reklamı kapat

POPÜLER

Resident Evil 2 incelemesi

 - Güncelleme: 20 Şubat 2019 00:00

PRANGALAR KIRILIYOR

Bir oyun “remake” adı altında yeniden ele alınıyorsa bunun bir dayanağı olması gerekiyor bize göre. Zamanında çok başarılı olmuş bir eseri, yalnızca grafik güncellemesi ile günümüze taşımak çok da anlamlı değil açıkçası. Özellikle teknolojik kısıtlamalar nedeniyle potansiyelini tam olarak gösterememiş yapımların zincirlerinden kurtulmasını biz biraz daha doğru buluyoruz. Resident Evil 2 bu tanıma tam olarak uyan yapımlardan bir tanesi. Piyasaya sürüldüğü dönemde “kusursuz” olarak nitelendirilirken, bugün dönüp baktığımızda ne denli büyük engellere rağmen bu başarıyı elde ettiğini daha net gözlemleyebiliyoruz. “Tank” dediğimiz kontrol mekaniğini kullanan, yani ilerlemek istediğimiz yöne gidebilmek için karakterimizi önce o yöne döndürmemizi zorunlu kılan kontrol sistemiyle başarılı olabilmek büyük iş. Bir de buna sürekli sabit kalan kamera açılarını eklediğinizde nasıl bir yokluk içinde olduğumuz daha da net anlaşılabiliyor. Tabii oyun severler olarak özellikle 90’lı yıllarda tam bir Polyanna olduğumuz için bu kısıtlamaların da iyi tarafını görmeyi başarmıştık. Resident Evil 2 tür olarak “ucuz” ve “klişe” B tipi korku eserlerine yakın olduğundan, oyuncuyu çileden çıkaran bu kontrol ve kamera sisteminin aslında daha fazla korkmamız adına özellikle tercih edilmiş yapılar olduğuna kendimizi inandırmıştık. Tabii sonradan Resident Evil 4 ile gördük ki (bizce serinin en iyi oyunudur) konunun bununla hiçbir alakası yokmuş… Bu yeniden yapım, RE2’yi bu denli iyi bir korku oyunu yapan şeyin bu kısıtlar olmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Çünkü hem kontrol, hem de kamera sistemi tamamen elden geçirilerek RE4’e yakın bir noktaya getirilmiş ve görüyoruz ki, Resident Evil 2 hala mükemmel, hala kusursuz bir korku oyunu.

HEY GİDİ LEON

Oyunu ilk kez oynayacaklar ve aradan geçen 21 sene nedeniyle unutanlar için hikayeden birazcık bahsedelim; Umbrella Corporation tarafından salınan T-virüsünün etkilerini gözler önüne seren ilk oyundan 2 ay sonra başlıyor yapım. Artık Raccoon City’de yaşayan hemen herkesi etkisi altına almış ve bir zombiye dönüştürmüştür bu virüs. Tam bu noktada iki farklı karakter devreye girer; dünyadaki en bahtsız insan ve polis olarak meslekteki ilk gününü yaşamakta olan Leon Kennedy ve ilk oyunun kahramanı Chris’in kardeşi Claire Redfield. İkisi de neler olduğunu anlamak için polis merkezine gidiyorlar ancak Chris çoktan bölgeyi terk etmiş ve Umbrella’nın ipliğini pazara çıkarmak için yollara düşmüş. Polis merkezi deseniz zaten tam bir zombi festivali. Bize de bu iki karakterden birini seçerek hem hayatta kalmaya çalışmak, hem de olayların arkasındaki gizem perdesini aralamak düşüyor. Özellikle Resident Evil 4 ile gönüllerimize taht kurmuş olan Leon’un çaylak hallerini gözlemlediğimiz yapımda her iki karakter de seriye yakışır şekilde her şeye rağmen gözü kara, amansız ve eser miktarda da bahtsız elbette.