Söze ilk olarak tasarımla başlamak istiyoruz. Razer Blade’in gövde tasarımı bugüne kadar gördüğümüz hiçbir oyun bilgisayarına benzemiyor. Öncelikle cihazın tasarımının çok sade ve şık olduğunu söylememiz gerek. Tamamen siyah gövdede lineer bir tasarım tercih edilmiş. Dışarıdan bakıldığında “oyun bilgisayarı” hissi uyandırmayan cihazın üstünde Razer’ın tanıdık yeşil logosu dışında herhangi bir renk geçişi bulunmuyor. Kırmızı-siyah temalı onlarca kaba tasarımdan içimize fenalık gelmişken böylesine şık bir cihaz takdiri hak ediyor. Blade’in tek artısı şık gövde tasarımı da değil tabii. Bir Stealth hafifliğinde olmasa da Razer Blade 1,86 kg ağırlığıyla oyun bilgisayarları arasında taşınabilirliğiyle en sevilesi modellerden. Üstelik gövdenin bu hafifliği donanımda oyun keyfinizi baltalayacak fedakarlıklar yapmasına sebep olmamış. Ancak teknik detaylara performans testinde değineceğiz. Özellikle söz konusu dizüstü olunca oyun bilgisayarını sırtlanıp sağa sola gitmeye meraklı kişilerdenseniz Razer Blade tam sizin aradığınız cihaz olabilir anlayacağınız.
Mobiliteyi bir kenara bırakıp ekrandan bahsedecek olursak; Razer Blade 14 inç boyutunda bir ekranla geliyor. Cihazın dokunmatik 4K UHD ve IPS Full HD olmak üzere iki farklı ekran alternatifi bulunuyor. Biz IPS Full HD ekranlı modeli inceledik. 16:9 ekran oranına sahip olan modelin ekranı mat. Arkadan ışık geldiğinde dahi ekranı rahat bir şekilde görebiliyor, oyun veya film deneyimine ara vermeden cihazı kullanabiliyorsunuz. Açıkçası dizüstü bilgisayarlarda ekranın dokunmatik olup olmaması bizim için ciddi bir fark yaratmıyor zira dokunmatik de olsa bu özelliği neredeyse hiç kullanmadığımız için incelediğimiz modelde yer almamasını eksi olarak nitelendiremeyiz. 14 inçlik boyuta gelince, Blade Pro 17,3 inçlik ekran boyutu sunsa da bize göre taşınabilirlik açısından 14 inç kafi. Oyun keyfini de eksilttiğini söylemek pek mümkün değil. Ancak elbette cihazınızı daha büyük ikinci bir ekrana da bağlayabilirsiniz.
Sözü bir de Razer’ın en sevdiğimiz özelliklerinden birine getirelim: Razer Chroma klavye. Öncelikle mekanik klavye tutkunuysanız Razer Blade’in klavyesi size fazlasıyla “nazik” gelecektir. Ancak klavye kullanımının oldukça akıcı olduğunu söylemek mümkün. Tuşlar hassas ve hızlı tepki veriyor, oyun deneyimi sırasında ciddi bir artı olduğunu söylemek mümkün. Chroma teknolojisiyle gelen klavyenin renkli arka ışıklandırması ise bambaşka bir etki yaratıyor. Oyuna entegre olan klavye örneğin Overwatch’ta bir maça girdiğinizde ışıklandırmayı da ona göre otamatik ayarlayabiliyor. Aynı şekilde siz de klavyenin ışıklandırmasının ne sıklıkla, nasıl, hangi renklerde yanacağını ayarlayabiliyorsunuz. Deneyimi çok daha keyifli kıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Touch Pad’i ise çok sevdiğimizi söyleyemeyeceğiz. Eski tarz altında iki adet tuş bulunan Touch Pad tasarımı tercih edilmiş. Ancak cihazı genellikle ayrı bir fare ile kullandığımız için Touch Pad işlevi biraz ikinci planda kalıyor bizim için. Bu arada cihazın performans testini gerçekleştirirken Razer Diamondback kullandığımızı da burada ekleyelim.
Tasarımı toparlamadan önce bir de bağlantı girişlerine göz atalım. Cihazda 3 adet USB 3.0, ses ve video çıkışı için HDMI (4K 60 Hz), Thunderbolt 3 (USB-C) ve 3,5 mm’lik kulaklık girişi yer alıyor. Uzun lafın kısası Razer Blade tasarımıyla bizden tam not almayı başarıyor.