Pyre incelemesi
Bazı isimler vardır, CV’leri o kadar sağlamdır ki içeriğine bakmaksızın bir sonraki oyunlarını heyecanla beklersiniz. Bu Rockstar gibi bir firma da olabilir, Hideo Kojima gibi bir kişi de. İşte bu yüzden, eğer geçmişinizde yazan isimler Bastion ve Transistor ise, sırtınız daha da yere gelmez sizin
Bu ay dergimizde yer alan bir diğer inceleme olan Get Even’ı okursanız, bağımsız gibi görünen ancak bağımsız olmaktan çıkan firmalardan dem vurduğumuzu görebilirsiniz. Ancak piyasada hala Supergiant Games gibi bağımsız kalmak için çaba sarf eden firmalar da bulunmakta. Ve bu çabanın, yaratıcılığı diğerlerinden çok başka bir seviyede nasıl harladığını çok net gözlemleyebilirsiniz. Gerek Bastion, gerekse de Transistor, Supergiant’ın arkasındaki insanların güzel beyinlerinden ve kalplerinden çıkmış oyunlardı. Birbirlerini andıran pek çok özellikleri bulunsa da, en büyük ortak noktaları duygulara temas edebiliyor oluşlarıydı. Tarifsiz güzellikte görselleri ve dinleyeni gerçeklikten koparan müzikleriyle birlikte, ikisi de denenmeyeni ortaya koyan eserler oldu. Şimdi ise karşımıza Pyre ile çıkıyorlar. Pyre, içerik olarak önceki oyunlardan oldukça farklı bir yapım. Ancak duygulara temas etmesiyle, eşsiz görselleriyle, unutulmaz müzikleriyle ve hiç görmediğiniz yaratıcılığıyla kesinlikle tam bir Supergiant oyunu.