Soulslıke oyunları sevdiğimizi artık muhtemelen hepiniz biliyorsunuz. Hele de karşımıza temel mekanikleri alıp, üzerine yeni fikirler ekleyebilmiş bir yapım çıkıyorsa değmeyin keyfimize. Remnant: From the Ashes, bugüne dek gördüğümüz en ilginç yeni fikirlerle donatılmış Soulslıke oyun olmuş. Gunfire Games’in Darksiders III’te yaptıklarını gördükten sonra bir sonraki oyunlarında tamamen Soulslike bir yapımla karşımıza çıkmaları şaşırtıcı olmadı. Darksiders gibi baştan aşağı aksiyon üzerine odaklanmış ve hızlı bir seriye dahi Dark Souls dokunuşları yapmayı başarmış bir firmadan ilginç şeyler görmemiz kaçınılmazdı. Remnant: From the Ashes, yapımcıların akıllarında olan ve ilk adımlarını Darksiders’ta attıkları yenilikçi fikirlerin vücut bulduğu oyun olmuş. Uzaktan baktığınız zaman bir Soulslike oyunundan bekleyeceğiniz en temel mekaniklerin burada da yer aldığını görüyorsunuz; öldüğünüzde tekrar dirildiğiniz ve haritayı sıfırlayan bonfire benzeri noktalar (kristaller), yanınızda sınırlı sayıda taşıyabildiğiniz sağlık yenileme eşyası, acımasız düşmanlar, hayattan bezdiren boss dövüşleri ve daha niceleri. Ancak bu noktadan sonra Remnant oyuncuyu ciddi şekilde şaşırtmaya başlıyor. YENİ BİR YAKLAŞIM En belirgin ve dikkate değer fark, Remnant’ın tabanca ve türevleri üzerine oturtulmuş bir oynanış mekaniğine sahip olması. Burada Bloodborne benzeri bir silah kullanımı gelmesin aklınıza. Bloodborne’da yanımızda taşıdığımız silahları temelde hasar vermek için değil, düşmanı sersemletmek için kullanıyorduk. Dark Souls serisinde yer alan kalkanla gerçekleştirdiğimiz “parry” mekaniğinin revize edilmiş bir kullanımıydı. Remnant ise direkt olarak barut kullanarak düşmanların üstesinden gelmenizi istiyor. Elbette yakın menzilli silahınız da bulunuyor ancak hem oyunun dizayn tercihleri, hem de düşman yapıları sebebiyle uzun menzilli silahlarınızı bol bol kullanmak durumunda kalıyorsunuz. Bu başlı başına Soulslike bir yapımın kimyasına kafa tutan bir yaklaşım. Normal şartlar altında, hareketleri kolay kolay öngörülemeyen ve vurdu mu üzerimize toprak attıran düşmanlarla yakın menzilden birbirimize kafa tutmak Soulslike yapımların alametifarikası olarak görülür. Lakin enteresan bir şekilde Remnant, uzak menzilli silahlarla benzer bir dövüş tokluğunu yakalamayı başarmış. Yanınızda 3 farklı silah tipi taşıyabiliyorsunuz; bir adet yakın menzilli, bir adet normal tabanca ve bir adet de ağır hasar veren uzak menzilli bir silah. Bu uzak menzilli arkadaş düşman ağlatan bir shotgun da olabilir, uzaktan vurduğunu indiren bir tüfek de… Elinize en uygun seçeneği anlamak için biraz deneme yanılma yapmanız ve ölmeniz gerekecek. Tabii siz tek bir tipte ustalaşsanız bile karşınıza mutlak suretle farklı silah seçeneklerine karşı avantajlı ve dezavantajlı pek çok düşman çıkacak. Sürekli yakınınıza girip, hızlı darbelerle saldırgan dövüşen bosslara karşı sniper tüfeğinizle sizlere başarılar dileriz. MERMİLERİNİZİ AKILCI KULLANIN Oyunun başında üç farklı karakter sınıfından birini seçiyorsunuz. Ancak bu seçimin, başlangıç ekipmanlarını belirlemek dışında çok bir etkisi bulunmuyor. Oyunda ilerledikçe bulacağınız yeni ekipmanlarla kendinizi istediğiniz gibi donatabiliyorsunuz. “Loot” oyunda önemli bir yer ediniyor ve hayatınızı en fazla zorlaştıracak kısımlardan birini oluşturuyor. Elbette gönül ister ki üzerimize zıplayan her düşmanın beynini shotgun ile patlatabilelim ancak bu ağır hasar veren silahların mermisi çok daha az bulunuyor ve bulabilmek için haritaları güzelce gezinmek gerekiyor. Remnant: From the Ashes, birbirinden ciddi anlamda tasarımsal ve içeriksel farklılıklar barındıran bölgeler bulunduruyor içinde. Hiçbiri Darks Souls veya Bloodborne’da olduğu gibi göz kamaştırıcı veya dudak uçuklatıcı olmasa da, belirli oranda etkileyici olduklarını söyleyebiliriz. Bu haritaların tamamı içinde sayısız gizli bölgeyi ve özel lootları barındırıyor. Ancak bunları bulmak kolay değil ve bunun sebebi de oyunun türe getirdiği ikinci yenilikçi yaklaşımdan kaynaklanıyor. TEK SEFER OYNAMAK YETMEZ! Bildiğiniz üzere Soulslike oyunlarda öldüğünüz zaman cezalandırılırsınız. Ya öldüğünüz noktada o ana kadar topladığınız tecrübe puanlarını ya da sağlık veren benzeri materyallerinizi bırakırsınız. Dirilme noktasından tekrar başlayıp, öldüğünüz yere kadar kusursuz bir şekilde giderek kaybettiklerinizi geri almanız gerekir. İkinci kez ölürseniz her şeyinizi kaybedersiniz. Remnant’ta ise bunların hiçbiri gerçekleşmiyor. Öldüğünüz zaman, üzerinizde ne varsa olduğu gibi aynen diriliyorsunuz. Peki bu işin zorluğu nerede kalıyor? Şurada; Remnant’ta öldüğünüz zaman, haritadaki düşmanların yerleşim yerleri ve sayıları tamamen değişiyor. Bu basit mekanik tercih ortaya bambaşka bir Soulslike deneyimi çıkmasını sağlıyor. Hiçbir zaman haritayı ezberleyemiyorsunuz, düşmanlara karşı avantaj elde edemiyorsunuz. Her bir yeni tur, bambaşka bir oyun deneyimi olarak karşınıza çıkıyor. Dahası, bu rastgele oluşan içerik oyunun geneline de sirayet etmiş durumda. İlk kez girdiğiniz bir haritasının tasarımı rastgele oluşuyor, düşmanlar rastgele belirleniyor, karşılaşacağınız bossların hangileri olabileceği bile rastgele denk geliyor. Yapımcılar, tek bir kez baştan sona oynadığımızda oyunun ancak yüzde 45’ini görebileceğimizi belirtiyor. Ve bu muazzam bir şey! TAM ARKADAŞLA OYNAMALIK OYUN Düşünsenize; arkadaşınızla beraber aynı anda Remnant’a başlıyorsunuz ve ikiniz de bitirdiğinizde birbirinizden tamamen farklı haritalarda, farklı düşmanlarla ve farklı bosslarla dövüşerek finale geliyorsunuz. Kişiye özel sunulan bu hissiyat çok kıymetli. Üstelik yeniden oynanabilirliği de en üst seviyeye çıkarıyor. Bir faydası da; yine Soulslike serilerin önemli bir parçası olan diğer oyuncuların oyununa girip yardım etme mekaniğini daha da anlamı kılması. Alakasız bir oyuncuya yardım etmek için gittiğiniz zaman, kendi oyununuzda hiç görmediğiniz bir düşmana karşı amansız bir mücadele içine girerken bulabiliyorsunuz kendinizi. Zaten birlikte oynama Remnant’ın en güçlü yönlerinden biri. Oyunun tamamı, en iyi deneyimi arkadaşlarınızla birlikte co-op oynadığınız takdirde edinebileceğiniz şekilde tasarlanmış. Tek başınıza da oynamanız mümkün mü? Evet mümkün. Ancak tek oynadığınızda oyunun gereğinden fazla zorlayıcı hale geldiğinizi de belirtelim. Dark Souls’un sahip olduğu “zor ama adil” dengesi, tek başınıza oynadığınızda terazinin kaymasına neden olacak denli bozuluyor. Zaten arkadaşlarınızla oynama imkanı varken ve o şekilde çok daha eğlenceli iken neden tek başınıza oynayasınız ki? TÜRÜ SEVENLER KAÇIRMASIN Remnant: From the Ashes mükemmel bir oyun değil. Grafikleri ve animasyonları birkaç yıl eskide kalmış gibi görünen, karakterleri yüzeysel, hikayesi basit ve sıkıcı bir yapım hatta. Ancak özellikle dövüş mekaniklerinin çok başarılı olması ve türe getirdiği ilginç yenilikler sayesinde oynanmayı kesinlikle hak ediyor. Eğer Soulslike oyunları seviyorsanız, Remnant’a da bir şans vermenizi tavsiye ederiz. DETAYLAR Remnant: From the Ashes, Soulslike türünün tok ve doyurucu dövüş sistemini menzilli silahlarla harmanlamayı başarabilmiş. Türün gediklileri için bile yeni bir deneyim olacak. Oyun ilk başta oldukça basit ve sıradan görünen bölgelerde başlamasına rağmen zaman geçtikçe birbirinden ilginç lokasyonlara götürecek sizi. Çeşitlilik de cabası. 3 farklı karakter sınıfından birini seçerek başlıyorsunuz oyuna ancak bu seçim biraz kozmetik kalıyor. İlerledikçe diğer sınıfların zırhlarını ve silahlarını da kuşanabiliyorsunuz. Oyunda çok sayıda ve ilginç tasarımlarda boss bulunuyor. Tek bir oynayışta hepsini görmeniz ne yazık ki mümkün değil çünkü bosslar da rastgele bir şekilde karşınıza çıkıyor. PUANLAMA