bu ev konsolu devrimi için yeni animasyonlar yaratılmış da değil. Daha önce kullanılan animasyonlar, eski seslerle desteklenerek oyuna entegre edilmiş. Açıklama tek başına yetersizken, sonucun söyleneni hiçbir şekilde desteklememesi daha da büyük hayal kırıklığı oldu. Oyun içinde Switch’in gücüyle birlikte ulaşılabilecek yeni animasyon seviyesinin izlerini küçük çaplı olsa da görmek mümkün. Başlangıç Pokemonlarının üçüncü evrimleri, tamamen kendilerine özel saldırılarla birlikte geliyor ve bu saldırılar oldukça şık animasyonlarla birlikte ekrana yansıtılıyor. Bir futbolcudan esinlenerek dizayn edilmiş ateş başlangıç Pokemon’unun bir taşı ayağında sektirmesi, etrafını alevle kaplaması ve sonrasında rakibine sert bir voleyle göndermesi son derece etkileyici bir şekilde resmedilmiş. Ancak eski oyunlardan gelen saldırıların (ki büyük çoğunluğu bunlar oluşturuyor) Nintendo DS el konsollarında gördüğümüz şekliyle gerçekleştirilmesi tek kelimeyle kepazelik. RUHSUZ BİR AÇIK DÜNYA Burada önemli olan; edinimlerimizin götürüleri ne denli karşılayabildiği. Sword ve Shield’ın bir numaralı alametifarikasını sınırları belirlenmiş bir açık dünya alan olan Wild Area oluşturuyor. Öncelikle oyunun tamamen bir açık dünyadan oluşmadığını belirtmemiz lazım. O alıştığımız şehirleri birbirine bağlayan sabit yollar aynı şekilde burada da yer alıyor. Ancak tüm o şehirlerin arasında, büyük bir vahşi alan bulunuyor. Burası etrafta özgürce dolaşan Pokemonların olduğu, yeri gelince çimenlik, yeri gelince sulak, zaman zaman kurak bir alan. Sınırları çizgilerle çizilmeksizin bölgelere ayrılmış olan bu alanda, her bölgede farklı özellik ve seviyelerde Pokemonlar bulunuyor. Öyle ki, daha oyunun başında girdiğiniz anda 50. seviye bir Pokemonla karşılaşabiliyorsunuz. Yakalayamıyorsunuz tabii, daha üst seviye Pokemonları yakalayabilmek için Gym mücadelelerini tamamlamalısınız. Bu alan hayallerimizi süsleyen kısmın karşılığı gibi dursa da ne yazık ki sonuç pek de öyle değil. Bir kere kesinlikle canlı hissettirmiyor. Maymun Pokemonlarının ağaç dallarında gezindiği o tatlı hayallerinizi çöpe atın lütfen. Her türlü Pokemon’un çimen üzerinde boş boş yürüdüğü, anlamlı hiçbir eylemde bulunmadığı ve gelip yakalamamız için beklediği bir düzenden bahsediyoruz. Sıkıcı, anlamsız ve tatmin etmekten çok uzak. YİNE UNUTULACAK BİR YENİLİK Bu bölgede aynı zamanda gökyüzüne ışık saçan mağaralar bulunuyor. Mağara demişken içine girip keşfedebileceğiniz alanlar olarak düşünmeyin. Yerde bir delik var, yanına gelip tuşa basıyorsunuz ve mağara içinde bekleyen güçlü Pokemon ile mücadele ediyorsunuz. Sword ve Shield ile birlikte hayatımıza yeni bir Pokemon mekaniği dahil oluyor; Dynamax! Pokemonları bir bina boyutuna getiren bu doğa olayı sayesinde normalden çok daha güçlü ve Dynamax hallerine özel saldırılara sahip bir hale bürünüyorlar. Biz de bir bileklik sayesinde kendi Pokemonlarımızı bu şekle sokabiliyor ve adeta bir Power Rangers kapışması gerçekleştirebiliyoruz. Elbette bu savaşlar her zaman yaşanmıyor. Yalnızca Gym mücadelelerinin finalinde ve Wild Area’nın mağaralarında karşımıza çıkıyor. 4 kişi birlikte girdiğiniz bu mağara savaşları, arkadaşlarınızla birlikte mücadele edebildiğiniz için keyifli olmuş ancak Dynamax sistemi başlı başına anlamsız bir yenilik. Önce mega evrimi getirdiler, sonra Z-move denen özel saldırıları ortaya çıkardılar ve şimdi de bu… Zaten bir oyun sonra çöpe atıyorsunuz, alıştığımız dünyaya da katma değer eklemiyor, ne diye zorluyorsunuz anlamak mümkün değil. Ha, çok üst seviye mağara kapışmaları gerçekten terletiyor onu belirtelim ama. SIRF İSMİNİN HATRINA Zaten oyunda isteseniz de zorlanacağınız pek fazla yer bulamayacaksınız. Pokemon’un iyiden iyiye kolaylaştığını görmek bizler için çok üzücü. Elbette bu Pokemon GO ile bu dünyalara girmiş oyuncular da kendilerine yer bulabilsinler diye verilmiş bir karar ancak yıllardır bu seriyi ayakta tutan sevenlerini böyle böyle kaybedecekler. Günün sonunda Pokemon yakalamak, geliştirmek ve savaşmak hala eğlenceli ancak bunun Sword ve Shield ile hiçbir ilgisi bulunmuyor ne yazık ki. DETAYLAR Oyunun açık dünya için ayrılan kısmında keşfedilebilecek fazla şey yok. Ortalıkta boş boş dolaşan Pokemonları yakalamaya çalışacak ya da Dynamax mağaralara dalacaksınız. Pokemonlarınızla aranızdaki bağı güçlendirmek ve istediğiniz anda sağlıklarını tazeleyebilmek için kamp yapabilirsiniz. Aynı şeyleri yapmaktan sıkılana kadar elbette. Yeni getirilen Dynamax özelliği sayesinde artık devasa Pokemonlarla kapışabiliyorsunuz. Hatta bazılarının Gigantamax ismi verilen özel tasarımlı versiyonları da bulunuyor. Geçtiğimiz jenerasyonda gelen bölgeye özel Pokemon yaklaşımı bu seride de devam ediyor. Sevdiğiniz bazı Pokemonların Galar versiyonları ile karşılaşacaksınız yolculuğunuz sırasında. PUANLAMA