Risen 3: Titan Lords incelemesi

TEKRARA DÜŞÜNCE
Oyunun temeli korsanlığı ele aldığı için vaktimizin önemli bir bölümünün denizde geçtiğini tahmin edebilirsiniz. Gemimizi en çok adalar arası yolculuklar için kullanıyoruz ancak bu kimseyle kapışmayacağımız anlamına gelmiyor elbette. Hayal kırıklığı yaşadığımız bir başka nokta da burası oldu çünkü korsan temalı bir RPG oyununun Assassin’s Creed Black Flag’den daha tutarlı gemi mekaniklerine sahip olmasını beklerdik. Ne yazık ki ayaklarınızın üzerinde geçireceğiniz vakit, dümenin başında harcayacağınız zamandan çok daha keyifli olacak. Tabii bu demek değil ki gemiden indikten sonra her şey güllük gülistanlık. Risen 3, her şeyi ortalama yapan bir oyun. Bir kere oyunda her anlamda bir kendini tekrar sorunu var.

Hadi görevlerin kendini tekrar etmesine alışığız pek çok oyundan. İyi de, 2014 yılında çıkmış bir oyunda karakterlerin tipinin kendini tekrar etmesi nasıl bir iştir? Sesleri birbirinden farklı bir sürü aynı adam çıkıyor karşınıza. Gerçekten kabul edilebilir şey değil. Zaten grafiksel anlamda çağın gerisinde kalmış bir hali var, bir de kafa yapısı olarak çağa ayak uyduramayınca işler iyice rayından çıkıyor doğal olarak. Risen 3, ancak pek çok sorununu göz ardı edebildiğiniz takdirde eğlenceli olabilen bir oyun.

OYALANMAK İSTEYENE
Risen 3 bir şekilde eğlenceli olmayı başarıyor sonuçta. Bir kere hiçbir şey yapamasa bile birbirinden ilginç öyküler, gizemler, hazineler ve mücadeleler barındıran her bir adayı keşfetme ihtiyacı hissettiriyor. Önceki Risen oyunlarında olduğu gibi herkese hitap etmesi yine mümkün değil. Ancak kalbinde özel bir köşe ayırmış o kemik fanatik kadro bu oyunu da sevecektir. Seriye daha önce hiç bulaşmamış biriyseniz, Risen 3 ancak ve ancak ekim ayına kadar oyalaması için önerebileceğimiz bir oyun.